Ekonomi yönetiminin kafası karışık
Pazar günü Başbakan Yardımcısı Babacan, gerek görülmediği için sıcak para ile ilgili önlem alınmadığını söyledi. Ayrıca Brezilya’da sıcak paraya vergi getirilmesi ile ilgili olarak da, “işe yaramayacak politika” tabirini kullandı.
Aynı gün, Merkez Bankası Başkanı, “sıcak para girişinden dolayı cari dengenin daha çok bozulacağı ve beraberinde mali istikrar endişesi’’ olacağını söyledi.
Başbakan Yardımcısı ve Merkez Bankası Başkanı, ekonomi yönetiminin iki başıdır. Arada görüş farkı olması, psikolojik olarak ekonomik istikrarı olumsuz etkiler.
Bizim medya için bu sorunların borsaya, piyasaya olan günlük etkileri önemlidir. Gerçi medyanın işi de bu gibi günlük gelişmeleri duyurmaktır. Ne var ki kendisi de işin içinde olduğu için bizim medya istikrar olayını borsa ile sınırlı görmektedir.
Aslında görünmeyen ve daha da önemli olan istikrar sorunu, ekonomi yönetiminde kafa karışıklığının, tüketim ve tasarruf ve yatırımlar üzerindeki etkisidir.
Başbakan Yardımcısının tutmaz dediği Brezilya, geçen ay Finansal Operasyonlar Vergisi’ni, yani sabit getirili menkul değerler ve varlık fonlara gelen yabancı yatırımcıdan aldığı vergiyi artırarak yüzde 4’ten yüzde 6’ya çıkarmış, türev operasyonlarda kullanılan teminatlardan aldığı vergiyi de yüzde 0.38’den yüzde 6’ya artırmıştı. Ne var ki Brezilya Hükümeti vergi alanında atılan ilk adımların, ülkeye döviz akışını önleyemediğini kabul etmişti.
Sıcak para girişinden dolayı Brezilya parası da değer kazandı. Ancak cari açığının GSYH’ya oranı bizden daha düşük ve ayrıca 204 milyar dolar döviz rezervi var... IMF’ye 10 milyar dolar mali destek sağlıyor. Ayrıca Brezilya’da işsizlik oranı yüzde 7.2 ’dir.
Türkiye’de cari açık bu sene 40 milyar doları geçiyor... 2003 başından 2010 sonuna kadar ortaya çıkan cari açık 212 milyar dolardır. Ve Türkiye’nin döviz rezervi de 75 milyar dolardır. 2010 yılı ortalama işsizlik oranı da yüzde 12 ’dir. Brezilya sıcak paradan zaten yüzde 4 vergi alıyordu. 2 puanlık artışın önemli bir etkisi olmadı. Türkiye’de vergiyi bırakın, örneğin Başbakan Yardımcısının sözü ile sıcak para teşvik edilmiş oluyor.
Türkiye’de Merkez Bankası, sıcak paranın önünü kesmek için gecelik faizleri yüzde 5.75’ten 4 puan indirerek yüzde 1.75’e düşürdü. Ne var ki MB’nin aldığı veya alacağı önlemler, hatta Hükümetin tek başına sıcak para girişinden vergi alması, sıcak para girişini gereği kadar etkilemez.
Şu anda TL mevduatında net faiz yüzde 7 dolayındadır. Oysa ki döviz faizi yüzde 2’dir. Arada 4.9 puan reel faiz farkı var. Bu farkı kapatacak kadar da vergi alamazsınız. Ayrıca Türkiye’de kur düşük kalıyor, yani kur riski de yok. Eğer kurlar artmış olsa, sıcak para getirdiği dövizden daha az döviz götürmek zorunda kalır. Bu nedenledir ki, Türkiye’de sıcak para lobisi, politika, medya ve ekonomi yönetimine hakimdir. Ayrıca, kur artışını önlemek için de sürekli sıcak para giriyor.
ABD’nin likiditeyi artırması, Dünyada faizlerin düşmesi, sıcak parayla mücadeleyi daha da zorlaştırdı.
Yapılması gereken, önce sıcak para lobisinin önünü kesmektir.
İkincisi, hiçbir ülkede sıcak paraya karşı alınan vergisel ve parasal önlemler tek başına yeterli olmaz. Bu nedenle Türkiye’de makro ekonomik politikalarda değişiklik yapılmalı, bu politikalar koordineli bir program içinde yeniden düzenlenmelidir.
Bu makro ekonomik politikalarda değişiklik çerçevesinde, sıcak paraya vergi, MB nezdinde yüzde 10 dolayında karşılık oluşturmak ve MB rezervlerini artırmak gerekir.