En delikanlıları Serdar çıktı!..
Deniz Feneri iddialarını görmezden gelip Ümraniye
iddianamesini linç malzemesine çeviren yandaş gazetecilerden Arseven mertçe “çifte standartlıyım arkadaş” derken,
Köşk’ün gözdesi Babahan kıvırdı: Duygusal davranmış olabiliriz
Yeni Şafak dün “Ölüm kampı kapatıldı” manşetiyle çıktı, sürmanşette Tanburacı-Terim polemiği... Yolsuzluk iddialarının ayyuka çıktığı bir ortamda yandaşlık yapacağım diye birinci sayafa koyacak haber bulamamalarına acıdım. Etrafta çarşaf çarşaf hortum-vurgun belgeleri uçuşurken manşete çıkaracak haber bulamamak gazetecilik adına ne utanç vericiydi.
Vakit Ankara Temsilcisi Serdar Arseven’in Akşam’ın da manşetine taşınan yazısını hatırladım. Açık açık, ‘çalsada size laf söyletmem, mahkeme aleyhinde de karar verse kararı tanımam çünkü benim önyargılarım var ve onlarla yaşamayı seviyorum. Deniz Feneri ile Ergenekon’a tarafsız bakmam çifte standartlıyım’ diyordu.
Okurken çoğunuzu çileden çıkartcak olsa da, bu ara kalemlerini dansözlük kurslarına kaydettiren gazeteciler utansın diye yazıdan bölümler yayınlıyorum:
“Ben; bir ”Müslüman“ı, hele bir ”fâsık“ saldırıyorken, asla yıpratmam!..
Üstadın anlayışındayım;
Belki kendim ”ısırırım“ Müslüman kardeşimi;
Lâkin ”Köpeklerin“ yalamasına dâhi müsaade etmem!..
Önyargılarımı seviyorum
Hatırlarsınız; 28 Şubat sürecinde, ”bir medya grubu“ o dönemin ”Milli Görüş “çülerine saldırdığında... Mesela, Şevki Yılmaz’a saldırdığında...
”Bizim taraf“ın ”ezik-büzük“leri...
Bu ”kirli harekâta destek vermekten“ geri durmamışlardı!..
Ben böyle yapmam!.
”Birilerinin“ saldırmasından istifade...
”Tarafsız“ pozlarına girip...
Saldırmam!..
Kesin çizgilerim vardır;
Ve ”çifte standart“larım!..
Bu ”çifte standart“ nasıl mı işler?..
Basit; itham Müslüman’a yönelmişse; ”iftira olduğu önyargısından“ hareketle çıkarım yola...
”Kafir“e yönelmişse;
”Doğru olabileceği“ önyargısından!..
Evet; benim ”önyargılarım“ var!.. Ve bu ”önyargılarımı“ çok seviyorum!..
Deniz Feneri benimdir
Boşuna gayret; ”Ergenekon iddianamesine balıklama atladın ama Deniz Feneri iddianamesiyle hiç ilgilenmiyorsun“ diyerek sözüm ona ”gaza getirmeye“ çalışanlara hiç mi hiç itibar etmiyorum...
Zira;
”Deniz Feneri benimdir, Ergenekon Terör Örgütü kahrolası darbe düzeninin!.. “
”Deniz Feneri“ için dava sürecinin tamamlanmasını beklerim...
Yetmez; karara ”hangi etkilerle ulaşıldığını“ göz önünde bulundururum...
Bu arada; ”kişisel suistimallerin olup olmadığını“ da kendi imkânlarımla araştırır, bilgi sahibi olurum...
”Ergenekon Terör Örgütü davası“ sanıkları söz konusu olduğunda ise;
”Ergenekon Terör Örgütü“ sanıklarının üzerine giderim!..
İddianameyi esas alır...
Bindiririm!..”
Eveleyip geveledi
Haber konusunda Yeni Şafak ile aynı sıkıntıyı yaşayan Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan canlı yayında kendisine yöneltilen “Deniz Feneri Derneği ile ilgili yolsuzluk iddialarını neden görmüyorsunuz” sorusuna cevap verirken Arseven’in gösterdiği samimiyeti gösteremedi. Tavrını açıkça ortaya koymak yerine lafı ağzında evirip çevirdi.
“Almanya’daki dernek ile Türkiye’deki dernek arasındaki ilişki doğrulanırsa, bu konudaki yayınlarımızın süreceğini göreceğiz. Ancak şu anda bir kafa karışlıklığı söz konusu. Bu nedenle iddiaları manşete taşımak konusunda dikkatli davranıyoruz” diyen Babahan “Ergenekon konusunda neden bu kadar dikkatli davranmadınız. Orda da iddianame ortaya çıkmadan çok sayıda manşet yapmıştınız?” sorusuna ise, “Ergenekon konusunda duygusal davranmış olabiliriz. Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşanan acı olayların bir kez daha yaşanmaması için bu konuda daha heyecanlı davranmış olabiliriz” şeklinde cevap verdi.
++++++
Keriz Feneri
Aslında gizli saklı bi şey yok...
Apaçık.
Alman savcının tespitlerine göre...
Deniz Feneri paraları nereye verdi?
Kanal 7.
Kim yedi?
Kanal yedi.
Alman polisi, Deniz Feneri’ni bağış dolandırıcılığından yakalıyor... Bizim polisin bağışları komple Deniz Feneri’ne verilmiş, bizim polisin haberi yok.
(Bu arada...
Emniyet Genel Müdürü’nün adı ne?
Oğuz Kağan.
Takunyalılar ” din, iman “la ahaliyi soyarken, kimi yakalıyor Oğuz Kağan?
Ergenekon!)
Alman milletvekilleri, ” Buradaki Deniz Feneri sizin milleti soyuyor “ diye, bizim basına haber gönderiyor... Bizim basın, bizim milletvekilleri uyuyor mu
diye bakıyor ki, bizim TBMM’nin mutfağı, tabağı çanağı filan ” buradaki Deniz Feneri “ne bağışlanmış, bizim basının haberi yok!
Cumhur’un soyulduğu ortaya çıkınca, Cumhurbaşkanı’na soruluyor, ” Ben o işlere karışmam “ diyor... Ama az kurcalanınca, o işlere karışmayan Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri konutunda tadilat yaparken, koltuğu masayı Deniz Feneri’ne verdiği anlaşılıyor.
Mehmetçik Vakfı’na sağlanmayan avantajlar AKP tarafından Deniz Feneri’ne sağlanıyor; Deniz Feneri bu avantajla Kızılay’ın yerine geçiyor; yetmiyor, Deniz Feneri’ne ” TBMM Üstün Hizmet Madalyası “ veriliyor... Sonra ne oluyor? Kızılay, Başbakan’a madalya veriyor!
E hal böyleyken...
Başbakan haklı olarak ne diyor?
” Gözleri var, görmezler! “
* Yılmaz Özdil / Hürriyet
++++++
TRT, Deniz Feneri haberlerinden uzak
TRT’nin sabah haberlerindeki ’seçemece manşet’ uygulamasından rahatsızlık duyan demek sadece biz değilmişiz. Hürriyet’ten Yalçın Bayer’in köşesinde ’biat medyası’na örnek gösterilen TRT haberciliği bakın nasıl yorumlanmış:
TRT’nin sabah haberlerini izlediğimde ”İşte Başbakan Erdoğan’ın istediği medya“ dedim, diyor N.Ş.K. ve devam ediyor sözlerine:
Çünkü tam biat etmiş durumda. Neden mi? Sabah gazete manşetlerini okuyan spiker, Deniz Feneri davasıyla ilgili 1. sayfa haberlerini okumuyor. Ergenekon iddianamesi ve eklerine dayalı olarak doğru, yanlış tüm manşetleri okuyan TRT spikerleri, Deniz Feneri e.V yöneticilerinin Almanya’daki davasına ilişkin bilgileri izleyicilerinden kaçırdığını sanıyor. Köklü kuruluş TRT bunu o kadar acemice yapıyor ki, 1. sayfanın görüntüsünü veriyor, ama spiker sayfadaki diğer haberleri okuyor. İnsan bazen ekranda görüntüsü olan değil başka gazete okuduğu hissine kapılıyor.
TRT’nin makasladığı gazetelerin hangisi olduğunu tahmin etmek zor değil. Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal ve Cumhuriyet elbette. Ama iktidar yandaşı gazetelerin Deniz Feneri davası hakkındaki siyasetçilerin manşetlere çekilmiş sözlerini ise uzun uzun okunuyor. Eh işte ’Biat medyası ne demek?’ diye soranlara yanıt ortaya çıkıyor: TRT...
++++++
Hakkı Amca çok kızacak
Orhan Pamuk amigosu
Radikal Gazetesi de çok ilginç bir gazete içinde ”Orhan Pamuk amigoluğu“ yapan çapsız bir yazarı da barındırıyor. Hakkı Devrim adlı bu yazar, ilk gazetecilik yıllarında da ”Başbakan merhum Adnan Menderes şakşakçılığı“ yapıyormuş, şimdi Radikal’de diğer gazetelerde yazan yazarların yazılarını ”makas-macun yöntemiyle“ kesip yapıştırıyor. ”A’nın üstünde şapka olacaktı, koymamışsın“ diye düzeltme hatalarını bulup başöğretmen azarlaması edasıyla yayınlıyor. Karısını, torunlarını yazıyor, arada bir TV’lere çıkıp mankenlerle birlikte ”magazin programlarında“ klip figüranlıkları da yapıyor. Bu da gazeteci.
Yataylamasına dikdörtgen köşe vermişler, yazıyor. Haksızlık etmek istemem.
* Necati Doğru / Vatan
++++++
MİNİ YORUM
Benim savcım işini yapar
Adalet Bakanlığı Ümraniye Savcısı Zekeriya Öz ile ilgili soruşturma başlatılmasına izin vermemiş. Bakan Şahin, başlatılan incelemeyle ilgili olarak çıkan “Öz’e soruşturma” haberlerine ateş püskürdüğü gün anlamıştık bunu zaten. Ajansların geçtiği gibi ’flaş’ bir haber değil yani... Ne de olsa Savcı Öz “görevini yapıyor” niye soruştursunlar...
Koca koca generaller, anlı şanlı gazeteciler, on binlerce kişinin geçiminin emanet edildiği işadamları görevi ihmalden yargılanacak sanırsınız!
* Selcan TAŞÇI