Erdoğan, herkesi fena korkutmuş
Herkes biliyor ki Erdoğan sigara içmiyor.
Hatta içenlere kızıyor, ceplerinden paketi alıyor çöpe atıyor, sigarayı bırakmayan partilileri azarlıyor ama..
Uyguladığı özelleştirme politikası Türkiye’yi tütün ihraç eden bir ülke olmaktan çıkartıp tütün ithal eden bir ülke durumuna düşürmüş, 176 bin tütün ekicisini boynu bükük bırakmış, Doğu ve Güneydoğu’dan Karadeniz ve Ege bölgesine kadar binlerce TEKEL işçisini de işinden etmiş, sokağa dökmüş bulunuyor.
Ankara’da beş gündür sokakta yatan, sırtlarına ve suratlarına polis copları indirilen ve yüzlerine biber gazı sıkılan TEKEL işçilerinin dramından bahsediyoruz. Bu insanlar bir anda işlerinden oldular. Halimiz ne olacak, çocuklarımızı nasıl okutacağız, soframıza bir dilim ekmeği nasıl koyacağız, diye soruyor, TEKEL’i bu hallere düşüren AKP’den kendileri ile muhatap olacak bir kişi bulamıyorlar.
TEKEL, 1 milyar 720 milyon dolara British Amerikan Tobbacco firmasına ihale edildiğinde Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci bile, “Ben İhale Komisyonu olsaydım bu ihaleyi iptal ederdim” tepkisi almıştır. Aynı ihalede TEKEL’i Limak-PI Turkey Ortak Girişim Grubu da vardı, onlar, biz TEKEL’in fabrikalarını kapatmayacak, üretimi durdurmayacağız taahhüdünde bulunuyorlardı ama Hükümet kasamıza üç kuruş fazla girecek diye ihaleyi British Amerikan’a verdi.
Ankara gecelerini sokakta geçiren ve gündüzleri simitle doyurdukları karınlarına tazyikli su, yüzlerine biber gazı sıkılan işçiler işte bu yanlış tercihin kurbanları.
1,72 milyon dolar nedir ki, Türkiye’nin 15 günde ödediği dış borç faizi ve TEKEL’in iki yıllık kârı...
İki yıllık kârı karşılığı elden çıkarılan TEKEL’in tütün ekicisinden çalışanına kadar hayat şartlarını etkilediği insan sayısı bir milyon yüz bin kişiye yakın..
Yani bu topraklarda yaşayan her yetmiş kişiden biri bu özelleştirmenin mağduru durumunda? Niçin, bir Amerikan şirketinden alınacak üç kuruş için.
Oysa TEKEL, ihalede birinci sırada olan bu firmaya değil de birkaç milyon düşük fiyat veren ama işletmeyi modernleştirerek sigara ihraç edecek konuma getirmeyi vaat eden ikinci firmaya verilseydi bugün bu dram yaşanmayacak, çalışanla polis karşı karşıya gelmeyecekti...
Bütün bunlar özelleştirmenin yapıldığı günlerde de söylendi. Ama kimse dinlemedi, herkes Erdoğan’a inandı, hatta, bugün Ankara’da AKP iktidarı tarafından sopa atılan, aşağılanan işçilerin arasında bile özelleştirme taraftarları vardı, çocuğuna Recep Tayyip Erdoğan adını koyanlar bile olmuştu..
Türkiye işte böyle bir dönemden geçiyor..
Kuzu, kurda alkış tuta tuta peşi sıra dağa doğru gidiyor..
Beni burada en çok düşündüren ise insanların “yandaş medya” dedikleri gazetelerde çalışanlarının hali... Birkaç gündür bakıyorum, TEKEL işçilerinin başlarına gelenler bu gazetelerde hiç yer almıyor. Gece kulübünde kaybolan cipin, İngiltere’de düşen bir çocuğun, Afrika’da ölen kelebeğin haberi var, Ankara’da beş gün beş gecedir parklarda sabahlayan Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş, her yetmiş kişiden birini bir şekilde ilgilendiren TEKEL işçilerinin başlarına gelenlerden haber yok bu gazetelerde..
Sayın Erdoğan gerçekten herkesi fena korkutmuş. Gazeteciyi bile memur haline getirmiş. Hükümet eleştirilmez pozisyonunda cümlesi. Her neyse, gazeteciler hiç olmazsa şimdilik bu konuda düz memur, bizim korkumuz, bu gidişle polisleşmeye zorlanmaları, hak arayan TEKEL işçilerine polis gibi davranmaları..
Tabi gazetecinin elinde işçinin yüzüne sıkacak biber gazı ve rast gelen yerlerine vurup morartacakları copları yok, polisliği de üstlenirlerse, herhalde, işçilerin gözüne kalem sokar, kafalarına PC, laptop falan indirirler..