Engin Alan’ın bedeli...
Dokuz yıllık kabus yetmezmiş gibi yeniden yetki isteyen Recep Bey şu günlerde fena döktürüyor. Şecaat ve sirkat misali düzelteyim derken battıkça batıyor. Mumları da yatsıya varmadan sönüyor tabii. Anadolumuzda “Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” diye bir özdeyiş vardır. Recep Bey’in çıraklık ve kalfalık dönemleriyle ilgili gaflarına yetişmek mümkün değil. Bir dönem Tansu Çiller ve Ecevit fıkraları vardı. Recep Bey için fıkralar da yetmiyor, pehlivan tefrikaları az gelir. Günde iki-üç mitingde konuşuyor her birinde sarf ettiği lakırdıları mercek altına alsak bu sütunlar değil, gazetenin tüm sayfaları yetmez.
Artık usta olduğunu ifade eden Recep Bey’e çıraklık döneminde hangi patronun yanında çalıştığını, kalfalıkta kimlere taşeronluk yaptığını falan sormaya gerek yok. Daha çırak iken soyunduğu “BOP’un eşbaşkanlığı” nda taşeronluğu bile beceremediğini gördük. Sonra o lafları kendisi etmemiş gibi milletin hafızasıyla alay edercesine inkar edişini unutmadık.
Kasetlerden medet uman Recep Bey evinin camdan oluşunu unutmuş ha bire taş atıyordu. Belden aşağı muhabbeti ağzına sakız edip şantajdan rant sağlayamayacağını anladığındaki U dönüşünü gördünüz mü? Sıranın kendisine gelebilme ihtimali bile kanını dondurmuş. Ama boş meydan bulunca dayanamıyor. Salla babam salla... Nasıl olsa fişi, faturası, vergisi, stopajı yok. Geçtiğimiz hafta ATO’da salladı... Maksat yine MHP’yi vurmak. Milletin gönlünde taht kuran Engin Alan Paşa’ya toslamaya kalkıştı. Neymiş efendim Çanakkale törenleri sırasında ayağa kalkmadığı için bedelini ödetmiş... Vay vay vay... Buna yalanın kuyruklusu derler. Hazır Recep Bey bu olayı ağzına dolamışken gerçeğini hatırlatalım. Doğrudur Engin Paşa saygı duymadığı bir kişiye ayağa kalkmamıştır. Lakin işin perde arkası Recep Bey’in söylediği gibi değildir. Hadisenin önü ve arkasını da itiraf etmelidir.
İşin aslı bir önceki törende Recep Bey, kürsüde partisinin il-ilçe başkanlarına, valiye, kaymakama, bürokraside kendisini karşılayıp uğurlayanlara, yabancı erkana teşekkür ederken bir tek askerin adını ağzına almamıştır. Sanki Çanakkale’de şehit olan asker değil, savaşan partilileri gibi davranınca Engin Paşa’nın tepesi atmıştır. Engin Alan tavır adamıdır. Devlet adamıdır. İşini ciddiye alır, hakkını verir. Recep Bey tören için geç kalacağını Vali kanalıyla iletince Alan Paşa, önce binlerce kilometre uzaktan gelen Avustralyalı, Yeni Zellandalıların “Şafak Ayini” ni hatırlatır. Sonra Recep Bey’in mazeretini sorar. Recep Bey’in, Çanakkale’ye hazır gelmişken partisinin il ve ilçe teşkilatlarına uğrayacağını öğrenince bunun kabul edilemeyeceğini belirtir. Nitekim Recep Bey, devlet ciddiyeti ile ilgili uyarıyı alınca tıpış tıpış vaktinde gelir. Bu defa bir yıl öncekinin aksine konuşmasına askere minnetini ifade ederek başlar.
“Bedelini ödedi... Yani emekliye sevk ettik. Sonrada Silivri’ye hapsettik” mealindeki sözlere gelince. Bir kere olay 18 Mart 2004’de yani Recep Bey’in çıraklık döneminde gerçekleşmiştir. Engin Alan bu olaydan 6 ay sonraki Ağustos 2004’deki askeri şurada emekli olmamıştır. Üstelik Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı bir Komutanlığa atanmıştır. Alan’ın emekli olmadan yani 1,5 yıl önce gerçekleşen Askeri Şura toplantısında çıraklık döneminde olan Başbakanın sadece bir oyu vardır. Bir oy da Alan’ın emekliliğine asla etki yapamaz.
Engin Alan’a bedel ödetmek bu ucuz numaralarla olmaz. Alan’ın teğmenliğinden başlayan kahramanlık destanlarını Recep Bey’e önümüzdeki yazıda hatırlatmak üzere ülkü ile kalın...