Edison Cennete girer mi, niçin? Koray Aydın?
“İnsanlara iyilik eden gayrimüslimlerin Cehenneme gireceklerine inanmıyorum, bu görüşte olan İslâm âlimleri de var, siz ne diyorsunuz?” denildiği için cevap veriyoruz, çünkü bu sorunun muhatabı biz değiliz, Diyanet’tir.
Bir: Yarattıklarını Cennet yahut Cehenneme koyma yetkisi yalnızca Allah’a mahsustur ve bu yetki mutlak bir yetkidir. O kimseye hesap vermez, kimse O’ndan hesap soramaz. Hesap verme veya hesap sorulma durumunda olan bir varlık Allah(c.c.) olamaz.
İki: Dünyanın tamamının Allah’ın nazarında bir sineğin kanadı kadar değeri yoktur (hadis). Zâtı için bu kadar değersiz bir varlıkta insanların kendi aralarında yaptıkları fiiller Allah yanında bir anlam ifade ediyorsa, bu, O’nun rahmet ve merhametindendir. Bu izah belki yetersiz gelebilir amma aslında biz insanlar da kendimize ait(!) varlıkları böyle değerlendiririz. Meselâ bir kümes dolusu tavuğumuz olsa ve bu tavuklardan bâzıları kendi yemini bir başka tavuğa verse, tavukların sahibi olarak bu bize ne katar? Hiç. Amma biz kümesimizle ilgiliysek, böyle davranan tavuğa sempati ile bakarız.
Üç: Allah katında itibar mal-mülk ve makam ile değil, takva iledir. Allah’ı ve O’nun Kitap ve Peygamberleri’ni tanımamak, inkâr ve takvasızlıktır; bütün iyilikleri iptal eder. İnsanoğlunun değerlendirmesi de böyledir amma bunu Allah’ın yapmasını kabullenemez.
Bütün insanlık Allah’ın çocukları gibidir (hadis). Farzımuhal birisi sizin çocuklarınızdan birine her türlü yardımı yapsa, hasta ise iyileştirse, işsizse iş bulsa siz o kişiye niçin saygı duyarsınız? Çocuğunuza sahip çıktığı için. Amma o kişi bir yandan aynı iyilikleri yapar diğer yandan da dönüp size, “Bu çocuk senden değil!” derse (Allah değil tabiat yarattı gibi) siz o kişiye kızar, ona inanan çocuğunuzu da evlatlıktan reddedersiniz.
Dört: Biz iyilik yaptık zannederiz. Oysa bize o iyilik, artık her ne ise, işte onu veren bizzat Allah’tır. Dünya Allah’ın, içindekiler Allah’ın, buluş yaparken aklımız, üretirken ihtiyaç duyduğumuz enerji, yani canımız ve bizzat biz kullar Allah’a aitizdir. Hal böyle olunca kişi Allah’a ait olan bir şeyi yine Allah’a ait olan bir başka kişiye verdiğinde, aslında, kendisine emanet edilmiş bir şeyi gerçek sahibine vermektedir. Kişi bunu, “Şükür ki bu iyilikte Allah beni aracı kıldı” noktasından çıkarır, “Ben” derse, bu sizin, “Git şunu falan yoksula ver” diye eline bir şeyler verdiğiniz çalışanınızın o kişiye o şeyi kendi adına vermesi gibi bir durumdur, vermemesi ise, (zekât gibi) zimmete geçirmedir.
Beş: Allah(c.c.) âdildir. Hiçbir şeyi zayi etmez. Öyle olduğu için ampulü bulan Edison’undan penisilini icat eden Alexsander Fleming’e kadar, yarattığı kullara faydası dokunmuş her kim varsa ve onlar gerçekten Allah ve Resulünü inkar ederek ölmüşlerse, Allah onların da hizmetlerini karşılıksız bırakmayacaktır. Yani onların akıbeti ile milyonların katili Bush’un akıbeti bir olmayacaktır. Örnek: Miraç’ta Peygamberimize Cennet ve Cehennem ehli gösterilmiştir. Allah Resulü Cehennemde alevler ortasında bir kişinin durduğunu amma alevlerin onu yakmadığını yalnız harareti ile rahatsız ettiğini görünce bu kişinin kim ve bu işin hikmetinin ne olduğunu sorunca, Cebrail(a), o kişinin Hakk din üzere ölmeyen amma çok cömert olan Hatim-i Tai olduğunu söylemiştir. Biz bu meseleyi bildiğimiz için karşımıza bir iyilik fırsatı çıktığında gücümüz yetiyorsa kendimiz yapmaya çalışır, yetmiyorsa, o hayra, ya kendimizi borçlu hissettiğimiz yahut çok sevdiğimiz birinin vesile olmasına çalışırız.
Galiba bu konuda bu kadar misal yeter.
Koray Aydın
Milletin haberi olsun, AKP, erken seçime hazırlanıyor. Böylesine kritik bir zamanda Koray Aydın MHP’yi kendine getirmeye çalışıyor.
Flas TV’de izledim.
“MHP 40 yıldır hazır yiyor” dedi. O kadar haklı ki, ANAP’ın çekirdek kadrosu MHP idi, AKP’nin de öyle. MHP yetiştiriyor, elinde tutamıyor.
Bir şey daha söyledi:
“-Türkiye’nin bütününe siyaset yapmak zorundayız!”
Doğu ve Güneydoğu’da kendini tasfiye eden ve İstanbul’dan oy alamayan bir MHP yüzde 16’yı geçemez, geçip iktidar olsa bile, Türkiye’yi yönetemez.
Bu bütün partiler için geçerlidir.