Elçilik önünde kendilerini mi yaksınlar
ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın, zaman ayarlı biçimde piyasaya sürülen skandal ifadeleriyle ilgili olarak muhalefetin "savunma" pozisyonu almasının, ne kadar "milli", ne kadar "yerli", ne kadar "bağımsızlıkçı", ne kadar "onurlu", ne kadar "ilkeli" olduğunu ispata çalışmasının beyhude ve de lüzumsuz olduğunu ifade ederken anlatmaya çalıştığım bir yönüyle de buydu;
HDP hariç muhalefet partilerinin tek ses halindeki bütün o "sert" tepkilerine, en yüksek tondan yaptıkları bütün o "Türkiye, Türkiye'den yönetilir…", "Bağımsızlık karakterimdir…", "Manda ve himaye kabul edilemez…", "Egemenlik kayıtlsız şartsız milletindir…", "Hiçbir emperyalist himmete muhtaç değiliz…" çıkışlarına karşın bunlar hiç söylenmemiş gibi davranıyorlar.
Duymuyor, görmüyor değiller velakin duyurmamaya, göstermemeye çalışıyorlar.
***
Muhalefet partilerinin, Türkiye'yi ve dahi AK Parti hükümetini hedef alan herhangi bir "dış müdahale"ye/ihtimaline karşı çok açık ve net pozisyon almış olmasına gram aldırış etmeksizin, alenen yalan söylüyorlar, iftiraya varan ifadeler kullanıyorlar. Kronik bir utanmazlık gerektirecek biçimde inkara başvuruyor ve muhalefetin, Biden'in -"darbe" sonucunu çıkardıkları- açıklamaları hakkında "yarım ağız değerlendirmede bulunduğunu", "yürekli davranmadığını", "Türkiye'nin müstemleke olmadığını ifade edemediğini" ileri sürüyorlar; ki biri bile doğru değil.
Yetmiyor…
Biden'in sözlerinin, nasıl bir illiyet bağı kuruyorlarsa artık, muhalefet için "kara bir leke" olduğunu savunuyor ve "bu kara lekeyi temizlemek için ortalığı ayağa kaldırmamakla", "bir iki tivit ve ayaküstü açıklamayla işi geçiştirmekle", "gürül gürül bir itirazda bulunmamakla" hatta "oralı olmamakla" suçluyorlar.
CHP'yi, İYİ Parti'yi, Saadet'i, DEVA, Gelecek artık kim yazılıysa kara kaplılarında "iç mihrak" ilan ediyorlar pervasızca!
***
Ne yapacaklardı?
Meral Hanım ile Kemal Bey, ABD Büyükelçiliğinin önüne gidip üstlerini başlarını mı parçalayacaklardı?
İlk ABD uçağına atlayıp, Biden'ın ofisi önünde kendilerini mi yakacaklardı?
Denmesi gerektiği halde demedikleri ne kaldı!
***
İronik olan, iktidarın yansıtmaya başvurduğu her durumda olduğu gibi muhalefeti suçladıkları ne varsa gerçek failinin kendileri olması aslında!
Muhalefeti "bir iki tivit ve açıklama dışında bir şey yapmamakla" suçlayanlar, dönüp de AK Parti'ye "Siz ne yaptınız" diye soramazlar; sahi Biden'in "klasik Amerikan tarzı"nı yansıtan laflarına karşı, AK Partililer, CHP'lilerin yahut İYİ Partililerin yahut Saadet Partililerin yapmadığı neyi yaptı?
"Onurlu duruş" çıtasını arşı alaya çıkardı da bizim mi haberimiz olmadı?
Dün Akif Beki yazdı, bu yazıyı gazeteye yolladığım saate kadar düzenli olarak ben de kontrol ettim; Türkiye Cumhuriyeti Washington Büyükelçiliği'nden ilaç niyetine bir "gık" sesi çıktı mı?
Beki'nin dediği gibi, sair zamanda AK Partili bakanların günlük demeçlerini bile paylaşan elçilik hesabında ne Kalın'ın Biden açıklaması vardı, ne Altun'un, ne Çelik'in, ne başkasının…
Keza, AK Partililerin açıklamarı da muhalefetin tepkisine kıyasla bildiğin cılızdı; sağlaması kolay metinleri karşılaştırın, kiminki "popülist", kiminkinin "bağımsızlık" vurgusu daha yoğun ve güçlü anlaşılsın.
*Kişinin, kendisine yakıştırmadığı duygu, düşünce, davranışları karşısındakine atfetmesi, kendi kusurlarını, hatalarını, eksiklerini, suçlarını karşısındakine yansıtması, üzerine atması şeklinde beliren bir psikolojik bozukluk.
SORU-YORUM
Merakla değil ama hevesle bekliyorum; Joe Biden Amerikan Başkanı olursa, bugün ona "cahil, kibirli, iki yüzlü" diyen iktidar sahipleri o gün ne diyecekler? Sözlerinin arkasında mı duracaklar yoksa "sindirme" yoluna mı gidecekler? Velev ki, -insanoğlu belli mi olur- Biden'a da "dostum" dediler, peki, o vakit onlara bugünleri hatırlatanlara ne söyleye(bile)cekler?