Duvar ve kalekol; “En kötü senaryoya göre yapılan hazırlık...”
Suriye sınırına yüksekliği 3 metre, genişliği 2.5 metre, kalınlığı ise 30 santim olan 3 tonluk beton bloklardan seyyar duvar çekilmesi..
Başta Diyarbakır, Hakkari, Şemdinli, Şırnak olmak üzere Irak-İran sınırındaki hassas bölgelerde hızla ve kararlılıkla devam eden kalekol inşaatları..
Bütün bu çalışmaların manası ne ?..
Yalnızca kaçakçılara ve bölücü terör örgütü PKK’ya karşı alınan önlemler mi ?..
Malum medyanın rutin haberlerine bakarsanız; Reyhanlı’dan başlayan Suriye sınırına duvar çekme çalışmasını sadece kaçakçılığa önlem, kalekolları da sadece PKK’lı teröristlere karşı tedbir olarak algılarsınız.
Bunların işin bir tarafı olduğunu vurgulayıp asıl sorunun yani, “TSK sınıra neden duvar örüyor?” un cevabına geçelim.
Reyhanlı’dan örülen duvarların fotoğraflarını görünce TSK kaynaklarından hem bunun hikmet-i sebebini hem de son günlerde kalekol inşaatlarına karşı bölgede sıkça çıkan olaylar hakkında daha kapsamlı bilgiler istedim.
Duvar ve kalekol ;
TSK kaynakları şunun altını çizdi;
“Sınır güvenliği büyük devlet olabilmenin esasıdır. TSK en kötü senaryoya göre hazırlıklarını yapıyor. Irak-İran-Suriye sınırında yarın ne olacağı belli mi olur?.. TSK en kötü senaryolara göre tedbirini alır ve alıyor.”
Alt başlıklara geçelim.
* Suriye sınırına örülen taşınabilir beton duvar;
Kosova ve Irak’ta gözlerimle görmüştüm koca koca benzer duvarları. Amerikalılar kendilerince hassas gördükleri ve emniyet içinde yaşamak istedikleri bölgelerin etrafını bu beton duvarlarla örmüşlerdi. Hatta bazı ülkelerde Büyükelçiliklerinin etrafını da.. Hala o duvarlar birçok yerde duruyor. TSK kaynaklarına “Amerikan modelini mi örnek aldınız” diye sordum. ABD’lilerin kritik yerlerde Irak, Kosova ve Afganistan’da bu metodu kullandıklarını belirten kaynaklar “her türlü saldırıya karşın etkin bir model” açıklamasını yaptı. Taşınabilir duvarların mazot, araç, insan kaçakçılığının yanı sıra silah ve patlayıcı geçirilmesine karşında etkili önlem olacağını savunan TSK kaynakları şunları söyledi;
“Bizim sınır köylerimizde dahi kaçakçılıkla uğraşan bazı kesimler bu işten çok rahatsız oldular. Kaçakçılıkda kendilerine aşmışlardı. Mazot kaçakçılığında her evden bir değil daha fazla sayıda hortum uzatılıyordu sınırın karşı tarafına. Bunlara yalnızca ihbar olduğunda baskın yapıp işlem yapabiliyorsunuz. Suriye’de çay ve şeker çok ucuz olduğundan bunların kaçakçılığından bile çok büyük paralar kazanıyorlar. Salla araba geçirenler ve satanlar var. Köylerdeki lüks arabaları gidip bir görseniz aklınız şaşar.”
Suriye sınırına ABD modeli duvarlar inşa edilirken TSK kaynakları kamuoyunun şu soruya dikkat etmesini istiyor;
“ABD’li gazeteci sınırda salın üzerinde yakalandı. Niye?..”
* Kalekol bahanesi ile çıkan olaylar;
TSK kaynakları, Diyarbakır, Hakkari, Şemdinli ve Şırnak’ta kalekol inşaatlarına yönelik protestolara farklı bakıyor.
Protestocular için “marjinal gruplar” değerlendirmesi yapan TSK kaynaklarına göre bölge halkının büyük çoğunluğu gerçekte TSK’nın yanında ama bu kamuoyuna yansıtılmıyor. Çünkü; “kalekollar ve oralara yapılan yollar sayesinde halk güven içinde. Piknik yapıyorlar, tarlalarını ekip biçebiliyorlar.”
Kalekolların Osmanlı modeli olduğunun altını çizen TSK kaynaklarının bu konuda yaptıkları ana değerlendirme ise şöyle;
“Osmanlı devleti direnç noktalarına ve belirli tepelere kaleler kurardı. Bizimki kale değil ama küçük bir modeli de diyebilirsiniz. Kalekollar sınır güvenliği için, Türkiye’nin güvenliği için inşa ediliyor. Bunların sadece Güneydoğuya yönelik bölgesel bir önlem olmadığını, İstanbul’un da, Edirne’nin de, Eskişehir’in de, Adana’nın da güvenliği için gerekli olduğunu kavramalıyız.”
Alev alev yanan sınırlarımızın genişliğini de dikkate alınca TSK’nın duvar örme çalışmalarını kendi mantığı içinde bir yerlere oturtup hak veriyorsunuz.
Peki!..
Kafasından hala inmeyen Balyoz’a, siyasetin üzerlerindeki tüm olumsuzluklarına ve de elleri kolları bağlanıp kışlaya tıkılmasına rağmen TSK “en kötü senaryolarına karşı” hazır olmaya çalışırken istikbal savaşı veren iktidar ne yapıyor?
Yazarın yorumu;
Cani Abdullah Öcalan’ın mektupları ve masa başında dayattıkları ile saltanat kayığında kalmanın davasındalar.
“Kumpas” itirafında neler olup bittiğine dair süreci en derin yaşayan TSK, Öcalan ile birlikte AKP’nin ülkeyi üzerine oturtacağı yeni büyük kazıktan sonra farklı bir “kumpasa gelmişiz” sahtekarlığı ve pişkinliğinin önüne geçmeye ellerindeki kısıtlı imkanlarla ancak bu kadarıyla hazırlık yapabiliyor.
Duvara bir de böyle bakın!..