Eğitimde bu rakamları duydunuz mu?
18 yıllık AKP iktidarı boyunca "kanser" haline gelen konulardan biri de eğitim. Çocuklarımızın eğitimleri için herkesin nasıl dişinden tırnağından artırdığını biliyorsunuz.
Kim artırmaz ki…
Ama Sayıştay raporlarında, Milli Eğitim Bakanlığı'nın nasıl plansız ve programsız şekilde çalıştığı açığa çıktı. Açıkçası ben bu kadar olduğunu düşünmüyordum.
Anlatayım.
Milli eğitimimizin en büyük problemi niteliksiz öğretmen yetiştirilmesi ve niteliksiz okullarda verilen eğitimler.
Sayıştay'ın raporlarında da plansızlığa ilişkin dikkat çeken ifadeler yer alıyor. Mesela bunca öğretmen açığı olmasına rağmen eğitim öğretime katkısı olmayan norm fazlası öğretmenlerin sayısı çok fazla. Bu norm fazlası 45 binden fazla öğretmenlere bütçeden harcanan miktar ise yıllık 2.8 milyar TL olarak hesaplanmış.
Sayıştay, bu konuda şu ifadeleri kullanıyor:
"Ülke genelinde öğretmen ihtiyacının yüksekliği karşısında aynı zamanda norm fazlası öğretmen bulunması kısmen mevzuattan ve konuya ilişkin yargı kararlarının uygulanma zorunluluğundan kaynaklanıyor ise de; dengesizliğin en önemli nedenlerinden birinin Bakanlık tarafından sağlıklı bir planlama yapılmaması ve özellikle bazı merkezlerde ihtiyacın çok üzerinde öğretmen görevlendirilmesi olduğu açıktır."
Madem bu kadar çok paranız var neden atama bekleyen öğretmenleri umutsuz bir hayata sürüklüyorsunuz.
İşin ilginci, sözleşmeli olarak istihdam edilen öğretmenlerden bir kısmının üç yıllık zorunlu çalışma sürelerini tamamlamadıkları halde, sağlık ve aile birliği mazereti ile yer değişikliği taleplerinin karşılandığı ve üç yıl aynı yerde görev yapmadıkları halde kadroya geçirildikleri görülmüş.
Yani ortada büyük de bir haksızlık var.
***
Diğer bir konu…
Plansızlık sonucu harcanan milyarlara bir örnek de taşımalı eğitim alanında yaşanıyor. 2019-2020 yılında 1.245.555 öğrenci taşınması planlanmış. 2019 mali yılında ilköğretim, ortaöğretim ve özel eğitim öğrencilerinin taşınması için 3.9 milyar TL harcanmış.
Harcanacak tabi orasında değiliz. Fakat gereksiz yere harcanmış.
Belirlenen araç kapasitelerinin taşınacak öğrenci sayısı ile uyumlu olmadığı anlaşılmış. Taşınacak öğrenci sayısının üzerinde bir araç kapasitesi için ihaleye çıkılması, gereken sayıdan daha fazla araç için ödeme yapılmasına yol açmış. Örneğin taşımalı eğitim verileri incelenen bir ilde 15-20 ve 29-40 arası öğrenci taşınan yerlerde ihale edilen tüm araçların 14 kişi kapasiteli olduğu görülmüş. Taşınan öğrenci sayısına uygun kapasitede (16-20 kişilik) araçlar belirlenmemesi nedeniyle sadece bu ilde 621 araç fazladan ihale kapsamına alınmış.
Araç güzergâhlarının hatalı planlanması da ekstra maliyet yaratmış. Ya da öyle olması istenmiş! Aynı ilçede birbirine çok yakın mahiyetteki yerleşim alanlarından öğrencilerin aynı okula ayrı ayrı servisler ile taşındığı tespit edilmiş. Örneğin uzaklıkları 1 km olan iki mahallenin birinden 6, diğerinden 5 öğrencinin aynı okula farklı araçlarla taşındığı, bir mahallenin öğrencilerini taşıyan araç diğer mahalleden geçmesine ve diğer mahallenin öğrencilerini de taşıyabilecek kapasiteye sahip olmasına rağmen, her mahalle için ayrı servis kiralandığı görülmüş.
Bazı illerde öğrencilerin her gün 50 ila 100 km arasında yolculuk yapmasına sebep olunduğu ortaya çıkmış.
Sayıştay bu konuyla ilgili şu ifadelere yer veriyor raporunda:
"Eğitim bütçesinde çok önemli bir meblağa ulaşan taşımalı eğitim giderlerinde tasarruf sağlanması ve bu ödeneklerin verimi yüksek alanlara kaydırılarak eğitim ve öğretimdeki altyapı ve kalite sorunlarının çözümüne öncelik verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir."
***
Gelelim Milli Eğitim'in en can alıcı karanlık kuyusuna; Fatih Projesi…
Sayıştay bu proje kapsamında altyapı yatırım harcamaları arasında uyumsuzluk bulunduğunu tespit etmiş.
Tam adı Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi olan uygulama kapsamında gerçekleştirilen altyapı yatırım bileşenlerinin eğitim kurumları bazında kısmen örtüşmemesi nedeniyle bazı yatırımların atıl kaldığı ve okullar tarafından sistemin kullanılamadığı görüldüğü raporda artık açıkça yazılıyor.
Projede bugüne kadar farklı tarihlerde yapılan ihaleler ile 432.288 adet etkileşimli tahta alımı yapılarak 19.752 okula kurulumu gerçekleştirilmiş, faz1 ve faz2 ihaleleri ile yaklaşık 15.103 okula VPN erişimi için ağ alt yapısı kurulumu yapılmış, 13.312 okula ise geniş bant internet erişimi bağlantısı sağlanmış.
Ancak ağ alt yapısı kurulan okulların yüzde 9,9'unda etkileşimli tahta bulunmadığı, etkileşimli tahta bulunan okulların da yüzde 30,6'sında ağ altyapısı olmadığı anlaşılmış. Toplam 7 bin 557 okulda projenin bileşenlerinden sadece birkaçının yer alması sebebiyle de sahip olunan donanım ve altyapı etkin ve verimli kullanılamadığı, bunlar için harcanan milyarlarca lira kaynağın atıl duruma düştüğü tespit ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen günlerde 500 bin adet tablet dağıtılacağını açıklamıştı. Kimseye internet erişimi var mı diye sorulmadı…
Sözün özü şu…
Milli Eğitim'de, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında olduğu gibi topyekun bir kalkınma ve planlama hamlesinin yapılması gerekiyor.
Bu işi artık tarikatların, rant odaklarının ve siyasi amaçlarla eğitimi araç haline getiren iktidarların pençesinden kurtarmamız gerekiyor.