Ekonomi savunmasız kaldı
Suudi Arabistan Maliye Bakanı El Cedan; ''''Türkiye, Pakistan ve Mısır gibi ekonomisi savunmasız ülkeleri destekleyeceğiz.'''' diyor. Arap''ın böyle konuşmasının nedeni; Hükümetin, Araplardan ve Rusya''dan borç alarak döviz sorununu seçime kadar götürmek istemesidir.
2022''de toplam 108,9 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Bu açığın yüzde 82''si Rusya ve Çin''e karşı olan dış ticaret açığıdır. 2022''de Rusya''ya olan dış ticaret açığımız 51,2 milyar dolar, Çin''e olan dış ticaret açığımız ise 38,1 milyar dolardır.
Çin ve Rusya''ya ithalat karteli var. Bu iki ülkeye 2022 yılında toplam 89,3 milyar dolar dış ticaret açığı verip, sonra onlardan 10 milyar borç almak hangi akla, hangi yönetim anlayışına sığar?
Milletin bunları görebilmesi için daha ne kadar sıkıntı çekmemiz gerekir?
Bugün yaşamakta olduğumuz krizden daha ağır ve Arap''ın insafına kalmış gibi görünen sorunların tek nedeni; Cumhurbaşkanı''nın bütün yetkileri elinde toplayarak tek başına karar vermesidir.
AKP genel başkanı olarak, Başbakan olarak, Erdoğan siyasette tek başına kararlar verdi ve 20 yıl iktidarda kaldı. Birçok siyasi olaydan kazanan taraf olarak çıktı. Bu öz güvenle ekonomide de en iyi kararları verebileceğine inandı ve tek haneli faizi tutturdu. Erdoğan neden bu yanlışı yaptı? İnandığı için mi? Yoksa başka hedefleri mi vardı? Tartışılır. Çünkü 2018 kur krizinde, MB faizleri artırarak hem kurları düşürmüştü hem de yüzde 25''e çıkan TÜFE''yi bir yıl sonra yüzde 9''a düşürmüştü. Bu deneyime rağmen faizleri düşürüp kuru ve enflasyonu patlatmanın iktisadi anlamda bir gerekçesi yoktur.
Aslında, Türkiye''nin siyasi ve ekonomik gündemi tek eksenlidir.
Ekonomik krize Cumhurbaşkanının tek başına ve yanlış kararı neden oldu. Halen de bu yanlış devam ediyor. Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek; Cumhurbaşkanı ile bir açılışa katılıyor. Gazeteciler kendisine ekonomiyi tekrar siz mi yöneteceksiniz, diye soruyorlar? ''''Hayır… Cumhurbaşkanı yönetimi başkasına vermez'''' diyor.
Eğer Türkiye ekonomik krizden kurtulmak istiyorsa, AKP içinden başkası da olsa, aynı yanlışları yapmaz. Demek ki iktisadi istikrar Cumhurbaşkanı eksenlidir.
Demokrasi, hukuk, kurumsal yapının bozulmasında da Cumhurbaşkanlığı sistemi, MHP desteği; AKP ve özellikle AKP içinde tarikatlar ve siyasi İslam etkilidir.
O zaman Türkiye yeniden demokrasiye geçmek istiyorsa ve devleti parti devleti olmaktan çıkarıp yeniden kurumsal devlet yapısına geçmek istiyorsa, bu hedef AKP ve MHP dışında her partinin hedefidir. Demek ki; bu alanda da Altılı Masa veya muhalefetin kim olduğu önemli değil, önemli olan kurumların siyasi İslam tahakkümünden kurtulmasıdır. Siyasette eksen tarikatlar ve siyasi İslam''dır.
Bu şartlar altında, Altılı Masa veya muhalefet ne yaptığı önemli değil, krizden çıkış ve demokrasiye geçiş için Cumhur İttifakı''nı iktidardan uzaklaştırmak önemlidir.
2023 Ocak ayında yapılan anket ortalaması Vikipedi''de takip ediliyor;
*Millet İttifakı; yüzde 45,0,
*Cumhur İttifakı; yüzde 40,0,
*Emek ve Özgürlük İttifakı; 2.0,
*Diğerleri; yüzde 14.0...
2023 seçimlerini her durumda Millet İttifakı''nın alacağı anlaşılıyor. Ancak HDP evet derse, Millet İttifakı''nın Cumhurbaşkanı adayı ilk turda seçilir. Herhangi bir siyasi ve sosyal sorun yaşamamak için 14 Mayıs 2023 seçimlerini ikinci tura bırakmamak gerekir.