Elleriniz kırılsın!
Doktor darp ve cinayetleri karşısında topyekûn ayağa kalkmamız gerek.
Söyleyin bugüne kadar hangimiz hayatında bir kez olsun doktora muhtaç olmadık. Kendimiz değilse çocuğumuz için, çocuğumuz değilse anne-babamız için hangimiz, “bir çare, bir ümit var mı” diye bir doktorun gözünün içine bakmadık? Doktora kalkan eller kırılsın diyeceğim, lâkin iş dönüp dolaşıp yine doktorun önüne varacak, doktora kalktığında kırılan elin yarasını yine bir doktor saracak!
Şu cürete, şu cehalete bakar mısınız, adam doktor bıçaklıyor?.. Daha da beteri, milletvekili doktor dövüyor... Neymiş efendim, doktor hastası ile ilgilenmemiş. Diyelim ki ilgilenmemiş, kalkıp doktoru darp etmek mi gerek? Her hastanın bir önceliği vardır ve onu da ancak doktor tayin eder. Doktoru darp eden BDP’li milletvekilinin hanımı trafik kazası geçirmiş. Acil servise başvurmuş. Tedavisi ayakta yapılmış, taburcu edilmiş. Demek ki, acelesi o kadarmış! Beyefendi öfkelenmiş doktoru darp etmiş. Nasıl darp etti ise doktor on gün rapor almak zorunda kalmış!
Beyefendi, o doktor yalnızca senin hanımının doktoru değil. Herkesin, hepimizin doktoru. Şimdi on gün senin eşkıyalığın yüzünden kim bilir kaç hasta o doktorun bilgisinden, şifalı ellerinden mahrum kalacak! Yani sen aslında doktoru değil Van Hastanesi aciline on gün içerisinde canımı kurtar diye başvuracak olan hastaları dövdün. Yalnızca doktorlar değil, bütün sağlık çalışanlarına kol kanat germemiz, sahip çıkmamız gerekmez mi? Doktor darp ettiği için milletvekilini eleştiren BDP yöneticilerine bir çift sözümüz olacak... Sokağa saldığınız, önüne düştüğünüz KCK militanları gözlerinizin önünde, içinde hasta ile acil servise doğru yol alan ambulansları taşlarken gözünüz kör mü? İlla o ambulansın içinde karınızın, çocuğunuzun olması mı gerekiyor?
Doktorların, acil servislerin, ambulansların, sürücüsünden hemşiresine kadar cümle sağlık çalışanlarının kıymetini bu kardeşiniz kadar çok az kişi bilebilir. Kaç defa bıçak altına yattık, kaç defa ambulanslarla acil servislerde doktor ve hemşirelerin maharetli ve merhametli ellerine kendimizi emanet ettik! Onların istisnasız bütün canlar için ne kadar çırpındıklarını, bir kayıp verdikleri zaman ne kadar üzüldüklerine kaç defa şahit olduk, ağladık. Siz bakmayın yazıları aksatmadığımıza, aldığımız parayı helal ettirmek için var gücümüzü kullanıyoruz. Daha geçen haftanın başında hastanede idik. Allah(c.c.) bütün doktorlara, bütün sağlık çalışanlarına sabır, güç, kuvvet versin. Onlar Allah(c.c.)’ın Muhyi(Hayat veren ve dirilten) ve Berr(Mutlak iyiliğin kaynağı) esmasının yeryüzündeki tecellileri, ayetleridir. Bırakınız el kaldırmayı, doktora çatılan kaş en azından Allah(c.c.)’ın Muhyi ve Berr esmalarına ve o esmaların sahibine çatılmış demektir. Siz varın bir de doktor darp etmeyi, hele doktor katletmeyi düşünün. Bu cüreti gösterenlerin akıbetlerini tahayyül edin...
Tamam, kabul... Her mesleğin olduğu gibi sağlık çalışanlarının da çürükleri çıkabilir. Amma bu çürüklük oranı mesela siyasetteki, mesela gazetecilikteki, mesela müteahhitlikteki çürüklük oranı yanında binde bir mesabesindedir. Allah(c.c.) başta doktorlar olmak üzere cümle sağlık çalışanlarından ve her mesleğin sağlamlarından razı olsun. Onlar bize o kadar lâzım ve biz onlara o kadar muhtacız ki...
***
Geçmiş olsun!
İkinci Ergenekon Davasında üç yıldan fazla zamandır tutuklu olarak yargılanan Neriman Aydın tutuksuz yargılanmak koşuluyla tahliye edildi. Ne diyelim! Buna da şükür. Büyük geçmiş olsun...