Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Emre Onat'ı yemek...

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, İzmir Şirinyer, Ankara Mamak ve Sincan’dan o kadar çok mektup geliyor ki gazetemizin tam sayfası ayrılsa bile yetiştirebilmem mümkün değil. Bu arada hep yollardayız. Konferanslar, paneller, imza günler vs. derken Nasrettin Hoca’nın misali çok gezsek da arada bir eve uğruyoruz. Cuma günleri saat 20:00’deki Halk Tv’de Nihat Genç ile söyleşimiz olağanüstü ilgi gördü. Bu akşam yine “veryansın” edeceğiz. Programın içinde Silivri davalarındaki insan portrelerine de yer açtık. Gönül her birini ayrı ayrı ele alıp her biri kahraman olan insanlarımızı tanıtmayı arzu ediyor. Lakin zaman az... Bu haftadan itibaren bir gün gazetemizde bir kişiyi, televizyonda bir başka portreyi paylaşacağım.
Deniz Binbaşı Emre Onat:
Kardak Adası’nda Yorgoları avlayan SAT Komandosu Binbaşı Emre Onat, 2004 yılında Filistin’de bulunan Türk Birliği’nin de görevli subayıdır. İsrail’in El Halil kentinde Hz. İbrahim Camisi, 17 Selçuklu ve Osmanlı evini yıkma çalışmasını engelleyen adam. Üç yılı geçen tutukluluğuna rağmen avukatının beyanına göre, hakkında bir tek delil bulunmayan Emre Onat’ın, İsrail’in otopark yapma bahanesiyle yıkmak istediği ecdat yadigârlarını nasıl koruduğunun hikâyesine gelince... Batı Şeria’da İsrail tanklarının desteği ile harekete geçen buldozerler Müslümanların yoğun olduğu Hz. İbrahim Camisi, Selçuklu ve Osmanlı eserlerini yıkmaya gelirler. Birlik komutanı Kur. Alb. Haydar Ateş, o sırada Yüzbaşı rütbesindeki Emre Onat’ı görevlendirir. Emre ise beraberindeki sınırlı personel ile tankların ve buldozerlerin önüne geçer. Bu arada Albay Haydar Ateş, Ankara ile bağlantı kurar. İsrail askerlerinin tüm baskılarına rağmen tam 18 saat boyunca direniş gösterilir. Diplomatik görüşmeler devam ederken, İsrail mahkemelerinin yıkım kararı ilk kez uygulanamaz. Hz. İbrahim Camisi ve ecdat eserlerinin yıkımı durdurulur.
İsrail bunu unutmamıştır... Unutmayan sadece İsrail değil. Kardak krizi sırasında Yunan savaş gemileri devriye gezerken su altından yüzerek Kardak’a çıkıp Türk bayrağını kayalıklara diken ve o zamanlar çiçeği burnunda teğmen olan asker de Emre Onat’tır... Yunan unutmaz da Amerikalı unutur mu? BOP Eşbaşkanı RTE’nin “Türkiye NATO topraklarıdır” sözünü hatırlatalım önce. Ardından günümüzün tartışması “Patriot” lara gelelim. Patriot’ın Türkçe karşılığı ‘Vatansever’ bir başka deyimle ‘Yurtsever’... Kısacası bizim topraklarımızı Amerika’nın ya da NATO’nun vatanseveri koruyacakmış. Üstelik yabancı personel ile... Memleket gibi bizim de aramızın iyi olmadığı Hüseyin Çelik “Ama tetik bizde” diyerek her zamanki gibi tevil yoluna sapsa da Washington ve NATO karargâhından yapılan açıklamada komutanın Yunan asıllı General Stavridis’de olduğu ilan edildi. Bazı gazeteler “Zorba” adıyla bilinen Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Amiral James Stavridis’in tutuklu Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yakın arkadaşı olduğunu iddia etse de kazın ayağı hiç de öyle değil.
Malumunuz Montrö Boğazlar Antlaşması yüzünden Amerikan filosunun Gürcistan’daki ‘Turuncu devrimi’ korumak için Karadeniz’e açılmasını büyük oranda ‘Bahriyeli’lerimiz engellemişti. Başbuğ, Amerikalıların “Kara Delik” adını verdiği ve ‘Turuncu devrim’lerle Rusya ve Türkiye’yi çevirmek istediği Karadeniz’de firkateynde tarihi bir basın toplantısı yapmıştı. Ardından Rusya, Ukrayna ve Türkiye’nin “Karadeniz Savunma Anlaşması” Conileri öfkelendirmiş ve Türk ordusundaki “Anti-emperyalist”ler kara listeye alınarak “Millicilerin tasfiyesi operasyonu” uygulamaya kondu. Bu arada Ukrayna’da ‘Turuncu devrim’ iflas etti. Nisan 2010 da Rusya ile Ukrayna Sivastopol Deniz Üssü anlaşmasını 25 yıl uzattı.
İntikamın en güzeli soğuk servistir... Silivri’de devam etmekte olan davalarda yargılanan ve malum şekilde ağır cezalar verilen askerlerin çoğu denizci... Emre Onat onlardan sadece biri... Teğmenliğinde başlattığı rahatsızlık, yüzbaşılığı ve binbaşılığında devam ettiğine göre Onat gibi birinin Amiral olması İsrail-Yunanistan ve ABD için “potansiyel tehlike” idi. Nitekim Emre’nin başına gömülen silahlar çorabını ördüler. Olay tarihinde yurtdışında, su altında olduğunu kanıtlayanlara bile “kurt ile kuzu” hikâyesini hatırlatanlar, “Seni yiyeceğim, bahanem de yok” diyor... Hepsi o kadar...
Not: Bu akşam (Cuma) saat 20:00’de Halk Tv’deyim. Cumartesi Milli Anayasa Forumu Panelleri için Manavgat ve Gazipaşa’da... Pazar günü Alanya’dayız.

Yazarın Diğer Yazıları