Ekonomi neden dikiş tutmuyor?
Pazar günü bu köşede, resmi istatistiklere göre, üretenin de satış yapanın da tüketenin de ekonomiye olan güveninin azaldığını yazmıştım. Bu sonuçta 2012 yılından beri yaşamakta olduğumuz durgunluğun etkisi olmakla birlikte, asıl etki iç ve dış siyasi sorunlarla, hukuk düzeni ve demokraside ortaya çıkan erozyondur.
Demokrasi ve özgürlükler ile hukuk düzeni, ekonominin alt yapısını oluşturur. Bunların erozyonu halinde ne yaparsanız yapın ekonomide istikrar sağlayamazsınız.
Otokraside piyasa ekonomisinin temeli olan rekabet gerçekleşmez. Otokratik yönetimin yaşaması için dayandığı çevre ve kurumları kayırması gerekir. Bu nedenle otokraside şeffaflık yoktur. Kamu kaynaklarının etkin kullanılması da mümkün değildir.
Yabancılar, Türkiye’nin yarı demokratik ve insan hakları açısından yarı özgür bir ülke olduğunu söylerken kızıyoruz. Ancak, Kadir Has Üniversitesi’nin “Türkiye Sosyal Eğilimleri Araştırması 2014” Halkın da aynı şekilde düşündüğünü gösteriyor.
Bu araştırmaya göre, 2011 yılında halkın yarıdan fazlası, yüzde 50.7’si Türkiye’nin demokratik bir ülke olduğuna inanırken, aradan 4 yıl geçtikten sonra 2014 yılında bu oran terse döndü yüzde 34.3’e geriledi. (Aşağıdaki Grafik)
Demokratik olmayan ve insan haklarında aşınma olan bir ülkede, elbette ekonomide güven bunalımı olur ve istikrar olmaz.
Türkiye’de demokrasi siyasi partilerin lider sultasından kurtulması ile ancak mümkün olur. Bunun için de 1980 darbesinin en kötü mirası olan seçim kanunu ve siyasi partiler kanununun değişmesi ve ön seçimin zorunlu olması gerekir. AKP üç yıllık sınır uyguladı ve fakat milletvekilleri yine aynı elden çıktı. CHP kısmi ön seçime gitti ve fakat genel başkan ön seçime girdi, yardımcıları girmedi.
Ekonomide güven önündeki ikinci önemli engel, hukuk düzeni ve yargının bağımsızlığı sorunudur.
Yerli ve yabancı sermaye, hukuk düzenini ve bağımsız yargıyı yatırımın ön şartı olarak görüyor. Yabancı sermaye de sermayesini güvence altına almak ve hukuki ihtilaflarda tarafsız ve objektif bir yargı ister.
Kadir Has Üniversitesi’nin aynı araştırmasında, halkın yargıya güveni de sorulmuş. Aşağıdaki tablodan anlaşılıyor ki, Ergenekon olayları gibi olaylar halkın yargıya olan güvenini iyice düşürmüş. Yargıya güvenenlerin oranı 2011 yılında yüzde 38.8’iken, 2014 yılında yüzde 28.3’e gerilemiş. Yani halkın dörtte biri ancak yargıya güveniyor.
Yukarıdaki tablonun özeti şudur:
1. Yargıya güvenenler azaldı.
2. 2013’te Ergenekon’da yanlıştan dönülmesi yargıya güveni az da olsa artırdı.
3. 2011 yılında halkın yarıya yakını yargı siyasallaştı derken, 2014’te bu oran yüzde 58.7’ye yükseldi
Sonuç: Demokrasi ve insan haklarında özgürlüğün aşındığı ve yargıya güven kaybının yaşandığı bir ekonomide ağzınızla kuş tutsanız ekonomide dikiş tutturamazsınız.