Eğit-donatçı geldi haaaanımmm!

Tam da, siyasi suikastları tartıştığımız bir ortamda…

Tam da, seçim ikliminin, gün ortasında sıkılan karanlık kurşunlarla mı belirleneceği şüphesinin belirdiği sırada…

Tam da, seçim güvenliği endişesinin tavan yaptığı anda…

Tam da, yine yeni bir düzen oluşturmak uğruna düzensizlik/kaos şartları mı olgunlaştırılıyor acaba kaygısı içindeyken…

Bir televizyon kanalının ekranında, o sırada ekranda bulunan ana muhalefet partisi liderini hedef alıyorlarmış gibi algılanmaya son derece müsait bir grup silahlı adamı göstermenin…

(Hele de o lider, bütün bu şüphe ve endişeleri, aylar öncesinden, "o silahlı adamlar"la reklamı yapılan kuruluşun kapısının önünde dillenmiş ise…)

Hiçbir bilinçaltı mesajı içermediğini düşünmek, Polyanna''ya rahmet okutan bir safiyet olur.

Ki…

Cehenneme giden yolların yapı taşı olduğu savunulan bir haletiruhiyedir bu!

*

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''nun konuk olduğu TV yayını sırasında, SADAT reklamı yapılmış olması, evet, başlı başına bir skandaldır.

Gebe olabileceği ürkütücü ihtimaller, mutlaka enine boyuna tartışılmakla kalmamalı, araştırma konusu da yapılmalıdır.

Ve fakat…

Bununla birlikte…

Düğmeyi doğru yerden ilikleyebilmek adına şu sorgulama da aynı ısrarla gündemde tutulmak zorundadır:

Herhangi bir basın yayın organı, sadece Kılıçdaroğlu''nun yayında olduğu sırada yahut muhalif bir ismin programı esnasında değil, herhangi bir zamanda SADAT''ın reklamını yapabilir mi?

*

Bütün yayın kuruluşlarının da uymak ZORUNDA olduğu Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun''da belirtilen Yayın Hizmeti İlkeleri''ne göre, yayınlar;

"a) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz.

b) Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.

ş) Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz…"

*

Her ne kadar, Cumhurbaşkanı''nın eski danışmanı da olan kurucusu Adnan Tanrıverdi, "Ben 70 yaşından sonra para kazanmak için bu şirketi kurmuyorum" diyor olsa da, oğlu Melih Tanrıverdi''yi referans alalım ve SADAT''ı "sadece" bir ticari kuruluş kabul ederek devam edelim.

SADAT''ın kurucusu olan Adnan Tanrıverdi, temel gayesi ASRİKA projesini hayata geçirmek olan ASSAM''ın da Genel Başkanı mı?

Evet.

Yine SADAT''ın da kurucuları ve yöneticileri arasında bulunan Ersan Ergür, kendini ASRİKA projesini uygulamaya adayan ASSAM''ın da yöneticisi mi?

Evet.

ASRİKA, "Başkenti İstanbul, resmî dili Arapça olan ve kendine ait para birimi, anayasası bulunan bir İslam Birliği Konfederasyonu oluşturma" projesi mi?

Evet.

Keza, Tanrıverdi, laikliğin Anayasa''dan çıkarılmasını talep ediyor mu?

Evet.

Bütün bunlar Anayasal garanti altında bulunan değerlere ve dahi Anayasa''nın değiştirilmesi dahi teklif edilemez nitelikteki maddelerine karşı mı?

Evet.

Hukuk devleti niteliği sakatlanmamış herhangi bir ülkede Anayasal düzene karşı suç girişimi sayılabilir, soruşturmaya uğrayabilir mi?

Evet.

*

Tanrıverdi''nin kurduğu SADAT, Tanrıverdi''nin kurduğu ASSAM üzerinden yürüttüğü projelerin hilafına çalışır mı?

Mantık, "hayır" diyor.

*

Bu durumda, bu zihniyetin, ticari yahut değil, bu zihniyetle özdeşleşmiş, markası haline gelmiş herhangi bir kuruluş üzerinden reklamını yapmak, kanuna aykırı mıdır, değil midir?

Kabiliyetlerini, jest, mimik ve imadan niyet okuyacak kadar geliştiren RTÜK, para karşılığı "özel kuvvetler" kuran, cephane tasarlayan, eğiten-donatan bir yapının reklamını "görecek" midir, "görmezden" mi gelecektir?

*

Reklam Terimleri ve Kavramları Sözlüğü''ne göre;

Reklam, "İnsanları gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne, hizmete, fikir ve kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacıyla" yapılır.

Kendi kurumsal internet sitelerine göre, söz konusu "ticari kuruluş", "bölük, tabur, alay, tugay, tümen, kolordu, ordu, kuvvet seviyesinde birlikler, dolayısıyla ordular kurmak", "anahtar teslim özel kuvvetler tesis etmek", "sınır dışı özel operasyon kuvvetlerinin teşkilat ve malzemelerini planlamak", "karargâh ve cephanelikler inşa etmek", "eğitmek ve donatmak" gibi işlerle meşgul olduğuna göre bir televizyon reklamıyla kime hitap etmeyi/ulaşmayı hedefliyor olabilir?

Ayşe Teyze, komşusu Hayriye Hanım''ı sindirebilmek için özel birim kurduracak değil herhalde!

Yahut, Yakup Amca emeklilikte oyalanmak için bir poligon sipariş etmeyecek!

Tavukları karışan iki köy evi arasındaki sınır güvenliğine mi talipler!

*

Bu, "Eğit donatçı geldi haaaanımmm! Ordular kurarım! Savaşlar kazandırırım!" Gibi bir şey değil ki, duyan "Bana da sar oradan iki tabur, beş cephanelik" filan desin!

Akşam, çekirdek çitleyip Uğur Dündar izlemek isteyen ortalama TV izleyicisiyle "hizmet alan-veren" ilişkisi kurma ihtimali bulunmadığına göre, bu "gol" metaforuyla özetledikleri reklam verme işinin başka bir amacı olması gerekir!

Nedir?

*

Bir propaganda bülteninin, "Şecaat arz eden merdikıpti sirkatin söyler" misali attığı başlıktaki gibi "ana muhalefet liderinin aklını almak" mı?

Eğer öyleyse, bir ticari kuruluş neden insanların aklını almak ister; hem de reklam yoluyla; sadece bu bile fazlasıyla izaha muhtaç değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları