'Entegre' olalım mı?..
“Sayın Öcalan” sürecinin artık nereye varacağı apaçık belli oldu. Olup bitenleri ve olacakları rüyalarınızda görseniz de inanın. Hatta hiç şüphe etmeyin. “Muhteşem” ve yancılarına biat edin yeter. Sakın fitne-fesat çıkarıp da “ne oluyor yahu” diye sorgulamayın.
Neden?..
“Sayın Öcalan” sürecinde gelinen noktayı sizlere ne güzel de anlatıyorlar!.. Soft power (yumuşak güç) ve “entegre strateji” ..
Siz de şıp diye anlayıp “vay be vatan-millet için neler de yapıyor adamlar. Helal olsun bunlara” diyorsunuzdur.
Cahilliğime verin. PKK açılımlarının üstadı Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın terör örgütünün silahı bırakması için kullandığı “entegre strateji”tanımlamasından hiçbir şey anlamadım. Ankara’da dehasına güvendiğim birkaç arkadaşımdan yardım isteyince de “Ne?.. Yoğurt mu?” cevabını aldım. Hal böyle olunca gazetecinin akıllısı ne yapar?.. Strateji uzmanlarına gider..
“Entegre strateji” nin ne manaya geldiğini önce terör uzmanı Doç. Dr. Emruhan Yalçın’a sorduk;
“Bizim okuduğumuz anlamda bir entegre strateji yok. Ama onların yaratmaya çalıştığı entegre strateji birbiri ile bağlantılı. Bir tanesi görüşme, bir tanesi de mücadeleye devam stratejisidir. Mücadeleye devam ediliyor, doğrudur. Entegre strateji de gerek İmralı ile gerekse şimdi yeni dillendirmeye başladılar. PKK’nın kendisi ile direkt görüşmeyi entegre etmeye çalışıyorlar. Bunu da halka kabul ettirmeye çalışıyorlar. Entegre strateji cümlesi kullanarak, olaya başka bir açı katmak istiyorlar yani görüşmeyi net bir şekilde ifade edemiyorlar. Gizli gizli bunu entegre etmek suretiyle halka kabul ettirmeye çalışıyorlar. Entegre etmek; bağlamak demek. İki olayı birbiri ile bağlamak. Görüşme ile mücadeleyi bağlamak anlamında değerlendirebiliriz.”
ÜRKSAM Başkanvekili Prof. Dr. Celalettin Yavuz’a danıştığımızda şu cevabı aldık; “Ben daha önce Atalay’ın entegre bir çalışmasını gördüm, açılımda ağzımızın payını aldık. Şimdi zerre kadar inanmıyorum. O zaman şunu anlıyorum. Demek ki bunun içerisinde ABD, Irak Kuzey yönetimi Barzani, Kandil, BDP, DTP, İmralı var, bir de Avrupa kanadı var. Entegre diyorsa budur herhalde. Onun dışında entegre diyorsa elektronik sistemler akla gelir.
Beşir Atalay İçişleri Bakanı olduğu zaman da açılımı getirmişti. Sonra çok başarılı olduğu için terfi ettirildi, Başbakan Yardımcısı oldu. Herhalde yeni bir şey icat etmiş. Entegre dediğiniz zaman ne istiyor Sayın Atalay? Bizim bilmediğimiz bir Türkiye’den veya bilmediğimiz bir terörle mücadeleden mi bahsediyor?.. Hangi entegre sistemden bahsettiğini bilmiyorum. Entegre sistemse şu; evet, doğru terörle mücadele eden özellikle askerler vardı bunlar birer birer içeriye alınıyorlar. Eğer bunu kastediyorsa doğrudur.”
Uzmanları dinlediniz.
Entegre olalım beyler!..
28 Şubat soruları...
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın 28 Şubat süreci ile ilgili ifadesinin alınması için gözaltına alındığı haberiyle sabah gözlerimizi açtık. Çevik Bir, içeriden çok bağırmıştı. Sesi biraz gecikmeli(!) olsa da duyuldu. Ne olup bittiğini daha iyi kavrayabilmek için yine uzman görüşe ihtiyacımız var. Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, “28 Şubat soruşturması ve bu kapsamda yürütülen dava, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın gözaltına alınması ile yeni bir boyut kazandı. Dava kapsamında süregelen gözaltılar ve tutuklamalar, 28 Şubat’ın baş aktörünün yani 1 numarasının kim olduğunu ortaya çıkartacak mı” dedi. Sonra peş peşe sıraladı sorularını;
* “ Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken, Çevik Bir ile Genelkurmay 2’nci Başkanı ve 1’inci Ordu Komutanı olduğu dönemlerde görüşmelerde bulundu mu? Görüştüyse kaç sefer? Görüşmeler arasında 2,5 saat baş başa görüşme var mı?
* Tayyip Erdoğan, Belediye Başkanı iken MİT İstanbul Bölge Başkanı ile görüşmelerde bulundu mu? Görüşmeler yapıldıysa, bu görüşmelerde bilgi, belge ve dosya alışverişi oldu mu?
* Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar ortağı olduğu şirkette, Çevik Bir maaşa bağlandı mı?
* Çevik Bir ve 28 Şubat’ın önde gelenlerini maaşa bağlayan MÜSİAD üyesi şirketler var mı? Varsa hangi şirketler?
* 28 Şubat sürecinde Sincan’da yürüyen tank birliğinin bağlı olduğu general, YAŞ Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından, 2006 şurasında görev süresi uzatılarak, 2007 şurasında Orgeneralliğe terfi ettirilerek, 2010 şurasında da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanarak, neden üç sefer ödüllendirildi?
* Ali Kalkancı’nın ve yaptığı zikir faaliyetlerinin, 28 Şubat sürecinde psikolojik harekat maksadıyla kullanıldığı iddia ediliyor. Kalkancı’nın eşi Emire Kalkancı, o dönemde, bir televizyon programında, Tayyip Erdoğan’ın, Ali Kalkancı’nın arkadaşı olduğu ve evlerine gelip gittiği iddiasında bulundu. Ancak ne hikmetse, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu, ne Ali Kalkancı’nın ne de Emire Kalkancı’nın görüşlerine başvurdu.
Kamuoyunda Ergenekon ve Balyoz olarak bilinen davalarda, savcılıkta verilen ifadeler basına sızdırıldı ve birçok gazetede çarşaf çarşaf yayınlandı. Fakat, 28 Şubat soruşturmasında Çevik Bir’in savcılık ifadesi kamuoyuna yansımadı. Soruşturma ve dalgalar sivillere dayanınca, Tayyip Erdoğan, ”Bir dalga, iki dalga, kusura bakmayın Türkiye bu dalgalarda boğulur “ açıklaması yaptı. Bu açıklamadan sonra savcılık frene bastı ve siviller ile ilgili soruşturma Kemal Gürüz ile sınırlı kaldı.
* Tayyip Erdoğan neden böyle bir açıklamada bulundu? Dalgalar Tayyip Erdoğan’a da ulaştı mı? Boğulacaklar arasında Tayyip Erdoğan da var mı?
* Çevik Bir savcılık ifadesinde, ”Necmettin Erbakan ile ilgili bütün belgeleri bize Tayyip Erdoğan getirdi“ dedi mi?
* Savcılık, 28 Şubat kapsamında, Tayyip Erdoğan’ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdı mı?”