Ercüment Ovalı kadar taş düşsün idraksızlığınıza…
Birçok açıdan tahlile muhtaç, ilginç bir toplumda var olma mücadelesi veriyoruz. Bazılarının her şeyi yapmaya, her şeyi söylemeye hakkı var; bazılarının ise nefes alması dahi suç neredeyse.
Covid-19 salgınıyla ilgili olarak bilim insanları dahil birçok kişinin, birçok şeyi pervasızca söyleyebildiği, kimi zaman Bilim Kurulu üyelerinin demeçlerinin, kimi zaman Bilim Kurulu'yla Sağlık Bakanlığı, kimi zaman Sağlık Bakanlığı'yla Cumhurbaşkanlığı söylem ve eylemlerinin birbiriyle çelişebildiği, bunların tümünün kanıksandığı ve zırvanın rutine dönüştüğü bir ortamda, alanında yetkinliğini kanıtlamış bir profesör; Ercüment Ovalı söz söylemeye kalkıştığında, kıyamet kopuyor her seferinde nedense.
Ne zaman ağzını açsa, bir karalama, bir itibarsızlaştırma…
"Yükseklerde" yer tutan biri de "Ha gayret" desin, biri de moral versin; yok.
Bir Türk tıp insanının "çabası"na, "gayreti"ne destek olmak, ortak olmak, hiçbiri değilse "gölge etmemek" beri dursun köstek olmanın uğraşı içindeler. "Başaramadım" desin diye bekliyorlar adeta; zil takıp oynayacak gibiler bunu duyduklarında.
***
Heyecanını paylaşmasına taktılar.
Özgüvenine taktılar.
İnancına taktılar.
Bütün diğer takıntılarına da sebep olduğunu düşündüğüm "kimliğine", kendini konumlandırdığı ilke, değer ve düşüncelere taktılar.
Son olarak da, "2 milyon doz aşı ürettik" lafına taktılar.
***
"Almanlar bile aşı konusunda acayip temkinliyken, Ovalı nasıl 2 milyon üretmiş bile"
Baştan aşağıya kompleks akıyor; keza -bilerek çarpıtmıyorlarsa- aynı oranda cehalet!
***
Ovalı, bugüne kadar verdiği röportajlarda, sadece kendisinin değil "aşı çalışması yapan her ekibin", sadece Türkiye'de değil "dünyanın her yerinde", bu "yüksek dozları" üretmeye "mecbur olduğunu" defalarca açıkladı.
En son Habertürk'e verdiği röportajda, bu konuda aynen şöyle dedi:
"European Medicines Agency (EMA)'nın böyle bir kuralı var. 'Daha önce laboratuarda küçük parçalar halinde üretip test ettiğin ürünlerin sonuçları iyi olabilir ama ben senin insana uygulayacağın son ürünü birkaç milyon doz üretip onu test etmeni istiyorum. Aksi halde sana klinik çalışma izni vermem. Toptan üretim yapacak sonra onların içinden rastgele seçtiğin örnekler ile test yapacaksın ki ürününün güvenli olduğuna inanayım' diyor. Bu yüzden 2 milyon doz aşı üreteceğim ve 3. basamakta bunlar arasından rastgele seçtiğim 100 örneği hayvanlar üzerinde uygulayacağım. Eğer bu klinik testler başarılı olursa insanlar üzerinde uygulama aşamasında 40 milyon dozu üretmeye başlayacağım. O 40 milyon dozu da yeniden hayvan testine almak zorundayım…"
***
Aylardır kamuoyunun malumu olan bu "bilgi"ye rağmen, bir de sanki adam o 2 milyon dozu piyasaya sürecekmiş gibi bir hava yaratarak sorgulamaya açılan Ovalı'nın güvenilirliği mi oluyor acaba; yoksa göz göre göre gerçeği saptıran "gazeteci" kılıklı manipülatörlerin, algı operatörlerinin mi!
***
Son söz:
Ercüment Ovalı'ya dair zaman içinde peyder pey birçok şey yazdım ama hâlâ ilk yazımda yazdığım noktadayım:
"Biz sizi anlıyoruz Hocam.
Olur veya olmaz; hangi sonuçla çıkarsanız çıkın o laboratuvardan; çabanızın samimiyetine güveniyoruz."
***
Akıl, fikir, mantık ve vicdanlarını bir kişinin iki dudağının arasına ipotekleyen ve o iki dudak arasından çıkan her sözü sorgusuz sualsiz doğru kabul eden bir "kafa"dan, "bilim"in "deney"e dayalı olarak yapıldığını idrak edebilmesini beklemek hatadır belki!
Bu nasıl itiraf?
AK Parti eski milletvekili, Star yazarı Mehmet Metiner, önceki gece katıldığı bir canlı yayında, Ali Erbaş-FETÖ bahsi açıldığı sırada, motamot böyle olmayabilir ama buna benzer bir ifade kullandı:
"Ali Erbaş'ın FETÖ'yle hiçbir ilgisi yoktur. O dönem bizim camiadaki, dindar kesimdeki herkesin bu cemaatle bir şekilde teması olmuştur. Bugün de başka cemaatlarla temasımız var. Yarın onlardan da ne çıkacak bilmiyoruz. İhanet, olduğunda anlaşılır."
***
Bu nasıl bir gaflet, nasıl bir acz, nasıl bir ders almama itirafıdır?
İktidarın, ülkeyi, herhangi bir cemaate teslim olmadan yönetme kabiliyeti yok mu?
"İhanet"i gerçekleşmeden anlayamayacaksa, "hain"leri emellerine ulaşmadan tespit edip engelleyemeyecekse, bu ülkenin askeri-sivil istihbarat teşkilatları ne işe yarar?
Nereden tutsanız elinizde kalan sözler.
SORU-YORUM
Mevzu iktidarı aldatanlar olduğunda "ihanet"i gerçekleşmeden anlayamayacak kadar kör-sağır olanlar, mevzu "CHP'nin dostları" olunca nasıl "niyet okumak" da dahil her nevi insanüstü meziyeti devreye sokup da görünmeyeni görüyor, bilinmeyeni biliyor, duyulmayanı duyuyorlar?