Ekonomide kurtuluş savaşı

Kurtuluş Savaşı iki ordunun savaşması gibi dar bir kalıba sığdıramayız. Tarihte bildiğimiz savaşlardan çok farklıdır… Kurtuluş Savaşı denilmesi yalnızca bir semboldür… Bu savaş gerçekte bir ülkenin yeniden doğuşunun, bir mücadelenin yalnızca bir kısmıdır… Geri de kalkınma var.. Dış ilişkiler var.. Siyaset var.. İnanç özgürlüğü var .. Bu nedenle kurtuluş savaşını iyi bilmek zorundayız.

Atatürk ekonomide de kurtuluş savaşı verdi. Atatürk'ün ekonomik çözümleri, ideolojik saplantılardan uzak akılcı ve pragmatik bir yoldan oldu.

Parantez içinde söylemek gerekir ki, öteden beri ideolojik takıntılar, toplumları felakete sürüklemiştir. Solda 'devrim' ve İslam'da 'dava' takıntısının insanlığa verdiği zararları yaşadık ve halen de yaşıyoruz.

Solda devrim, insanlığın 70 yılını götürdü. Kağıt üstünde cazip gelen Marksist düşünce, Sovyetlerde uygulamaya geçildiğinde insanın doğal egosuna takıldı. 70 yıl boyunca, Doğu ve Batı Almanya da arasındaki gelişmişlik farkı komünizmin gerçek yüzünü ortaya koydu.

Bu günde aynı aynı imkanlara ve aynı gelir seviyesine sahip iken bölünen, Güney ve Kuzey Kore arasındaki uçurum, Kuzey Kore halkının çektikleri, ideolojik takıntının insanlığa ne kadar zarar verdiğini gösteriyor.

İslamda davayı, İslamı kuralları korumak ve uygulamak olarak anlayanlar yanında, ''kişinin gözünü kırpmadan kendini ve her şeyini uğruna feda edebileceği'' bir unsur olarak ta görenler var. Böyle görenler din yolunda adam öldürmeyi de mubah görenlerdir. İşte Ortadoğu'da yaşanan insanlık dramını yaşatan DEAŞ gibi örgütler bu anlayışta olanlardır. Ve 15 Temmuz travmasının nedeni de budur… İslamda Dava.

Atatürk ve Kurtuluş Savaşı'nın kadrosu, Türkiye'nin sosyo-ekonomik sistemi konusunda, hem emperyalist devletlerin ve hem de Kurtuluş Savaşı'nda destek olmasına rağmen Rusya'nın diretmelerine karşı çıktı.

Cumhuriyet ilan edilmeden önce ekonomik kalkınmanın pratik çözümleri için 17 Şubat - 4 Mart 1923'te İzmir İktisat Kongresi yapıldı.. Kongrenin açılışında Atatürk "Hayat demek ekonomi demektir.. Çünkü; Millet yoksul kaldıkça hiçbir şey yapamaz" şeklinde konuştu.

İzmir iktisat kongresinde özel teşebbüse dayanan bir kalkınma modeli esas alındı.. Ve fakat Atatürk bu model içinde de yoksulluğun çözümü için pratik çözümler getirdi..

Örneğin, 1925 yılında ürünün bir kısmının harman yerinde devlete verilmesi şeklinde uygulanan ve bu nedenle hem tarımda verimi düşüren, hem de köylünün tepkisini çeken aşar kaldırıldı. Aynı yıl köylüye 20 yıl vadeyle toprak dağıtıldı.

1923-1930 yılları arasında özel sektörü teşvik etmek için, Osmanlıdan kalan "Teşvik-i Sanayi Kanunu" yeniden düzenledi.

Sermaye birikim olmadığı için, kalkınmanın özel sektör eliyle gerçekleşmesi mümkün olmuyordu.. Bu sorunu çözmek için getirilen ''Devletçilik uygulaması'' da Türkiye şartlarına göre düşünülmüş dinamik bir politikaydı.1930 Dünya ekonomik krizi de yine devletçiliği ve devlet müdahalesini gerekli kılıyordu.

Devletçilik uygulaması aynı zamanda Türkiye'yi 2. Dünya Harbi'nin zor şartlarına karşı koruyan bir uygulama oldu.

1)- Devletin elinde sermaye birikimi yaratıldı ve bu tasarruflar yatırımlara yöneltildi.. Her sektörde yatırım yapıldı.. 1933 ile 1938 arasında 1. Sanayi Planı ile, planda öngörülenden daha fazla alt yapı ve sanayi yatırımları tamamlandı. 1985 yılından beri özelleştirilen çoğu kamu altyapı yatırımları ve fabrikalar o dönemde yapıldı.

2)- Gelir dağılımını düzeltme yolunda adımlar atıldı.. Örneğin şeker fabrikaları, tekstil fabrikaları yapılarak halka daha ucuz şeker ve basma sağlandı.

3)- Kağıt üretimi ve Devlet matbaaları ile kağıt ve kitap üretililip halkın kültürel gelişmesini sağlandı… Eğitimin altyapısı oluşturuldu..

4)- Çimento, demir-çelik gibi kalkınmanın stratejik ürünleri üretildi.

5)- Ulusal çıkarlarımızı korumak amacıyla, yabancı tekeller madencilik, demir yolu ve limanlar devletleştirildi.

Atatürk demiryolları için, "memleketin tüfekten toptan daha önemli bir güvenlik silahıdır" diyordu..

Kurtuluş Savaşı'ndan sonra uygulanan ulusalcı politikalar da Osmanlı'daki kapitülasyonlara ve Düyunu Umumiye'ye karşı duyulan tepkilerinde payı büyüktür...

Yazarın Diğer Yazıları