En sarsıcı yerel seçimde kim ne yapacak?..

24 Haziran seçimlerinde yaşanan büyük şok ya da sarsıcı "hezimet" en çok muhalefeti vurdu... Dahası, AKP karşıtı milyonlar da vuruldu o gün!.. Hem de umudun en çok yükseldiği anda...

"AKP gidecek" diye aylarca umut aşılanan kitleler, hezimet yaşamaya alışmış muhalefetin bir türlü etkin olamaması yüzünden 24 Haziran akşamı da adeta "çöküş" yaşadı ve ne yazık ki bir kenara çekilmeye zorlandı...

Sandık başlarında direnenler, "oylar çalınıyor" diye çırpınırken saldırıya uğrayanlar ve Güneydoğu'da "toplu oy" kullananlara direnirken dayak yiyen "gönüllü" genç "gözlemci"lerin yaşadıkları hafızalardan silinmedi...

AKP'nin çok yıprandığı ve iktidarı kaybedeceği düşünülen bir seçim ne yazık ki şaibelerle geçse de, 24 Haziran Erdoğan'ı bir kez daha cumhurbaşkanlığına, AKP'yi iktidara taşıdı, muhalefeti ise "düşün"meye zorladı... Asıl mesele de işte burada!..

***

Umut, havlu, çöküş!..

Unutmayalım ki; son 16 yılda "seçenek"sizlik ve muhalefet beceriksizliği nedeniyle üzerlerine adeta kül elenmiş kitleler 24 Haziran için derin bir uykudan uyanmışçasına sandık mücadelesine girişseler de ne yazık ki çaresiz kalmışlardı...

Çünkü kitlelerin önünde "lokomotif" olması gereken muhalefet ne tuhaf ki erken havlu atmış ve sandık başlarında "umut"la bekleyenler başlarını eğerek sabaha karşı evlerine dönmek zorunda bırakılmıştı...

Kitleler 24 Haziran sonrası artık yılgındır da, peki muhalefet ne yaptı, ne yapmalı?.. Kendini düzeltti mi, özeleştiri verdi mi, gerekeni yaptı mı, yapacak mı muhalefet?..

İYİ Parti yönetimi beklenen oyu alamadığı için daha da güçlenme hedefiyle yenilenmeye giderken, CHP'nin başındakiler ne yazık ki yaşadıkları büyük hezimetin üzerine oturmayı tercih etti...

Ancak yapılan anketler de gösteriyor ki, hem 24 Haziran seçimlerimdeki hezimet hem de sonrasında muhalefetin "değişim" isteklerine yönelik parti içi direniş CHP'de küskün bir topluluk yaratmaktan da öteye gitmedi... Bu çok büyük bir tehlike...

Artık kimsenin yeniden kazanmak için de adım atmadığı, tam aksine öteleyici açıklamalarla irite ettiği sandık küskünü bir kitle var ki, işte önümüzdeki "yerel seçimler" için en büyük handikap olarak onlar kenarda duruyorlar!..

***

İttifakın ayak sesleri...

24 Haziran sonrasında 5 partili bir TBMM oluştu ama parlamenter rejim bir kenara atıldığı için muhalefetin pek önemi de kalmadı... İktidar her açıdan tek başına at koşturuyor ve kimse de gidişata zerre kadar müdahale edemiyor...

Baksanıza; muhalefet partilerinin soru önergeleri bile muhatap bulamıyor, medya ambargosunun da etkisiyle AKP-MHP dışındaki partilerin sesi çıkmıyor...

Yukarıdaki malum tabloya bakıp da "şimdi ne olacak, gidişat daha nereye varacak" diyenler sorunun nerede yanıt bulacağını da eminim tahmin ediyordur...

Önümüzde "yerel seçimler" var... Hem de 12 Eylül 1980 sonrasındaki en sarsıcı yerel seçim olacaktır bu...

Ne yani; SHP'nin Urfa ve Van dışında neredeyse tüm Türkiye'deki belediyeleri ANAP karşısında silip süpürdüğü 1989'daki gibi bir seçim mi, yoksa solun 1994 seçimlerinde büyük hezimet yaşadığı mücadelenin benzeri mi?..

Sorunun İYİ Parti açısından yanıtı belli... Akşener ve ekibi için asıl sınav yerel seçimde... Üstelik bu sınav oldukça zorlu ve AKP-MHP ittifakı ile CHP arasından sıyrılmak için stratejik davranmak zorundalar...

"İktidar" demişken belki de en rahat onlar... AKP ile MHP 24 Haziran'da ulaştıkları başarıyı yerel seçimlerle taçlandırmaya çalışacaklar. Bunun yolu da "ittifak..." Zaten MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım da bunun sinyali şöyle verdi:

"MHP olarak başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere, 30 büyük şehrin seçimlerinde cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin aleyhine tezahür edebilecek bir yapılaşmaya izin vermeyeceğiz. FETÖ'ye, PKK'ya, PYD'ye, HADEP'e ve bunun yancılarına, bunların iş birlikçilerine, onlarla beraber hareket eden siyasi partilere, Türkiye'nin bekası konusunda taviz vermeyeceğiz. 30 büyükşehirde Cumhur İttifakı'na gönül veren siyasi partilerden oluşan yerel yönetimler olması için elimizden geleni yapacağız. Niyetimiz budur, mücadelemiz budur."

***

CHP'ye "ön seçim" uyarısı...

CHP'de ise ağırlıklı bir kesim "ön seçim" peşinde...

Partideki 24 Haziran sarsıntısının ön seçimle duracağı, üstelik şaibeli isimlerin de temizleneceğine dikkat çekiliyor...

Hayri İnönü'yü "tehdit"le manşetlere düşen Mustafa Sarıgül, "yolsuzluk"tan görevden alınan Battal İlgezdi ve "kumar" masasında yakalanan Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu gibileri taban kesinlikle istemiyor...

Ve tabii ki Çukurova'dan Ege'ye, Trakya'dan İstanbul'a kadar "kumar", "kurşunlama" ve şaibelerle CHP'ye zarar veren, tabanda tepki çeken isimlerin geri planda tutulması için de ön seçim bekliyor CHP tabanı...

Aralarında Mazlum Nurlu, Emre Köprülü, Şerafettin Turpçu, Mehmet Tüm, Elif Doğan Türkmen, Mevlüt Dudu ve İbrahim Özdiş'in de bulunduğu bir grup eski CHP milletvekili de ön seçim konusunda CHP yönetimine uyarı yaptılar...

Eski vekiller, "Güvenoyu ve ön seçim şart" başlıklı bir bildiride şu görüşlere yer verdiler;

"Önümüzdeki yerel seçimler yeni bir siyaset mücadelesinin başlatılması için fırsat olarak değerlendirilmelidir. Umudunu yitirmiş olan, demokrasiye, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı geniş halk kitlelerinin öncelikli beklentisi güvenin yeniden tesis edilmesidir. Yerel seçimlerde aday belirleme yetkisi, parti tabanının güvenini kaybetmiş bir genel başkana ve MYK üyelerinin inisiyatifine bırakılamaz. Özellikle CHP'ye oy veren seçmen sandığa gitmek istemediklerini dillendirmekten kaçınmıyor. Bu gerekçelerle; CHP yönetimi güvenoyu kurultayını derhal toplamalı, belediye başkanı ve meclis üyesi adaylar ön seçimle belirlenmelidir. Ülkenin CHP'ye olan ihtiyacını da gözeterek yanlışlardan dönülmesi için bu tarihsel uyarıyı yapmayı borç bildik."

Evet; manzara bellidir... Önümüzdeki yerel seçimlerde ya karanlık gidişata bir nebze olsun "dur" denilecek ya da cumhuriyeti kuşatma operasyonu tamamlanacak...

Tarihin en yaşamsal yerel seçiminde muhalefet yeni bir hezimete yol açarsa, vay memleketin başına...

Yazarın Diğer Yazıları