Ekonomide akıl tutulması (05 Kasım 2010)
Bir maden mühendisine “Türkiye’de petrol dışında işletilen maden rezervlerinin toplam değeri nedir” diye sordum. 6 milyar dolar civarında diye cevap verdi... Oysa ki bir bankanın dörtte bir hissesi 6 milyar dolara satıldı. “Toplam yer altı kaynaklarının toplam değeri ne” diye sordum... “2.5 trilyon dolar ” dedi. Oysa ki yalnızca Çin’in döviz rezerv toplamı 2.5 trilyon dolar.
İMKB endeksi 55 binden, krizde 26 bine indi. Şimdi iki buçuk katına, 70 bine çıktı. İMKB’de şirketlerin hisse senetleri satılıyor. Hisse senedi, şirketlerin değerini gösterir. Bu süre içinde borsadaki değerleri yüzde 250 arttığına göre, ya şirketlerin kârları bu oranda arttı, ya da yeni yatırımlarla işletme değerleri bu kadar arttı.
Gerçekte ise şirketlerde bunların hiç biri olmadı... Dünya borsaları ve İMKB balon yaptı. Bu balonlar ve ekonomideki çelişki, kriz aralığını daralttı. Artık dünya ekonomisi saatli bir bomba üstündedir.
Hükümetler finans sektörüne teslim oldu. Destek sağlamasalar, dünya ekonomisi çökecek. Sürekli destek sağladıkları için de, finans sektörüne kalıcı çözüm gelmiyor... Daha kırılgan oluyor.
Piyasa kendi sorununu çözer... Örneğin; verimsiz çalışan, zarar eden firmalar iflas eder. Yerine daha yeni ve etkin firmalar ortaya çıkar. Bu yolla piyasa, çürükleri elemiş olur. Başka bir ifade ile iflaslar, piyasa ekonomisinin sigortasıdır... Ne var ki, balon o kadar büyüdü ki, iflaslar domino taşı gibi birbirini sürükler, arka arkaya gelebilir. İşte bu korku ile zoraki kurtarmalar piyasa kurallarını çalıştırmıyor. Piyasaya spekülasyon hakim oluyor.
Spekülasyon lobisi, dünyaya hakim oldu. Tüm sistem spekülasyon lobisinin kontrolüne girdi. Yalnızca dünya ekonomisini değil, dünya siyasetini de bu lobi yönetiyor. Bu lobinin her ülkede, başta medya olmak üzere her alanda ajanları var. Küreselleşmeyi kullanarak o kadar güçlendi ki, hiçbir ülke bu spekülasyon lobisi ile baş edebilecek güçte değil.
Türkiye, 2001’de bu lobinin getirdiği, dalgalı kur sistemi ve hazırladığı güçlü ekonomiye geçiş programından sonra en fazla zarar gören ülke oldu. AKP iktidarında ve iktidarının teşvik ettiği sıcak para ve düşük kurdan dolayı bugüne kadar ortaya 180 milyar dolar cari açık çıktı.
Buna rağmen ’TL aşırı değerli’ diyenlere Başbakan, bundan gurur duyduğunu söyleyebiliyor.
Merkez Bankası, gösterge faizini yüzde 7 ilan ediyor. Buna karşılık kredi kartlarında avans faizini yüzde 30 ve gecikme faizini yüzde 35 ilan ediyor. İsterse, kredi kartları yoluyla avans para çekenlerin faizini, gösterge faizinin iki katı, yani yüzde 14 de ilan edebilir. Banka ve kredi kartları kanununa göre bu faizi MB belirliyor? Neden yüzde 14 değil de yüzde 30 ve yüzde 35 faiz belirliyor? Yani bankaların yüzde 100 kâr etmesi yetmiyor mu ki, onlara kredi kartlarından yüzde 500 kâr alın diyor? Bu faiz spekülasyon faiz değil mi? Bu şartlarda MB spekülasyon lobisine hizmet etmiş olmuyor mu?
Türkiye’de siyaseti de spekülasyon lobisi dizayn ediyor... Örneğin Deniz Baykal, ulusal politikalardan söz ediyordu... Alçakça bir komplo saldırısına maruz kaldı. MHP, ekonomide ‘Milli Duruş’tan söz ediyor. Sürekli saldırı altındadır.
Spekülasyon lobisi ile kimse baş edemiyor... Ancak o kadar pervasız olmaya başladı ki, sonunda kendi ipini kendisi çekecektir.