Dünya uçuyor...

Bu hafta birkaç soruya cevap vereceğiz.
Önce, cevap vereceğimiz ilk soru için zaruri bir giriş yapmak durumundayız.
Hz. Peygamber aleyhisselamın bir gece Mescid-i Harâm’dan (Medine) Mescid-i Aksâ’ya (Kudüs), oradan da Allah’ın huzuruna yaptığı yolculuğun ve bu yolculuktan dönüşünün adına Mi’rac diyor ve biz buna inanıyoruz.
Çünkü bunu Kur’an söylüyor.
Allah’ın Resulü söylüyor.
Hadisenin doğru olduğuna zamanın Mekke müşrikleri bile şahitlik etmekte. Mi’rac dönüşü Hz. Muhammed aleyhisselam Kudüs-Mekke arasında yolunu kaybeden bir kervana yolunu gösteriyor ve yine Kudüs’e birkaç gün mesafede konaklamış bir kervan olduğunu, kervanın şu kadar gün sonra Medine’ye falan yönden geleceğini tahmin ettiğini haber veriyor, “Madem öyle?” diye başlayan alaycı ifadelerle sorulması üzerine, gidip görmediği Mescid’i Aksa’nın kapısından penceresine kadar bütün özelliklerini (Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla) çevresine toplananlara anlatıyor, Mescid’i Aksa’yı görmüş olanlar, “Doğru” diyorlar, ve kervanlar Medine’ye geldiğinde, onlar hakkında söylediklerinin de doğru olduğu yolcular tarafından onaylanıyor.
Müminler sorgulamadan kabul ederken, kâfirler her söylenenin doğru çıkmasına rağmen, “Sen sihirbazsın” diyerek, reddedip helâk oluyorlar.
Soru şu:
“-Mi’rac, beden ruh birlikteliği ile mi oldu, ruhen mi? Bedenen diyorsanız, buna aklınız yatıyor mu?”
Yerimiz ve aklımız ölçüsünde cevap vermeye çalışalım. Bir kere her hadiseyi aklın terazisine vurmak, aklı her şeyden üstün tutmak demektir. Oysa Allah(c.c.) ve O’nun yarattığı âlemler ve ayetler yanında akıl o kadar küçüktür ki!
Bir örnek verelim. Karınca ve arılar çok akıllı varlıklardır. Belgesellerde ortaya koydukları işleri seyredenler, “Böylesine organizasyonları biz insanlar bile başaramayız, başaramıyoruz” demek durumunda kalmaktadır.
Şimdi lütfen söyleyin, böylesine akıllı, başarılı ve becerikli varlık olan arı ve karıncalar, insanoğlunu ve onun yaptıklarını, bütün akıllarını bir araya toplasalar anlayabilirler mi?
Karınca ve arı, insanoğlunu anlayamazsa, insanoğlu Allah’ın varlık, kudret, imkân ve âyetlerinin tamamını nasıl anlayabilsin?
Çünkü karınca ve insan, meselâ hacim, ağırlık ve yaptıkları işler bakımından bir şekilde mukayese edilebilir, amma insanoğlu ile Allah hiçbir şekilde mukayese edilemez.
Hal böyleyken ille de akıl diyenler için, Mi’rac’ı anlamak bahsinde, bâzı mukayeseler yaparak, akla da pekâlâ hitap edebiliriz.
Dünyanın ağırlığı, bir ölçüye göre, 5.98 ve bu rakamın yanına konulacak 29 sıfır kilogramdır. Yani yerkürenin ağırlığını ifade etmek için trilyon ve katrilyon tonlar kâfi gelmemektedir.
İşte bu ağırlıktaki bir kütleyi Allah(c.c) kendi etrafında tam bin 669 kilometre hızla döndürmekte ve bize hiçbir şey hissettirmemektedir.
Bu kadar mı?
Hayır, böylesine muazzam ağırlıktaki bir kütle Güneşin etrafında 107 bin 534 kilometre hızla hareket ettirilmektedir. Aynı anda ağırlığı katrilyonlarla ifade edilemeyen dünya kütlesini kendi etrafında saatte bin 669 hızla döndürürken, Güneşin etrafından 107 bin. 534 kilometre hızla koşturan ve benzer hareketleri dünyamızdan 25 bin ışık yılı (saniyede 600 bin km.) uzaklıktaki Samanyolu galaksisi ve benzerlerinde yaptıran kudreti sonsuz Allah, Peygamberi Hz. Muhammedi, bir anda Mekke’den Kudüs’e ve oradan huzuruna çıkarıp niye geri göndermesin ki?
Bunda akla sığmayan ne var?
Dünyalara, Güneşe, Samanyolu ve bütün galaksilere gücü yeten Allah’a inanıyorsunuz da, aynı Allah’ın Peygamberine yaptırdığı Mi’rac yolculuğuna niye inanmıyorsunuz?
Sizi engelleyen aklınız değil de şeytanı ve Hz. Adem ile Havva’yı Cennnet’ten kovduran nefsiniz olmasın! Bu vesile ile Mi’rac kandiliniz mübarek olsun, Rabbim her namazınızı Mi’rac eylesin, bize de dua edin; nasiplendiğinizden bizler de nasiplenelim.

Yazarın Diğer Yazıları