Engenekon betona gömüldü!
Ergenekon davasında duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını -görüşünü- açıkladı.
Şunu söyleyebilirim; mütalaa olağanüstü titizlikle yazılmış ve Ergenekon uydurma terör örgütünü, kumpas davası ile birlikte bir daha dirilmeyecek şekilde betona gömmüş...
Bu neden önemli?
Çünkü AKP beslemesi, itibar celladı kalemler ve bazı AKP'liler; Ergenekon Davası'nın FETÖ operasyonu olduğu ortaya çıktığı halde; "aslında Ergenekon diye bir örgütün var olduğu, iddiaların bazılarının gerçeği yansıttığı" anlamına gelen açıklamalar yaptılar.
FETÖ'cü savcı, polis ve hakimlerin ağzından konuşan ve Ergenekon'u yıllarca savunan beslemelerin; oyuncağı ellerinden alınmış çocuk gibi ağlamaları anlaşılabilir...
Çünkü onlar; Celal Ülgen, Haluk Pekşen gibi avukatlar delillerin sahte olduğunu apaçık ispat etmelerine rağmen, yalana iman etmiş zombiler gibi saldırılarını sürdürdüler...
Türkan Saylan ve bir çok değerli isim, bu tetikçilerin kalemlerinden çıkan kurşunlara hedef oldular...
İddianamede liberallerin işbirliği de açık şekilde yer alıyor; "Cemaat, liberallerin desteğini ve onların yönlendirmelerini komplonun önemli bir unsuru olarak görmüştür (...) Taraf gazetesini kurdurup, kendi medyalarında liberallere yer açarak onların entelektüel birikimlerini kendi psikolojik harekatlarının bir parçası haline getirmişlerdir..."
Bizim yıllardır anlattığımız sürecin müthiş bir özeti değil mi?
Mütalaadan bir başka cümle; "Cemaat kendi ajanlarına terör eylemi yaptırarak ve onları bazı devlet kadroları ile irtibatlandırarak önce suçu imal etmiş ve daha sonra yargı içerisindeki unsurları kullanarak mahkum etmiştir. En sonunda da medyayı kullanarak linç etmiştir. Ergenekon davasının özü budur..."
Bu linçe destek olan gazeteciler, ekranların vazgeçilmez isimleri, biraz olsun utanırlar mı?
Bizim kurduğumuz özgür medya kuruluşlarına baskılar yapılırken, doğrunun peşindeki gazeteciler işsiz bırakılırken, tv ve gazetelerini bu operasyonel ajanlara açan medya patronları biraz olsun utanacak mı?
Bizleri "sakıncalı" görüp reklam vermeyen, telefonlarımıza çıkmayan büyük sermaye sahipleri ne düşünüyor?!
Diyeceğim şudur;
Gerçek güneş gibidir, gölgede saklanırsın ama o bir yere gitmez!
Ergenekon operasyonunda ilk gözaltına alınacak isimler listesinde, liste başı olan Emin Şirin ile konuşuyorum.
Bakın ne diyor; "658 sayfalık mütalaanın ilk 14 sayfası bir manifesto niteliğinde. Ergenekon Terör Örgütü'nün var olmadığını ortaya koyması bir tarafa, kumpası FETÖ'nün nasıl kurduğunu delillendirerek anlatmış. Fethullah Gülen'in canlı kuryelerle emniyet ve yargıdaki elemanlarına Ergenekon operasyonu emrini vermesi de dikkat çeken detaylardan..."
Emin Şirin savcının mütalaasında kullandığı "zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir" hukuki yorumunu yıllar önce bana söylemiş ve davanın bu açıdan bakıldığında çökmesi gerektiğini ifade etmişti. Öyle de oldu...
Şu gerçeği belirtmeliyim; FETÖ ile mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlı tutumu etkili oldu. Ancak süreç içinde FETÖ ile mücadele sopasının muhalifleri sindirmek için kullanılmaya çalışıldığını da gördük ve yaşadık... FETÖ devletten temizlenmeye çalışılırken hukuksuzluk ve haksızlıklar da sürüyor. Ciddi mağduriyetlerin oluştuğu da bir gerçek...
FETÖ ile samimi şekilde mücadele etmek istemeyen ve bir gün güç dengesi değişir umudunda olanlar Ergenekon'u ve kumpas davalarını hâlâ canlı tutma arayışında... Yandaş basında, savcının mütalaasının neredeyse hiç yer bulmamış olmasının nedeni bu olabilir mi?!
Bazı gazeteciler hâlâ; Ergenekon'un gerçek olduğu ama FETÖ'cülerin davayı sulandırdığı gibi deli saçması bir açıdan olayı açıklamaya çalışıyorlar.
Neden?!