Egemen eşitlik statümüzü kabul etmeyenler Maraş'ı unutmalıdır!
Maraş'taki Türk Vakıf arazileri üzerine inşa edilmiş Rumların kendilerine ait olduğu iddiasında bulundukları mülklerle ilgili yeni bir kriz Rumları adeta köşeye sıkıştırdı. Maraş'taki bazı otellerin Kıbrıs Türkü bir iş insanı tarafından satın alındığı yönünde haberlerin ardından Rumların paçaları tutuştu. Rum hükümeti Maraş'taki mal satışlarını engellemenin yollarını bulmak üzere toplantı üzerine toplantı yapmaktadır. Avrupa Birliği'nin Kıbrıs sorununa daha fazla müdahil olmasını isteyen faşist Rum Başkan Nikos Hristodulidis konuyla ilgili Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı, Başsavcı, Otelciler Birliği, Maraş'taki mülklerin gaspçı sahipleri ve diğer ilgili taraflarla ardı ardına toplantılar düzenleyerek başka olası satışların önünü kesmeye çalışıyor.
Çeşitli çevrelerin, KKTC'de ve özellikle de Maraş'ta eski taşınmazı bulunan Kıbrıslı Rumları, bu taşınmazlarını satmaya ikna etme girişimlerinin yoğunlaştığı yönünde bilgiler olduğunu öne süren Fileleftheros gazetesi, bu gelişmelerin Rum hükümetini baskı altına almış göründüğü yorumunda bulundu. Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis'in konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "bu tip durumlarla karşılaşmamak için bunca yıldan sonra nihayet, bütünlüklü bir göçmen politikasının oluşması gerektiği ve tüm gelişmelerin araştırılmakta olduğunu" söylediğini aktardı. Gazete, medyaya konuşan Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos'un ise, "amaçlarının kimseyi hedef göstermek değil, bu tür satışların ve faaliyetlerin, caydırıcı önlemlerle engellemek olduğunu" söylediğini aktardı. Gazete haberinin devamında, Kıbrıs Rum Otelcileri Birliği PASİKSE'nin de Maraş'taki otellerin satışı konusunda endişe belirttiğini yazdı. Gazete, PASİKSE yönetimi ile Maraş'ta oteli bulunan mal sahiplerinin bir toplantıda bir araya gelerek gelişmeleri ele aldıklarını, PASİKSE Başkanı Haris Loizidis'in ise konuya ilişkin açıklamasında "Kıbrıslı Rumlarla, taşınmazlarını satın almak amacıyla iletişime geçen arabulucular ve emlakçıların olduğunu" söylediğini aktardı. Loizidis, "Şu an için insanlar taşınmaz mallarını satma yolunu seçmiyorlar ancak soruna bütünlüklü bir çözüm bulunmasını istiyorlar" şeklinde konuştu. Toplantıda, otel sahipleri tarafından alınabilecek önlemlerin belirlenmesi için bir komite oluşturulması kararının alındığını ifade eden Loizidis, "taşınmazlarını kaybeden kişilere son 50 yıldır hiçbir tazminat ödenmemesi ve kayıplarının giderilmemesiyle doğan haksızlığın ortadan kaldırılmasının da bu önlemlerden biri olması gerektiğini" vurguladı. Rum Yönetimi'nin ortaya çıkan durumla ilgili hazırlıksız yakalandığı ortadadır. Rum basınında yer alan bir başka habere göre, kapalı Maraş konusuyla ilgili bilgilendirmenin Meclis düzeyinde sürdüğü ifade edildi. Meclis ve DİSİ Başkanı Annita Dimitriyu'nun, AB üye ülkelerinin parlamentolarının başkanlarına ve Avrupa Halk Partisi üyesi partilerin başkanlarına mektup gönderdiğini ve kapalı bölge Maraş konusuyla ilgili bilgilendirmede bulunduğunu söylediğini yazan Politis gazetesi, Dimitriyu'nun muhataplarını "adaleti ve meşruiyeti savunmaya çağırdığını" iletti.
***
Özetle belirtmem gerekirse Güney Kıbrıs'ta yayımlanan gazeteler, Maraş'taki gelişmelerin Kıbrıs sorununu büyük ölçüde değiştirdiğine, bölgedeki üç otelin Kıbrıslı Türk iş insanı tarafından Rum sahiplerinden satın alındığı haberinin, "Türk tarafının hareketlerini yanlış hesap eden" Rum yönetimini gafil avladığına dikkat çekmektedir.
Haberlere göre Rum yönetimi, önümüzdeki dönemde uluslararası unsuru diyaloğa yeniden başlamaya hazır olduğuna ikna etmek ve AB yetkilisi atanması önerisi ile AB'yi Kıbrıs sorununa müdahil etme çabasına odaklanacak. Rum medyası, AB içerisindeki güçlerin Türkiye'nin, AB üyelik sürecinin ikame edilmesini kabul etmesi Gümrük Birliği'nin yükseltilmesi veya bir Serbest Ticaret Anlaşması vasıtasıyla Türkiye ile bir "özel ilişki" önerdiğini ancak bunun, Hristodulidis'in çabalarına yeni bir komplikasyon yarattığını yazdı. Rum medyasına yansıyan haberlere göre Rum yönetimi, AB'deki güçlü çevrelerin bu planlamasından farklı olarak Gümrük Birliği'nin yükseltilmesi perspektifini Kıbrıs sorununun çözümüne, Maraş'ın BM'ye verilmesine ve genel olarak Türkiye'nin "Güney Kıbrıs'a yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesine" bağlamak istiyor. Rum gazeteleri, otel alım satımlarının, Kıbrıs sorununda bir "test case" olduğunu çünkü meselenin alacağı halin bir dizi gelişmede önemli rol oynayacağını yazmakta, Türkiye'deki seçimlerden sonra Türk tarafının Kıbrıs sorununda atacağı adımlar için zemin hazırlanmakta olduğunu, bu adımların, Rum yönetiminin umduğu gibi müzakere masasında değil, Maraş'ta olacağını ve önümüzdeki günlerde bölgenin statüsüyle ilgili "dehşet verici" karar alınmasının beklendiğini paylaşmaktadır. Rum Yönetimi'nin, Maraş'ın Türk Vakıfları'na ait olduğu gerçeğini ve egemen eşitlik temelinde iki devletin iş birliğine dayalı çözüm önerimizi kabul etmesi bana göre mümkün değildir. Egemen eşitliğimizi kabul etmeyen Rum Yönetimi birçok şey yanında Maraş'ı da kaybettiğini kabullenmeli ve yol yakınken, kayıpları daha da artmadan uzlaşma/iş birliği yolunu seçmelidir. Aksi takdirde bir örnek vermem gerekirse doğal kaynaklar/enerji konusunda, Rum tarafı, Türk tarafının kararlı tutumu nedeniyle sadece avucunu yalamakla yetinecektir.