Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

EMİNSU Vakası gibi tasfiye...

Darbeler sonrasında Türk ordusunda tasfiyeler yaşanır. Bu durum sosyalist jargonda "devrim kendi çocuklarını yer", sağ cenahta ise "evi yapan balta, kapı ardına atılır" diye tanımlanır. Yeniçerilerden sonra birkaç defa yenilenen Osmanlı ordusunda tasfiyeler Tanzimat ile hızlanmıştır. Çok gerilere gitmeden Cumhuriyet'in ordusundaki tasfiyelere kısa bir göz atmakta fayda var. Zira Cumhuriyet tarihinin en büyük asker tasfiyesi Silivri'deki kumpas davalarının açığa çıkmasına rağmen hızla devam ediyor.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1944 yılındaki milliyetçiler davasında da Türk ordusu içinde idealist personel Sovyetler Birliği'ne şirin görünmek için "Turancılık" ithamı ile tasfiye edilmişti. Kore Savaşı ve NATO'ya girişinin getirdiği iklimi takip eden yıllarda ordu, 27 Mayıs 1960'daki ihtilalini gerçekleştirdi.

Siyasi tarihimize "EMİNSU Vakası" olarak geçen tasfiyede 3 binden fazla subay emekli edilmişti. Hatta bu askerlerin emeklilik tazminatı hazine tam takır olduğu için Amerikan yardımı ile ödenmişti. EMİNSU olayını yıllar önce "İhtilalin Kudretli Albayı Türkeş'e" sormuştum. 27 Mayıs'tan sonra Amerikalıları İçişleri ve Emniyet binasından kovup, OYAK, TÜBİTAK gibi stratejik kuruluşları gerçekleştirdikten sonra 13 Kasım'da sürgüne gönderilen Türkeş, "Albay rütbesinde ciddi bir yığılma vardı. Ancak kurunun yanında yaşların da yanması ciddi zafiyet oluşturdu" demişti. Ardından Talat Aydemir'in macera dolu 21 Şubat-22 Mayıs başarısız darbe girişimlerinde Harb Okulu talebeleri, genç teğmenler, Aydemir ile görev icabı görüşüp, darbeye iştirak etmedikleri halde tasfiye edilen ciddi bir kuşak ile 12 Mart'a gelindi. Sol cuntaya umut bağlayanların hesapsız-kitapsız hayalleri yüzünden devrin en güzide subayları da aynı akıbete uğradı.

Ve 12 Eylül 1980 darbesi... "Bizim çocuklar..." hikâyesi malum. Tamamen Amerikan tezgâhı ile Türkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu iç ve dış tehlikelerin ince detayları esnasında millî unsurların ezilip, idealist kuşağın üzerinden silindirlerin geçmesi en çok üniversitelerle beraber orduyu etkiledi. Denge politikası adına "bir sağdan bir soldan asın" diyen Kenan Evren'in emri ile "ülkücü-devrimci" denilerek yüzlerce genç subay tasfiye edildi. PKK'nın ilk Eruh baskını sonunda bir süre önce atılan genç subaylar geri çağrılarak terörle mücadelede ön safa sürüldü. Yörük Ali gibi. Halen perde arkası tam anlamı ile aralanamayan 28 Şubat'ta hak edenlerden çok kumpasa uğrayanlar çoğunluktaydı. "Kumar, ahlaksızlık, aşırı borçlanma, disiplinsizlik" suçlarından atılanların yanında "isimsiz ihbar mektupları" ile ciddi bir kadro temizliği yapıldı ki o 28 Şubat'ın akılsızlığı bugünkü AKP iktidarının zeminini hazırladı. 12 Eylül ile beraber yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot misali idealist subayların peşine düşen anlayış, soruların çalınıp, gizli gizli karargahların ele geçirilmesini fark edemedi bile. Atabeyler ve Sauna Çetesi adıyla Türk ordusu itibar infazına uğratılırken sesini çıkaramayanlar yüzünden Ergenekon, Balyoz ve Casusluk kumpasları ile 20-30 yıllık komuta kademesi çökertildi.

Şimdi de 1985, 86, 87, 88 Harb Okulu mezunu albayların emekliliğe sevkine dair Meclis'ten kanun geçti. Bu devrelerin hepsini Kuleli Askeri Lisesi ve Harb Okulu'ndan tanırım. Her biri yüzbinlerce öğrenci arasından ağır sınavları kazanarak okullara hak ederek girmiş ve aldıkları eğitim ile ülkemizin en kaliteli kadrolarıdır. Karacısı, havacısı, denizcisi, jandarması ile terörle mücadelenin her safhasında fedakârca mücadele vermişlerdir. Nitekim Balyoz ve Casusluk kumpaslarında hep bu devreler hedef seçilmiştir. Albay rütbesindeki yığılma gerekçe gösterilerek bunlardan 1500 personel emekli edilecek. Aklıma hemen 'EMİNSU Vakası' geldi. Öyle ya kendi istekleri ile emekli olacaklara fazladan 40 ile 70 bin TL. tazminat ödeneceğine göre hazineye yük olmaması için para Amerika'dan mı gelecek?.. İnsaf ya hu!..

Yazarın Diğer Yazıları