Düzen insanımızı eziyor
Türkiye bütünüyle seçime kilitlenmiş vaziyette. AKP iktidarının her yere kendi adamını getirme gayreti ne yazık ki bütün çirkinliğiyle ortada. Militanlaşan bürokrasi iktidarın her dediğini yapıyor. Ama yapması gerekeni söyleyemiyor. Seçim mücadelesi çok önemlidir. Ama devletin varlığıyla ilgili dış ve iç gelişmeler de bir o kadar önemlidir. Balkanlar ve özellikle Kosova yine kaynıyor. Türkiye bu olayların ne kadar farkındadır?
AB’nin 28 üyesi bir iletişim anlaşması imzaladı. Böylece internet alanında her türlü engeli kendi aralarında kaldırdılar. Türkiye AB ile Gümrük Birliği Anlaşması olan bir devlet. Bu görüşmelere davet bile edilmedi.
İki gün önce 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutladık. Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlerimiz buruk, kırık... İşsizlik rekor düzeylerde, özellikle Üniversite mezunu, nitelikli gençlerimiz iş bulamadıkları için her geçen gün umutsuzlukları artıyor.
AB Komisyonu “Avrupa’da Eğitimi Erken Terk Durumu” raporu yayınladı. Bizim için kırmızı ışıklarla dolu bu önemli araştırmanın ne kadar farkındayız?
Rapor; Türkiye’de yapılan bütün kampanyalara rağmen kız çocuklarının yüzde 40’ının liseye ulaşamadan eğitimi terk ettiğini tespit ediyor. Erkek öğrenciler de yüzde 35 olan eğitimi bırakma oranıyla Türkiye açık ara ile Avrupa birincisi konumuna geliyor. 2013 yılında Türkiye’de kız öğrencilerin yüzde 39,9’u lise ve yüksek öğrenim aşamalarına geçmeden eğitim sürecini terk ediyor veya bırakmak zorunda kalıyor. Eğitimin ileri aşamalarına devam edemeyen bu gençlerin büyük çoğunluğu iş bulmakta da sıkıntılar yaşıyor. Türkiye erkek öğrenciler açısından da umut vermiyor. Kız öğrencilere göre erkek öğrenciler daha avantajlı olsalar da onların da mevcut durumu ülkemiz açısından çok endişe verici bir gelişme gösteriyor. Erkek öğrencilerde yüzde 35 olan eğitimi terk oranı da Türkiye’yi Avrupa birincisi olarak öne çıkarıyor.
Eğitimi erken terk etme oranında Türkiye’yi takip eden İspanya’da bile kız çocukların eğitimi erken terk etme oranı Türkiye’ye kıyasla 20 puan daha düşük. AB 28 ortalaması ise yüzde 10,2 ile Türkiye’nin dörtte biri düzeyinde.
Tüm Öğretmenler Sendikası 2013’te 174 bin 625 öğrencinin 2014’te ise 234 bin 932 öğrencinin ilk öğretim kurumlarında eğitimini tamamlamadan okulu terk ettiğini açıkladı. Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecindeki eğitim ve öğretim faslında yer alan AB 2020 stratejisinde belirlenen başlıca eğitim hedefleri erken okulu terk etme oranlarının yüzde 10’un altına düşülmesini ifade ediyor.
Bize göre bu çok düşündürücü rakamlardan daha acı olanı Avrupa Komisyonu’nun Türkiye değerlendirmesinde; Türkiye’nin okulları erken terk tutumuna karşı etkili bir stratejisinin bulunmadığı yolundaki tespitidir.
Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı bu çok ciddi sorunları görmek ve çare üretmek yerine çağdaş eğitim felsefesini tamamen terk etmiş Vahabi zihniyetiyle insan yetiştirmeyi amaç edinmiş bir görüntü vermeyi tercih etmektedir. Yüce dinimize İslam alimlerine saygımız ve şükranımız büyüktür. Ancak binlerce molla militan yetiştirmenin ülkemize bir şey katacağına inanmıyorum.
Devlete saygı sağlanmalı
İnsanımızın ruh ve fikir dünyasını, düşünce dünyasını perişan eden bugünkü “insan yetiştirme düzeni”miz insanımızın fizik varlığına da bigânedir. Türkiye bu model sayesinde 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi, dünyada ise 3. sıradadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) verilerine göre El Salvador ve Cezayir’in ardından işçi ölümlerinde ülkemiz 3. sıradadır. Türkiye’de her yıl binin üzerinde işçi hayatını kaybetmektedir. İLO araştırmalarının sonuçlarına göre ölümle sonuçlanan iş kazası oranları Türkiye’de yüz binde 20,5 iken bu oran Norveç, İsveç, Danimarka ve İsviçre gibi ülkelerde yüz binde 2 oranının altındadır.
Ne yazık ki insanımızı merkeze koyan ve Türkiye’nin problemlerine toplu halde bakan bir anlayıştan ve bu anlayışın kurduğu modelden mahrumuz. Evet genç nüfusun varlığı bir büyük saadettir, övünç kaynağıdır. Ancak eğitilmemiş, meslek sahibi kılınmamış genç nüfusa bu sistemle zulüm yapılıyor. Yıllardır yazdık, söyledik. Türkiye eğitilmiş iş gücüne muhtaç yetişmiş ara elemanınız yoksa yüksek seviyede uzmanların varlığı çok şey ifade etmiyor. Eğitim ve iş gücü ile ilgili bu çok ciddi sorunlar çözülmeden Türkiye üretim artışı sağlayamaz. Üretim artışı olmadan dünya rekabet piyasalarına giremezsiniz. Seçim konuşmalarını dikkatle takip ediyorum. Bu çok ciddi meselelerin teline vuran saz ustası görmedim. Refahın nimetini daha adil, daha bol dağıtalım diyenler haklıdır. Ama önce refahı artıracak tedbirleri düşünmemiz gerektiğini unutmayalım.
Seçim sonrası önce devlete, devletin temel felsefesine ve anayasaya saygıyı tekrar sağlamak zorundayız.