Atom bombasının ilk ve son defa ABD tarafından kullanıldığı 2. Dünya Savaşı''ndan 2022 yılına kadar olan nükleer silahların gidişatı analiz edildiğinde iki büyük nükleer güç olan ABD ve Rusya''nın arasında Soğuk Savaş boyunca artan nükleer güvenlik ikilemi kapsamında nükleer silahlar üretimini artırdığını ve bir rekabetin olduğu görülmektedir. Soğuk Savaş''ın bitimiyle her iki ülke de önemli oranda silahlarını azaltmışlardır. Bununla birlikte dünyadaki nükleer silahların çoğu hâlen bu iki ülkeye aittir. 1972 yılında eski Sovyetler Birliği''nin silah sayısı 14.600 ve ABD''ninki 26.516 iken 1978 yılında sırasıyla 26.169 ve 24.418 olmuştur. Bu verilerden anlaşmaya eski Sovyetler Birliği''nin uymadığı ve hatta yaklaşık yarısı kadar olan nükleer silahlarını bu sürede ABD''yi yakaladığı ve hatta geçtiği sonucuna da varabiliriz. Soğuk savaşın bittiği 1990 yılından sonra hem Rusya Federasyonu''nun hem de ABD''nin nükleer silahlarında keskin azalışlar oldu. Dünyanın en büyük iki nükleer gücü arasında adeta tersine doğru bir yarış başladı. Her iki ülkenin nükleer silahları önce 2002 yılında 10.000 civarında eşitlendi ve sonrasında 2010 yılında 5.000 civarında eşitlendi.
Rus stratejistler, NATO gibi büyük bir muhasım ile olası bölgesel çaplı veya büyük bir çatışmada Rusya''nın konvansiyonel gücünün nispi olarak az olması nedeniyle nükleer silahlar seçeneğini de masada tutmaktadırlar. Rusya, stratejik olmayan nükleer silahların azaltılmasını, Batı''nın konvansiyonel silahlarını azaltması koşulu ile müzakere edebilir. Aslında bu argümanlar, Ukrayna''nın nükleer silahlardan vazgeçmesinin de yeni gerçekçi teori üzerinden stratejik bir yanlış olduğunu teyit etmektedir. Rusya diğer taraftan da ayı zamanda en güçlü NATO ülkesi olan ABD ile stratejik nükleer silahların azaltılmasına yönelik ikili süreçleri devam ettirmektedir. Buradan Rusya''nın stratejinin üç temel ana unsurundan biri olan mekân boyutunda Avrupa ve yakın çevresi ile uyumlu bölgesel bir güvenlik politikası yürüttüğü ifade edilebilir. Rusların toprakları dışındaki askeri üsleri bu kapsamda öne çıkmaktadır. Zira Rusya bu üslerine caydırıcılık kapsamında nükleer silahlar da yerleştirebilir. Ülke içi karışıklıkları avantaja çevirerek bu kapsamdaki Rus üslerine Kırgızistan, Suriye, Kazakistan ve de özel bir statüsü olan Kaliningrad verilebilir. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Kaliningrad''ın önemi ve buradan kaynaklanan güvenlik endişeleri artmıştır. Kaliningrad, Litvanya ile Polonya ile komşu, Rusya''nın ana karası sınırı olmayan toprağıdır ve burada nükleer kapasitesi olan füzeler de bulunmaktadır.
Rusya''nın nükleer silahlarının caydırıcılık kapsamında kullanılması prensiplerini belirleyen "Basic Principles of State Policy of the Russian Federation on Nuclear Deterrence" dokümanında; nükleer silahların bir caydırma vasıtası olarak öngörüldüğü belirtilmiş ve de askeri çatışmaları tetikleyen kullanımlarından kaçınılacağı, olağanüstü durumlarda kullanabileceği belirtilmiştir.
Rusya''daki bazı teorisyenler, altıncı nesil savaşın yüksek vuruş kabiliyeti ve güvenirlikleri nedeniyle nükleer silahların yerini alabileceğini iddia etmişlerdir. Buradaki tespitler oldukça önemlidir. Zira nükleer silahlar sadece iki kez kullanılmalarına ve de orantısız bir güç kullanımı olmaları sebebiyle yapılan harcamalar caydırıcılık dışında bir anlam ifade etmemektedir. Bu bakımdan yeni gerçekçi teorinin savunmacı varyantına uygun bir doktrindir. ABD''nin her iki Irak askerî harekâtı ile Kosova''daki güç kullanımları dikkate alındığında, operasyonların meşruiyeti tartışmalı olsa da kullanılan harp silah araç ve mühimmatları konvansiyonel güç kullanımı kapsamında olduğu için çok fazla tartışma konusu olmamıştır.
Rus donanmasında, beş Delta IV ile ikisi geliştirilmiş Borei-A olmak üzere beş Boeri denizaltısı iki sınıftan toplam 10 nükleer enerjili nükleer silahlı balistik füze denizaltısı (SSBN) bulunmaktadır. Her denizaltı 16 SLBM taşıyabilir ve her SLBM, yaklaşık 800 savaş başlığının toplam maksimum yüklemesi için birkaç MIRV taşıyabilir… Hava kuvvetleri olarak ise Tu-160 Blackjack ve Tu-95MS Bear-H olmak üzere iki tür toplam 60-70 uçak nükleer kapasiteli ağır bombardıman uçağı olmasına rağmen, New START''a sadece 50''sinin konuşlandırıldığı tahmin edilmektedir.
2014 yılında yaptığı bir konuşmada Rusya Devlet Başkanı Putin, Soğuk Savaş''ın bitmesine rağmen açık ve şeffaf mutabakatlarla yazılı bir barış anlaşmasının imzalanmadığını ve bunun da Soğuk Savaş galiplerinin kendi ihtiyaç ve menfaatlerine göre tek taraflı hareketlerinin ters sonuçlar doğuracağını açıklamıştır. Putin''e göre eski Sovyetler Birliği''nin dağılmasını, 20. yüzyılın en büyük jeopolitik trajedisi olarak ifade etmiştir.
Savunma Bakanı Sergei Shoigu, bir toplantıda nükleer gücün son durumuna ilişkin şu ifadelerde bulundu;
"Başkomutan''ın önderliğinde yürütülen geniş çaplı amaca yönelik çalışmalar sonucunda, nükleer üçlüdeki modernleşme düzeyi, var olduğu tüm tarihin en yüksek seviyesine - yüzde 89,1''e getirildi. Stratejik Nükleer Kuvvetler için en son modellerin teslim edilmesiyle eş zamanlı olarak modern bir altyapı oluşturuluyor. Bu yıl 690 adet yüksek teknolojili tesis inşa edildi."
2010 yılı Rusya Askeri Doktrini Strateji Belgesine göre; nükleer silahların da içinde olduğu büyük çaplı savaş ihtimalinin az olduğu vurgulandıktan sonra temel askerî dış tehditler arasında; NATO''nun hem askeri altyapısını hareket ettirmesi hem de Rusya Federasyonu sınırlarına doğru genişlemesi, kitle imha silahlarının, füzelerin çoğalması, füze teknolojilerinin gelişmesi, nükleer silah sahibi ülkelerin sayısındaki artış da sayılmıştır.
Nükleer silahlara ilişkin ise 16. Madde ve devamında şu ifadeler yer almıştır;
Nükleer silahlar, nükleer askeri çatışmaların ve konvansiyonel saldırı araçlarının (büyük ölçekli bir savaş veya bölgesel savaş) kullanımını içeren askeri çatışmaların patlak vermesini önlemede önemli bir faktör olmaya devam edecektir. Konvansiyonel saldırı araçlarının (geniş çaplı bir savaş veya bölgesel savaş) kullanılmasını içeren ve devletin varlığını tehlikeye atan bir askerî çatışmanın patlak vermesi durumunda, nükleer silahlara sahip olmak böyle bir askerî çatışmanın nükleer askeri çatışmaya dönüşmesine neden olabilir.
Bu ifadelerden sonra Rusya Federasyonu''nun ana görevinin nükleer bir askeri çatışmanın önlenmesi olduğu açıklanmış, Rusya''nın nükleer silahları kullanması kararının Rusya Devlet Başkanına ait olduğu belirtilmiştir. Raporda yer alan stratejik istikrarı ve nükleer caydırıcılık potansiyelini korumak için yeterli seviyede nükleer silaha sahip olma ifadesi oldukça önemlidir.
Rusya tarafından 2020''de Devlet Başkanı Putin''in onayıyla geçmişte gizlilik dereceli olması nedeniyle kamuoyu ile paylaşılmayan Rusya''nın nükleer konseptini belirten "Basic Principles of State Policy of the Russian Federation on Nuclear Deterrence" dokümanı açıklandı. Potansiyel bir muhasımın Rusya ve müttefiklerine saldırıdan korunmasının garantiliği caydırıcılığının devletin en yüksek öncelikleri arasında yer aldığı ve bunun da nükleer silahlar da dâhil olmak üzere askeri güç ile sağlanacağı raporda belirtildi. Nükleer silahların caydırıcı bir araç olduğu raporda şu şekilde vurgulandı;
Rusya Federasyonu, nükleer silahları yalnızca bir caydırıcılık aracı olarak görmektedir, bunların kullanımı aşırı ve zorunlu bir önlemdir ve nükleer tehdidi azaltmak ve nükleer olanlar da dâhil olmak üzere askeri çatışmaları tetikleyebilecek uluslararası ilişkilerin şiddetlenmesini önlemek için gerekli tüm çabaları göstermektedir…Nükleer caydırıcılıkla ilgili devlet politikası doğası gereği savunmacıdır.
YARIN: Çok kutuplu uluslararası yapı bölgesel rekabeti körükledi