Erciyes ateşi
Erciyes düşüncelerimi kaleme aldığım yazıları Yeniçağ’da okuyan binlerce dostun telefonları yüzünden defalarca batarya bitirdim. Türkiye’nin dört bir yanından çoban ateşleri yakmaya kararlı arkadaşlar sitem ediyor. Onca yasaklama, ardından naylon vasiyet açıklamalarından sonra tertip komitesine valilik tarafından izin verilmeyişi yüzünden binlerce kurultay sevdalısı Tekir’e gelememiş. Üstelik Komite’ye verilen cevapta “Devletle karşı karşıya gelemezsiniz. Orada piknik yapılmasına bile müsaade edemeyiz” sözleri internet sitelerinde yayınlanınca bir çok gönüldaşımız umudunu yitirip bu yıl Erciyes’in öksüz ve yetim kalacağı kanaatine kapılmış.
Kendi adıma memleketimi özlediğimi, oğlum ve kızımı alıp Tekir Yaylası’nda ayran içmeye çıkacağımı ifade etmiştim.
Alparslan Türkeş’in 4 Nisan 1997’deki vefatından sonra 1998’de sahneye çıkmayan Ozan Arif de tam 12 yıldır destanlarını Erciyes’te okumuyordu. Ama söz konusu yalan vasiyetler olunca isyan bayrağını açıp “Erciyes’te bir taşın üstüne oturup Başbuğ Türkeş’li günleri yad etmek için gideceğim” deyince Kayserililer heyecanlanmış.
“Övünmek gibi olmasın Kayseriliyim” sözünü kendi adıma boşu boşuna sarf etmem. Kayseri sanayi ve ticaretin merkezi olarak kabul edilir ama Selçuklu’nun başkenti aynı zamanda bir kültür merkezidir. Türkiye’nin hiçbir yerinde Kayseri’deki kadar gazete, dergi, kitap ve diğer kültür ürünleri yoktur. Kişi başına düşen ürün sayısı Türkiye ortalamasının üç katıdır. Bu iddiamı istatistik rakamlarıyla teyit edebilirsiniz. Bu dergilerden biri de Ahde Vefa. Erciyes Üniversite bünyesinde öğrencilerin yayınladığı aylık dergi sayısı ise 8. 8 rakamı sadece Milliyetçi Ülkücü öğrencilere ait.
Kurultay alanına günler önceden çadır kuran Çankırı, Tokat, Nevşehir, Manisa, Sivas, Ankara gibi illerden gelenlerin açtığı bayraklar güvenlik güçleri tarafından kaldırılmak istenmiş. Sebebi hikmetini araştırdığımızda Jandarma’ya dilekçe verilerek üç hilalli bayrakların kendilerine ait olduğu vurgulanmış. Ancak Anadolu insanı dirayetlidir. “Bu bayrak sadece bir partiye ait değil, Osmanlı devletinin de bayrağıdır. Bu alanda tüm Türk Cumhuriyetleri ve imparatorluklarının bayrakları asılı. Askerin Mehteran bölüğündeki üç hilalli bayrak ve sancak da partinin mi” cevabıyla görevliler boynunu büküp geri döndüler. Böylece patentli olduğu iddia edilen bayrak meselesi çözülmüş oldu.
Erciyes ile ilgili yazılacak çok şey var ama bugün tüm olumsuz koşullara rağmen geleneği devam ettirmek için çaba sarf eden dostlara teşekkürü borç biliyorum.
Gecesini gündüzüne katan Çanakkale eski Ülkü Ocakları Başkanı eğitimci Erol Baykaldı, MHP Kayseri yöneticilerinden Mehmet Okandan, Kayseri Ülkü Ocakları eski başkanlarından Sefer Balkaya, Zeki Cenan, şair yazar Ziya Şahin, Pınarbaşı eski belediye başkanı Mustafa Ergün, Eski Ocak başkanlarından Ali İhsan Öztürk, Remzi Çınar, Kemal Önder, MHP eski İl Başkanı ve Ahde Vefa dergisi sahibi Paşa Tanbay, Fatih Zorlu Kirişçi, Hüseyin Öner, Adem Er, MHP Kayseri eski il başkanı Cihan Metin, Ülkü Ocakları yöneticilerinden Fikret Özcan ve genç kuşağın temsilcisi eski Ülkü Ocakları Başkanı Bilgehan Hatip’e ve tüm Erciyes sevdalıları adına minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.
Dönüş yolunda Fatih Erboz, milli mücadele sırasında düşman Polatlı önlerine genlice başkentin Kayseri’ye taşınma çalışmalarını hatırlattı. Bir nevi direnişin merkezinin Kayseri olacağı mesajını verdi. Tebessüm etmekle kalmayıp “Buruk ve onurlu direnişin kalesi” olan Kayseri’ye el salladım.
Dedik ya övünmek gibi olmasın Kayseriliyiz.