Egemenlik Mitingi
“Sivil Toplum Kuruluşu” adı verilen dernek ve platformların bir bölümünün iyi niyetli olduğunu bilmekle beraber bazılarının da “güdümlü” hareket ettiğinden eminim. AB fonlarından, yabancı vakıflardan her tür desteği alanların iplikleri pazara çıktı. Aralarında gerçekten iyi niyetliler yok mu? Elbette var. Bir kısmı “milli” ve “milliyetçilik” gibi kavramlardan ürküp “ulasalcılık” gibi tanımla kendilerini ifade ediyor olsalar da vatanseverliklerinden şüphe etmek mümkün değildir.
“Ulusal Platformlar Güç Birliği” nin Ankara’da düzenlediği “Ulusal Egemenlik Buluşması” mitingini televizyondan canlı olarak izledim. ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) ağırlıklı pankartlarla, konuşmacıları dikkatle takip ederken aklıma seçim öncesi yapılan “Cumhuriyet Mitingleri” geldi. Kanal Türk’ün organizasyonu ile “AKP’ye karşı CHP” alternatifli mitingler giderek “laik-antilaik kamplaşması” nı körüklemeye başlayınca bundan Tayyip Erdoğan kârlı çıktı. Bu sütunlardan “AKP’nin değirmenine su taşıyorsunuz!.. Mitinglerde imam hatipli, ilahiyatlı din adamları ile başı örtülü bir kadının kısa konuşmalar yapması gerektiğini” ifade etmiş ve düzenleme komitesini uyarmıştık. Ama mitingde konuşma yapan ve isimleri önünde “çağdaş” kelimesi olan birkaç kişi CHP’den kontenjan milletvekili olarak kazanç sağlayabildi.
Bir taraftan eline ay-yıldızlı Türk bayrakları ile Gazi’nin şimşek bakışlı posterlerini alıp “Ne AB-ne ABD, Tam bağımsız Türkiye” sloganı atacak diğer taraftan “Başörtüsüne hayır! Türkiye laiktir laik kalacak ve kahrolsun şeriat” sloganları atıp, kavram kargaşasındaki memlekette teslimiyetçilere karşı birlik çağrısı yapacaksınız? Bilgi kirliliğinin had safhada olduğu Türkiyemizde içini dolduramadığınız kavramları yan yana dizerek güçlü bir katar oluşturmanın mümkün olmadığını sağlı-sollu partiler ve diğer kuruluşlar anlayamadı. Programlarını ve ekonomik güçlerini sınır ötesinden ithal eden siyasiler ve cemaatler bunu keşfettikleri için hedefe giden her yolu mübah sayıyorlar.
Ankara’daki mitingde herkesin hep bir ağızdan attığı “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” sloganının hemen ardından “Türkiye laiktir laik kalacak” seslerinin cılız kalması bile bu memleketin asıl meselesinin laiklik kavramı olmadığını, bağımsızlığımızın tehlikede olduğunu göstermiyor mu?
Büyük Atatürk’ün izinde olduğunu her fırsatta tekrarlayan komite üyeleri ve konuşmacıları Gazi’nin altı okundan altı umdesinden ayrı ayrı söz etmek yerine sadece laiklikten dem vurmaları onların samimiyet ve niyetlerinin sorgulanmasına sebebiyet vermez mi?
Sadece “AKP karşıtlığı” söylemler yerine Türkiye’nin tam bağımsız milli dış ve ekonomik politikalarla alternatif oldukları ifade edilmediği için bu iyi niyetli girişimler bir süre sonra sekteye uğrayacaktır. Türkiye’nin uçuruma sürüklenmesinden endişe edenlerin oluşturduğu milli refleks, milli uyanış öfkesi ve patlamaya hazır biriken enerjisi gaz alma operasyonları ile heba edilmektedir.
AKP’nin dış destek ve insanımızı borçlandırarak ipotek altına alarak ele geçirdiği iktidar, toplumun tamamını kucaklayabilecek mutabakat yerine uyguladığı teslimiyet dayatmasına karşı peki muhalefet ne yapıyor?
Ankara’daki “Ulusal Egemenlik Buluşması” nda Türkiye’nin muhalefetinin kaçta kaçı bir aradaydı?
Şimdi yazacaklarım Türkiye’nin tamamını kucaklayacak, TBMM’deki tüm muhalefet partilerini, tüm sendikalarını, gönüllü kuruluşlarını bir araya getirebilecek bir organizasyon teklifidir.
Var mısınız 19 Mayıs’ta Ankara’da sağcısı-solcusu, milliyetçisi, sosyalisti, devrimcisi, ülkücüsü, ulusalcısı, millicisi, Edirneli, Vanlı, Karadenizli, Egeli kısacası İstiklal Marşı’ndan yana olanlar başkentte “Teslimiyete Uyarı Mitingi” ile milyonları bir araya getirsin! Ve bundan kimse kendisine siyasi rant beklemesin...
Bakıp göreceğiz!.