Durdurun yargıyı!..
Son bakanlar kurulu toplantısı sonrasında, -diğer konular zaman içinde ilgili bakanların ilanına bırakılırken- en üst düzeyde ve koştur koştur açıklanan ilk önlemin, daha önce 30 Nisan 2020'ye kadar ertelenen yargı sürelerinin ikinci bir ertelemeyle 15 Haziran 2020'ye kadar uzatılması olması size de biraz tuhaf gelmedi mi?
Konu sahiden de, kimilerinin iddia ettiği gibi "Barolara küstüm oynamıyorum" yüzeyselliğinde ele alınmış olabilir mi!
Sanmıyorum.
***
Şu veya bu şekilde hemen her meslek grubunun etkilendiği bir kriz anında, işin, yaşanan hukukçu enflasyonundan dolayı zaten meslek tarihinin muhtemelen en "kesat(!)" dönemini yaşayan "avukatlar taş mı yesin" kısmını da eliyorum.
***
Adliyelerin tam kapasite çalıştığı günlerde bile, koridorlar "geciken adalet, adalet değildir" feryatlarıyla inlerken, neredeyse adli tatille birleşecek bir "durdurma"dan murat ne olabilir?
Korona virüs yayılımını durdurmak mı sadece, gerçekten de?
Öyleyse, yani sağlımızı sahiden de böyle bir vebali göze alacak kadar dert ediyorlarsa kendilerine, hem vallahi hem billahi ayakta alkışlayacağım da…O zaman niye başta eğitim olmak üzere pek çok alanda olduğu gibi "internet"in nimetlerinden faydalanılmaya yanaşılmadı/yanaşılmıyor acaba?
Üstelik de UYAP gibi, SEGBİS gibi altyapılar zaten mevcut ve işler olduğu halde yargıda!
***
İşe dönecek; mahkemelik adam dönemiyor…
Alacaklı, borcunu tahsil edecek edemiyor…
Tahliye olacak olamıyor…
Beraat edecek edemiyor…
Yargı durunca hayatın akla gelmeyecek kadar çok alanı duruyor onunla birlikte; eli-kolu bağlı, devamına dair hükmü bekliyor öylece!
***
Aşırı dozda oksijensizlikten azmış olma ihtimali yüksek paranoyalarıma sizi de ortak etmek, sizi de endişelendirmek istemem ama, burnuma kötü kokular geliyor benim nedense bu aşırı dozdaki "yargıyı durdurma" duyarlılığından!
Artık birşeylerin "ön hazırlığı" mı dersiniz…
Birileri gönlünce at koşturabilsin, kimse de "hop birader" diyemesin diye alan açma faaliyeti mi…
Köyü değneksiz bırakmak mı…
Zaman kazanmak/kazandırmak mı…
Adını siz koyun.
Ama yapılabilen adli işlemlerin artık neredeyse sadece soruşturma açmak ve tutuklama yapmaktan ibaret hale geldiği, buna maruz kalanlar yasal haklarını kullanmaya kalktıklarında da "hukukun bir süreliğe işletilmediği" bir düzenin en azından devletin ve milletin bekaası için hayra alamet olmadığını/olamayacağını bilin! Gebe olduğu tehlikeleri sezin!
"Süper taşıyıcılar"ı zor tutuyoruz
Türkiye, her ne kadar hâlâ "genç" sayılabilecek bir nüfusa sahipse de karar alma ve toplumsal algıyı yönetme/yönlendirme mekanizmaları 60+ ortalamasında seyrettiği için…
Ve Türkiye'de, her ne kadar "kadınlar, kadınlarımız" hamaseti tavan yapmış olsa da, kadınlar çoğunlukla aynı mekanizmaların ancak "vitrin" yahut "sekreterya"sında yer bulabildiği için…
Kimse bu süreçte "çocuklar"ı, "yaşlılar" kadar dert etmedi kendine!
***
Yaşlıların "potansiyel hasta" muamelesi görmesini engellemek gerekti. İzolasyonun, yaşlılar için bir yalnızlaştırılma, dışlanma sürecine dönüşmesini engellemek gerekti. Psikolojilerini düşünmek gerekti. İhtiyaçlarını düşünmek gerekti.
Hepsi sahiden de gerekliydi; kim aksini iddia edebilir ki!
Peki, ya çocuklar?
***
Gamsız bir sessizlik kaplıyor nedense her seferinde, her yeri.
"Süper taşıyıcı" etiketiyle bir nevi "ayaklı virüs" muamelesine terk edilmeyi hak ettiler mi?
Onlar da bu sürecin kronik mağdurlarına dönüşmedi mi?
Kimsenin, şuursuzca parkları açın, bahçeleri açın, bütün çocuklar toplaşsın dediği yok da… 65 yaş üstü vatandaşlar için mücadelesi verildiği türden bir esneklik gündeme getirilemez mi onlar için de?
Öyle ya, tıpkı dede ve nineleri gibi, onların da açık havaya olan ihtiyacı, güneşe olan ihtiyacı, sosyalleşmeye olan ihtiyacı, harekete olan ihtiyacı "diğerlerinden" biraz daha fazla değil mi? Bunlar onların "sağlıklı gelişimleri"nin eksik bırakılmaması gereken parçaları değil mi?
***
65 yaşından büyük birine neden dışarıda olmaması gerektiğini izah etmeniz gerekmeyebilir, gerekse bile bunu anlayabilir ama 1 buçuk yaşındaki, 2 yaşındaki dışarı çıkmak için camları-kapıları tırmalayan bebeklere bunu anlatamamanın yarattığı çaresizliği ekleyin bir de üzerine…
Madem bu yaş grupları için yasak bir süre daha devam edecek, "süper taşıyıcılar" süper taşkınlıkçılara dönüşmeden, en azından bebek ve minik çocuklar için, küçük yürüyüşlerle, sokakta birkaç kedi köpek sevmeyle/beslemeyle sınırlı "D vitamini" izni de eklenmeli "istisnai" hallere bence.