Elbette bina çökerken gürültü çıkartır!

Başbakan Erdoğan Londra’da iken söyledi, “Türkiye” dedi, “Dünya gündemini oluşturan ülkeler arasında.” Bir dost bu “övünmeyi” bize satıyor ve “Vicdanına danış da cevap ver, haksız mı?” diye de soruyor!
Haklı mı haksız mıyız gelin hep birlikte karar verelim. Son dönemde dünya gündemini oluşturan ülkelerin başında Türkiye değil, Afganistan, Irak ve Libya gibi ülkeler geliyor. Siz şimdi bu ülke liderleri, “Dünya gündemini biz oluşturuyoruz” diye sevinseler onlar hakkında ne düşünürsünüz? Milyonlarca kilometre karelik topraklarını kaybeder, kaybettiği coğrafyalar üzerinde onlarca devlet kurulurken de dünya gündemini oluşturan ülkelerin başında Osmanlı gelmiyor muydu?
Dün de hatırlattık, cebinde Türkiye’nin kırmızı pasaportu olmadan nefes alamaz durumdaki Barzani Irak’ın kuzeyinde “Güney Kürdistan” adını verdiği bir devlet kurdu, daha dün ona “postal yalayıcısı” diyen Erdoğan resmî bir ziyaretle, “Benim bir de kuzeyim var” diyerek Türkiye’nin beşte birine göz dikmiş olan bu devleti fiilen tanıdı. Yani “aşiret devlet olurken”, “Türkiye Cumhuriyeti devleti” atomize olmaya, yani federatif yapıya doğru yol almaya başladı. Görünürde arkasında hiçbir güç olmayan Barzani kâğıt üzerinde NATO üyesi olan Türkiye’ye meydan okudu, haddini bildirdi. Bu süreçte “gündem oluşturmak” övünülecek bir şey mi? Mevcut devlet ve hükümet başkanları arasında en kıdemli olanı Erdoğan olmasına rağmen en büyük zikzakları yapanın yine Erdoğan olması elbette gündem oluşturuyor ama bu Türkiye’ye nelere mal oluyor, görmüyor muyuz?
Sayın Erdoğan değil miydi, “Türkiye’ye füze kalkanı koydurtmayacağız” diyerek gündem oluşturan? Yine aynı Erdoğan değil miydi İran’ın burnunun dibine hayır dediği füze kalkanı sisteminin kurulmasına izin vererek gündem oluşturan? Ve elbette Erdoğan’dı, “NATO’nun Libya’da ne işi var?” derken gündem oluşturan ve yine Erdoğan oldu. NATO’nun Libya’ya müdahalesinde İzmir’i tahsis eden ve Meclis’ten yetki bile almadan Libya’ya NATO bünyesinde savaş gemileri göndererek yine “gündem oluşturan!”
Değerli kardeşim...
Ortada bir “Haçlı dünyası” gerçeği var. Bush Afganistan’a “Haçlı seferi başlattım” diyerek saldırdı, zamanın İngiltere Başbakanı Blair, “Afganistan’a asker göndermemde Hıristiyan inancım etkili oldu” diye açıkça söyledi. Erdoğan’ın çocuğuna nikâh şahidi yaptığı Berlisconi, “Artık Müslümanlar Hıristiyanların üstünlüğünü kabul ediversinler” dedi. BOP, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30’a yakın ülkenin sınırlarını değiştirme operasyonu, “Dinler Arası Diyalog” bu operasyonda İslâm dininin direncini kırmaya matuf, Cihat ruhunu pörsüten bir CIA, MOSSAD, Vatikan plânı değil mi? Fransa, Libya’yı “Haçlı seferi başlattık” diye vurdu, Putin bile, “Bu bir Haçlı seferidir” dedi. Erdoğan ise saydığımız bütün bu operasyonların ya “Eş Başkanı” ya “koordinatörlerinden biri” olarak, evet, sürekli gündem oluşturuyor..
Ve bütün bu operasyonlarda toprakları işgal edilen, camileri Haçlı kışlası haline getirilen, namusları kirletilen, yer altı ve yerüstü servetlerine el konulan, katledilen, işkenceye maruz bırakılan hep Müslümanlar oluyor oluyor ve bu arada Türkiye hızla bir “iç savaşa doğru” sürükleniyor... Bu sürüklenişte Erdoğan’ın tarihten ders almamışlığı ve geleceği ön göremeyişi ile dünya gündemi oluştururken, birlikte hareket ettiği “bu unsurlar” esas rolü oynuyor.
Şimdi biz böyle bir “gündem oluşturmanın” neresi ile övünelim? Sürüye kurt getiren çoban köyde elbette konuşulacaktır. Acı olan, bu çobanın sürünün başını belaya sokarak köyden alkış almasıdır. Daha da acı olan, bu köyde bu gidişe dur diyecek bir kişinin hâlâ ufukta görünmemesi, giden gitsin kalan sağlar bize yeter mantığı ile siyaset yapılmasıdır.
Tarih, bu zihniyetin de Erdoğan kadar olup bitenden mesul olduğunu elbette yazacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları