Ekonomi yönetimindeki jöle oranı!..

Yurdum insanları olarak sadece ve sadece gazete, televizyonlardaki uzman görüşlerini izleyip, aydınlanabiliyorsunuz!..
Merkez Bankası’nın Salı gece yarısı yaptığı sert faiz artışı Çarşamba sabahı doları dizginler gibi göründü. Çarşamba günü öğleden sonra, dolar tekrar tırmanışa geçince ortalığı panik havası sardı.
“Piyasalar”dan,  “Borsa” dan veya “Tahtakale” den bahsetmiyorum. O işlerden hiç anlamam. Bugüne kadar da anlama yönünde hiç gayretim olmadı.. Nasip değilmiş!..
Bahsettiğim panik havası mekanı; TBMM’nin iktidar 
kulisi.
Hayır!.. Yanlış anlaşılmasın lütfen; yüce çatı altındaki iktidar kulisinde borsa işlemleri döndürülmüyor, döviz alım satımı da yapılmıyor. Sadece ekonomideki gelişmeler çok yakından takip ediliyor. Bunda şaşılacak bir şey de yok, iktidar mensubu mebuslar, olup bitenlere kayıtsız kalsalar esas buna şaşırmak 
lazım.
Neyse! Yakından şahit olduğumuz manzarayı aktaralım.
Doların tekrar tırmanışa geçtiği önceki gün, akşama yakın vakitte, AKP mebusları iktidar kulisinde oldukça hararetli  “durum değerlendirmesi” yapıyordu. Kulak misafiri olduk; telaşa kapılan AKP’li vekillerden bazıları  “ekonomide neler oluyor”  sorusuna yanıt bulmak için ekonomiden sorumlu Bakan Nihat Zeybekçi’yi arayıp konuşmayı önerdi. Diğer bir grup buna  “Zeybekçi ekonomiden anlamaz” iddiasıyla karşı çıktı. “O zaman, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Başdanışmanı Yiğit Bulut ile görüşelim”  önerisinde uzlaşma sağlandı. Orada bulunanlar sırayla cep telefonlarına sarıldı. Yiğit Bulut ısrarla, defalarca arandı. Sonuç olumsuzdu. Çünkü; Başbakan’ın Ekonomi Başdanışmanı “kapsama alanı dışındaydı”.
Bu gelişmeleri yakından takip ederken önemli bir kulis haberine de ulaştık. Merkez Bankası faiz artırımı kararı almadan önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Recep Erdoğan ile görüşüp, faiz artırımında çok ısrarcı olmuş. Babacan’ı dikkatle dinleyen Erdoğan yalnızca şu tepkiyi vermiş;  “Ama Yiğit Bulut aynı şeyi düşünmüyor. Çok farklı düşünüyor”.
Duyduğu bu sözler karşısında Ali Babacan ne mi yapmış?..
“Küçük dilini yutmuş”...

Geçmişte kalan hatıra

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in önceki gün  “5 bilinen dışında, iki bakan hakkında da fezleke var”  sözleri  siyaset kulislerini daha da karıştırdı. Tekin’in söz konusu ettiği Bakanlardan biri eski Ulaştırma Bakanı AKP İzmir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım.
“Varmış”, “yokmuş”  tartışmaları arasında siyasetimizin çok önemli bir isminden ilginç bir hatıra dinledim. Şöyle;
“Refahyol Hükümeti dönemi. Recep Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Binali Yıldırım, İstanbul Deniz İşletmeleri Genel Müdürü. Dönemin Denizcilikten Sorumlu Bakanı Gürcan Dağdaş’a Binali Yıldırım’ın Bakanlığa Müsteşar yapılması için çok baskı yapılır. Dağdaş da o zamanlar hiç tanımadığı Yıldırım hakkında sağa sola sorar  ama pek olumlu bilgiler edinmez. Hatta bir dostu, (çabuk zengin olmak istersen Müsteşar yap) der. Dağdaş, kulağının üstüne yatar. Bir gün İstanbul’da bir törene katılır, Erdoğan’dan özel bir mekanda görüşme yapma teklifi alır ve ricayı kırmaz. Sohbette çay servisini kendi elleri ile yapan isim de Binali Yıldırım’dır. Sözün ısrarla geldiği yer, Binali Yıldırım’ın Müsteşar yapılmasıdır. Dağdaş, dinlemekle yetinir. Ankara’ya döndüğünde baskılardan bunaldığı için soluğu doğru Başbakan Necmettin Erbakan’ın yanında alır. Tüm olup bitenleri duyduğu olumsuzluklarla birlikte anlatır. (Bana ne yapmamı önerirsiniz) diye sorar. Erbakan da (Demek bizim çocuklar işi öğrenmiş) dedikten sonra Gürcan Dağdaş’a, (Haklısınız. Ne istiyorsanız onu yapın) der.” 

Gazetecilerin GBT’Sİ...

Bizim mesleğin en temel kuralıdır, “düşmez kalkmaz bir Allah” ...
Hangi mevkide olursanız olun, ceketinizi alıp kapı dışına çıkmanız an meselesidir..
Malumunuz.. AKP iktidarı ile birlikte yandaşlık müessesesi daha da etkin ve de yaygın hale gelince meslektaşlarımıza bir haller oldu!..
“Ekmek parası uğruna”  verilen talimatlara  “he”  demeyi de bir tarafa bıraktık. İktidarın  “olur” u ile koltuğa oturan yine  “olur” u ile görevden alınan meslektaşlarımızın yılmaz gayretlerine şaşırmamak elde değil. Siz ne dersiniz bilemem!.. Koltuktan olan arkadaşlarımız Recep Erdoğan’ın gözüne daha da girebilmek için yeni yöntemler geliştirmişler. Şöyle;
Boşa düşer düşmez derhal tivitlerine Erdoğan’a yakın iki, üç  milletvekilini ekliyorlar. Sonra da başlıyorlar eskisinden daha hızlı yağlamaya. Bu tivitleri alan malum mebuslar da verileri toparladıktan sonra koşturuyorlar Erdoğan’a,  “Bak...... sizin için sosyal medyaya da neler yazıyor”  diye.
İktidarın, çok şikayet ettiği sosyal medyanın kullanımı sadece bununla da sınırlı değil. Yandaş medyada görev almak isteyen bir meslektaşımın AKP’deki ilgili merciye başvurusu alındıktan sonra hakkında GBT soruşturması yapılıyor. Emniyetten sandınız değil mi? Çok yanıldınız!..
AKP’deki ilgili birim, sosyal medyada derin bir arşiv çalışması yapıyor. Başvuru sahibinin geçmişe yönelik en az 2 senelik sosyal medya paylaşımlarında sakıncalı bir durum söz konusu değilse önü açılabiliyor...

Yazarın Diğer Yazıları