Eğitimde niçin başarılı olamıyoruz?
Bugün orta ve yükseköğretimde takriben 25 milyon gencimiz okuyor. Bunlardan kaçı başarılı olacak acaba? Başarılı olacak derken kast ettiğimiz elbette okulu bitirip diploma almak değil. Hatta iş bulmak da değil. Bu 25 milyon gençten ileride milletine ve insanlığa bilimde, teknikte, kültürde, sanatta değer katacak bireyler çıkacak mı? Ne dersiniz?
"Millete ve insanlığa değer katmayı geçtik, okuyan çocuklarımız evine ekmek götürecek bir iş bulsunlar yeter" diyeceğinizi biliyorum. Haksız da sayılmazsınız. Çünkü genel manzara bunu gösteriyor.
Peki, eğitimde niye başarılı olamıyoruz? Millet olarak kabiliyetimizde bir eksiklik mi var? Tembel miyiz? Hayır! O zaman neden milletlerarası sofrada yokuz?
Öncelikle şunu belirtelim ki maalesef hükümetler, eğitimde başarılı olmak için çalışmak yerine, mesaisini onu ele geçirmeye harcamıştır. İlk düğme yanlış iliklenince şüphesiz devamında yanlışlar ardı ardına gelecektir.
Sistemsizlik...
Maalesef sistem "Saldım çayıra Mevla'm kayıra" anlayışıyla yürüyor. Yani 25 milyon öğrenciyi sınıflara soktuk mu bizim işimiz bitti, diye bakıyor yöneticiler. Öğrencileri kabiliyetlerine göre tasnif etmek, onlara ilgi alanları doğrultusunda hedefler göstermek… Bunlara bakan yok.
Sınıflardaki durum...
Özellikle ortaöğretimde, öğrenciler bir yarış atı durumunda. Sınıfta öğretmenler, evde anne-babalar biniyor çocukların sırtına. Öğretmenler de, veliler de çocukların her alanda koşuyu birincilikle tamamlamaları için baskı yapıyor. Öğrencilerin farklı kabiliyetlere sahip oldukları, dolayısıyla her dersten aynı ölçüde başarılı olamayacakları gerçeğini düşünen yok.
Ortaokul öğrencisiyseniz LGS'ye çalışacaksınız, lise öğrencisiyseniz YKS'ye çalışacaksınız. LGS ve YKS'ye nasıl çalışılır? Tabii ki bol bol test çözerek… Ülkemizde satılan test kitapları sayısını duysanız küçük dilinizi yutarsınız. Oysa test çözerek elde edilen bilgi ve tecrübe ile belki LGS yahut YKS kazanılabilir ama bilim yapılamaz, kültür ve sanatta değer üretilemez. Yani testle bir şey öğretilemediği gibi gerçek anlamda seviye de ölçülemez.
35 yıl üniversitede hocalık yaptım. Test sistemiyle üniversiteye gelen öğrencilerin yıldan yıla orta seviyede bir okuma-yazma dışında, beraberlerinde herhangi bir bilgi ve kültür getirmediklerinin bizzat şahidiyim.
Büyük hedefler
Ne yazık ki eğitim sistemimiz beyinleri ham bilgilerle doldurmayı esas almaktadır. Tabir caizse hep helvanın tadını, rengini, şeklini anlatıyoruz. Helva yapmayı öğretmek kimsenin aklına gelmiyor. Hoş, helva yapmayı bilen var mı, o da ayrı bir konu.
Fen derslerinde "kuantum teorisi" anlatılıyor ama kimse "Einstein" olmayı teşvik etmiyor. Aynı şekilde "yer çekimi kanunu" işlenir lakin "Newton" olmayı tavsiye eden olmaz. Keza, edebiyat dersinde Mevlânâ ve Yunus'un fikirleri allandıra ballandıra anlatılır fakat öğrencilere sizler de birer Mevlânâ, birer Yunus olun diyen çıkmaz. Diğer bir ifade ile eğitim sistemimizde öğrencilere icatlar ve keşifler anlatılır ama onlara mucit ve kâşif olmak gibi büyük hedefler aşılanmaz.
Böyle bir sistemle yetişen gençlerden milletine ve insanlığa değer katacak çalışmalar beklemek saflık olmaz mı?
Sözün özü; üretim değil, tüketim odaklı bir eğitim sistemimiz var. En büyük hedefi okuma-yazma oranını yükseltmek yahut kamuya istihdam sağlamak olan bir sistemden uluslararası değerler yetişebileceğini düşünmek Hüma kuşunun gölgesinden devlet ummaktan başka nedir?
ACZİMİN GİRYESİ:
İNSANIN GELİŞMESİ
İnsanın gelişmesi eğitim-öğretimden geçerek olur,
Diğer canlıların semirmesi de yiyerek içerek olur.
(Ahmet SEVGİ)