Ege Üniversitesi'nde neler oluyor?
Ege Üniversitesi, çözüm sürecinin belki de en hareketli üniversitelerinden biriydi.
Okulun içinde Öcalan'ın posterleri açılıyor, terörist kıyafeti giyen öğrenciler Nevruz ateşinin üzerinden atlıyor, terör örgütü PKK lehine eylemler düzenleniyordu. Örgüt, üniversite içinde o kadar etkindi ki, Paris'te öldürülen 3 PKK'lı terörist için masa kurup imza kampanyası bile yapılabiliyordu.
Tüm bu gelişmeler karşısında dönemin siyasi atmosferini taklit eden üniversite yönetimi 3 maymunu oynuyordu.
Milliyetçi öğrenciler ise durumu kabullenemiyor, emniyete, savcılığa gidiyor ve sonuç alamıyorlardı.
Yürüyüş düzenlediler, imza kampanyaları başlattılar, "Ege Üniversitesi'ne PKK istemiyoruz" diye sosyal medya grupları kurdular. Ancak bu girişimlerin sonucunda "sol görünümlü" birçok grubun hedefi oldular.
Tarih bölümünün başarılı öğrencisi Fırat Çakıroğlu da hedef gösterilen öğrencilerden biriydi. Üniversite yönetimi ise birilerine şirin gözükmek için PKK'lılara değil, Fırat Çakıroğlu'na "uzaklaştırma cezası" vermişti.
O dönemde kendisiyle görüştüğümde "Böyle olacağını tahmin ediyorduk, PKK'lılara hiçbir şey yapılmıyor, doğrudan bizi ortaya atıyorlar, üstesinden geleceğiz bir şekilde. Bu cezayı da mahkemeye taşımayı düşünüyorum" demişti.
Ancak ne yazık ki o hazin olay gerçekleşti. Çakıroğlu, üniversitede PKK mensupları tarafından şehit edildi.
Saldırının içinde onlarca kişi, hatta akademisyenler olmasına rağmen tek bir kişi ceza aldı.
Asıl skandal ise geçtiğimiz günlerde patlak verdi.
Fırat'ın bıçaklandığı anlarda içeriye kimsenin girmemesi için kafeteryanın kapısını tutarak katile destek olan Cihat Babatonguz isimli kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Skandal burada bitmiyordu. Babatonguz hiçbir şey olmamış, onca olay yaşanmamış gibi okula geldi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde derslerine kaldığı yerden devam etti.
Çünkü üniversite yönetimi kendisine herhangi bir ceza vermemiş, okulla "öğrencilik" ilişkisini hiç kesmemişti.
Öte yandan 2017 yılında İletişim Fakültesi'ne ÖYP kadrosu kapsamında gelen bir araştırma görevlisi "PKK terör örgütüne mensup" olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Oysa şahıs 2008 yılında terör örgütü eylemine katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınmış, hakkında işlem yapılmış ve sonrasında serbest bırakılmıştı. Bu bağlantısı bilinmesine rağmen ÖYP ile araştırma görevlisi olabilmişti.
Şu anda cezaevinde olan araştırma görevlisinin, İletişim Fakültesi'ndeki bazı akademisyenlerle mektuplaşması da ayrı bir inceleme konusu!
Fırat'ın annesi tepkili
Konuyla ilgili olarak Fırat'ın annesi Özlem Erdem Hanımefendi ile bir görüşme gerçekleştirdik.
Bu noktada sözü kendisinin ifadelerine bırakmak istiyorum:
"Fırat'ın şehadetinde en büyük rolü oynayanlardan biri olan, PKK zanlısının Ege Üniversitesi'nden atılmadığını ve öğrenimine devam ettiğini üzülerek öğrendim. Önce inanmadım, aslında inanmak da istemedim, yalan haberdir dedim. Ancak doğruymuş. Zira Cihat Babatonguz oğlumun şehadetinden beş-altı ay sonra İstanbul'da PKK militanlarının kaldığı bir hücre evinde yakalanmıştı. Böyle bir katil nasıl oldu da serbest bırakılıp Ege Üniversitesi'ne geri dönebildi? Oğlumdan sonra şimdi de başka vatan evlatlarını katletmek için mi?"
Savcılık ve Ege Üniversitesi yönetimi bu skandal üzerine harekete geçecek mi?
Takipçisi olacağız.