Dünyayı yeniden düzenleyen Erge-neo-con’ların hikayesi

Sahne ayrı, roller aynı!
Yapım yılı: 1998 Slovakya, 1999 Hırvatistan, 2000 Sırbistan, 2003 Gürcistan, 2004 Ukrayna...
Yönetmen: Dolar sihirbazı George Soros!
Başroller: İktidara aday gösterilen Amerikan prensleri
Yardımcı roller: Açık Toplum Enstitüsü, Marshall Fonu, Westminister Demokrasi Vakfı, taraf medya

Tüm zamanların en çok izlenen filmi
Saakaşvili gibi, ABD’deki biat seromonisinin ardından ‘prens’ ilan edilen Viktor Yuşçenko’nun siyasal pazarlaması çok dramatikti. Zehirlendiği, kısa süre sonra öleceği söyleniyordu... Bugün hâlâ yaşıyor. Ukrayna Devlet Başkanı sıfatıyla Anti-Sorosçu muhaliflerini, darbe yapacakları iddiasıyla tutuklatıp cezaevine koyuyor!


Tarih 6 Eylül 2006. Saat, 05.00.
Adalet Partisi, Muhafazakár Parti, Cumhuriyetçi Parti ve Anti-Soros Hareketi üyesi 30 kişi, eşzamanlı operasyonla gözaltına alındı. Bilgisayarlara, kitaplara, defterlere, paralara el konuldu. Aralarında, eski askerler de vardı. Suçlama: Devlete komplo ve hükümeti darbeyle alaşağı etmekti. Başta Soros destekli Rustavi-2 televizyonu, yandaş medya olayı hep aynı cümleyle verdi: Darbeciler yakalandı!
Cumhuriyetçi Parti Lideri, operasyonun muhalefeti sindirmek için olduğunu söyledi.
Gözaltılar sürdü. Kanaat önderleri gerçekten pis işlere karışmış çetecilerle işbirliği içinde gösterilmek isteniyordu.

Darbe planları yayımlandı
Sorgu tutanakları yayınlandı. İddialara göre Anti-Soros üyeleri, silahlı ayaklanma için “plan” yapmışlardı: Yapacakları büyük mitinge, adamları ateş açacak ve çıkacak kargaşadan yararlanıp yönetime el koyacaklardı! Yandaş medya, darbecilerin lideri olduğunu iddia ettiği “Bir Numara”nın peşine düştü. Çabuk buldular: Gürcistan eski İç Güvenlik Bakanı: İgor Giorgadze!
İlginçtir; “Bir Numara”nın adı daha önce eski devlet başkanı Şevardnadze’ye suikast düzenlenmesi olayında geçmişti! Düşman tarafların nasıl bir araya gelip darbe planladıkları anlaşılamadı!

Davada usul tartışması
Sonunda Gürcistan’ın “Ergenekoncuları” yargı önüne çıktı. Dava kapalı oturum usulü gerçekleştirildi. Görüntü alınmasına izin verilmedi. Sanık avukatları, “İddianamenin delilleri tutarlı değildi, lehte delillerimizi görmezden geldiler. Bunu kimsenin görmesini istemiyorlar ki, mahkeme salonunu kapattılar.” dedi.
En yüksek ceza 8.5 yıldı. Cezalar ve yargılama usulü bugün halen tartışılıyor.

Yönetmen ’motor’ dedi
Sovyetler Birliği eski Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, 1992 yılı Ekim ayında Gürcistan devlet başkanlığı koltuğuna oturdu. George Soros, Şevardnadze’yi, IMF’nin istediği yapısal reformları hızla gerçekleştirecek bir lider olarak görüyordu.
Soros, -aynı Turgut Özal’ın bir dönem yaptığı gibi- Şevardnadze’nin ülkenin geçmişiyle bağı olmayan yurtdışındaki genç Gürcü “beyinleri” çağırıp onlarla çalışmasını önerdi. Önerilenlerden biri de Mihail Saakaşvili idi; Adalet Bakanı yapıldı.
Soros 1994’te “Açık Toplum”un Tiflis şubesini kurdu. Genç Avukatlar Birliği gibi sivil toplum kuruluşları ve medyaya para akıtmaya başladı.
Şevardnadze genç “beyinlere” hep aynı uyarıyı yaptı: “Bölgemiz etnik ve dini farklılıklardan dolayı bir dinamit kutusuna benzer; aman dikkat.” Ekonomi kötü sinyaller verdi; elektrikler sürekli kesildi; yiyecek bulunamadı, suç şebekeleri büyüdü. Rüşvet toplumu yozlaştırdı. Güney Osetya sınırındaki çatışmalar durmak bilmedi. Abhazya bağımsızlığını ilan etti.

Soros’un adayı: Saakaşvili
“Genç beyinler”, Şevardnadze’den acil radikal kararlar almasını istediler. “Gümüş tilki”, Batı’nın dayattığı “sömürgeci kararları” almadı ve ipler koptu. Soros destekli Rustavi-2, aleyhte yayınlara başladı. Şevardnadze, Rustavi-2’yi kapatmak istedi. Kanal bunu “Eski günlere dönüş” diye gösterip muhalifleri sokağa döktü. Muhalefetin lidere ihtiyacı vardı. Soros, Gürcistan’ı kurtaracak lideri açıkladı: Saakaşvili!
“Ulusal Demokrat Enstitü”sü, Saakaşvili liderliğindeki grubu 2002’de Amerika’ya götürdü. Saakaşvili, Beyaz Saray’a kabul edildi. Soros ile tanıştırıldı. Aynı yıl, Soros’un destek verdiği Central European University’de uluslararası açık toplum ödülünü Soros’un elinden aldı.

Profesyonel devrimciler
Aynı günlerde ABD, Gürcistan’a yeni büyükelçisini gönderdi: R. Miles. Diplomasi dünyasında “Sırbistan’daki renkli devrimi gerçekleştiren büyükelçi” diye tanınıyordu. Geldiği gün Rustavi-2 televizyonuna çıkıp sihirli sözcükleri sıraladı: “Demokrasi”, “insan hakları”, “açık-şeffaf toplum” vs.
Yine renkli devrimin “mucitlerinden” ; Soros destekli “Özgürlük Enstitüsü” kurucusu G. Bokeria da Tiflis’e geldi. Bitmedi. CeSID üyeleri, 2000 yılında Miloseviç karşıtı gösterileri düzenleyen Sırp öğrenci grubu Otpor’un kurucusu A. Maric, S. Popovic, S. Djinovic de Tiflis’e geldi. Görevleri “seçim gözlemciliği”ydi! Gerçek amaçları Soros’un Özgürlük Enstitüsü tarafından Tiflis’te kurulan gençlik örgütü Kmara’yı eğitmekti. O günlerde “taraf”ını açıkça belli eden, Soros destekli bir gazete de yayın hayatına sokuldu: 24 Saat.

Anti-Soros hareketi
2 Kasım 2003 seçimlerine hile karıştırıldığı gerekçesiyle Tiflis karıştı. Rustavi-2 TV, 24 Saat gibi medya araçları düğmeye bastı; Kmara adlı gençlik örgütü, halkı sokaklara döktü. Televizyona çıkan Amerikan Büyükelçisi R. Miles seçimi sahtekárlık olarak niteledi. CNN harekete isim bile buldu: Gül Devrimi.
4 Ocak 2004’te Saakaşvili devlet başkanı oldu. Soros’un ülkeyi yıkıma sürüklediğini söyleyen Gürcü muhalifler “Anti-Soros Hareketi” adlı ulusal bir cephe kurdular. Ama Soros’a ve Saakaşvili’ye muhalefet etmenin bedeli vardı; “darbeci” damgası yiyip tutuklandılar. Ve işte Gürcistan’ın “Ergenekon” u böyle doğdu.
* Soner Yalçın / Hürriyet


++++++


Bir bilmecem var okurlar!
Sırbistan’da CeSID, Ukrayna’da Uluslararası Rönesans Vakfı, Gürcistan’da Açık Toplum Tiflis Şubesi’nin yürüttüğü “demokrasi” faaliyetlerinin Türkiye üssü neresidir?
Gürcistan’da Kmara, Ukrayna’da Pora’nın Türkiyede’ki karşılığı olan sokak şenlendirici, galeyancı ’sivil’ gençlik örgütü hangisidir?
Türkiye’de, Sırbistan’da B92 radyosu, Gürcistan’da Rustavi-2 televizyonu, Ukrayna’da Kanal 5’in misyonundan taraf gazete-televizyon veya radyo varmıdır?

++++++


Sansürlenen mi yazar?
Sansürlenmeyen mi?

Fehmi Koru Emin Çölaşan’ın Yavuz Gökmen’e yazdığı “Yazıları patron tarafından sansürleniyor, bir tek kelimesinin bile sansürlenmesine razı olan yazar şerefsizdir” cümlesini diline doladı.
Bekir Coşkun’un Emin Çölaşan’ın tanığı olarak konuşmasının ardından alevlenen ‘yazara sansür uygulanır mı’ tartışmasının hiç gündeme gelmeyen bir yönü var.
Acaba ‘nedenine bağlı olarak’ sansürlenmiş olmak mı utanç vericidir, yoksa hiç sansürlenmemiş olmak mı?
Sansürlenen sözleri yazabilen kişi mi yazardır?
Yoksa, en başından biat ettiği için, sipariş edilenin dışında tek satıra kalem oynatamayan kişi mi?
Ne yani, biz şimdi yandaş medyanın tetikçilik ile methiyecilik üstadı olmuş kalemşörlerini “sansürlenmedikleri” için ilkeli gazeteci mi ilan edeceğiz?
Yoksa sansüre uğrarız korkusuyla kalemlerine tasma taktıkları için ayıplayacak mıyız?
Fehmi Amca bir gün de bu konuları dolasa diline ne iyi olur?


++++++


Tehlikeli!
Telekulak normalleşti

Ergenekon davasında bir avukatın illegal dinlemelerden şikâyet etmesi üzerine yargıç
Köksal Şengün:
- Hâkimin dinlenmediğini kim iddia edebilir, yanıtını veriyor.
Salon, yargıcı alkışlıyor. Espri güzel... Acı gerçeğin yargıç tarafından kabulü hoşa gidiyor. Ancak, illegal telefon dinlemeleri çok kanıksandığından olacak... Başka işlem üzerinde durulmuyor. CHP ’li hukukçu Şahin
Mengü hatırlatıyor:
“Dinlemelerin incelenmesi için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapılabilir...”
* Melih Aşık / Milliyet

++++++

GÜNÜN SORUSU
Hatırlayın, “Laik Ahmet Necdet Sezer anayasa fırlattı, ekonomik kriz ondan çıktı” diyorlardı...
Hani şimdi Sezer?
Abdullah Gül, Başbakan’la kapıştı da, haberimiz mi yok, yoksa?
* Yılmaz Özdil


++++++


MİNİ YORUM
Tolga’nın dokunulmazlığı kaldırılsın

Çanakkale Savaşı’nda askerimizi İngilizler’in konservelerinden yemeye hak kazanmak için futbol maçı yapan zavallılar olarak göstermek... İşgalcileri ise pikniğe gelen zengin ama vicdanlı abilere dönüştürmek, en son bir asker çocuğuna yakışırdı... Tolga Örnek bunu yaptı. 7’den 70’e izleyen ıslıkladı ama nasıl oluyorsa takdirle anılıyor! Son eseri Devrim Arabaları’nda da bazı gerçekleri görmezden geldiği iddiaları var. Ve yine bu iddiaların alkışları bastırmasına izin verilmiyor. Akşam’a verdiği röportajda Ümraniye’nin merkezinde olup, dışında kalabilen babası Özden Örnek soruluyor. “Konuşmak istemediğim bir konu” diyor. En doğal hakkı. Ama gazetecinin “haklısın tamam hadi konuyu değiştirelim” demesi ne? Bu çocuğun ne tür bir dokunulmazlığı var, biri izah edebilir mi acaba?
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları