Dünya Türkiye'yi niçin kıskanıyor?..

"Dünya bizi kıskanıyor" lafı bir dönem AKP iktidarı ve yandaş medyasının diline iyice sakız olmuştu...

Milleti her alanda uyutarak, algı yaratma operasyonunun sloganına dönüşen bu iddianın perde gerisinde aslında dehşet verici bir yozlaşma-çözülme-tahribat ve yıkımın örtbas çabası da vardı...

Çünkü doğası katlediliyordu bu ülkenin... Ormanları yok ediliyor, göller kirletiliyor-kurutuluyor, kıyıları yağmalanıyor adım adım...

Köprü, otoban, havaalanı yapma iddiasıyla milyonlarca yılda oluşmuş doğal güzellikleri bir çırpıda tüketiliyor Türkiye''nin...

Üstelik Türkiye sadece doğal güzelliklerini değil, bir dönem "kendi kendine yeten yedi ülkeden biri" olan bir coğrafyada, ithalat-ihracat vurgunculuğuna teslim edilen tarımdaki gücünü bile yitirdiği için, dünya tarafından kıskanılacak hiç bir şeyi kalmadı artık...

Bırakın doğayı ve tarım alanlarını; sözde kentsel dönüşüm (rantsal dönüşüm) ve imar affı ihanetiyle beton yığınlarına dönüşen kentlerin tüm güzellikleri-tarihi, kültürü, güzelliği ve temiz havası bile tüketildi bu ülkenin...

ÇATLAYARAK-PATLAYARAK!!!

Peki; Türkiye tarımından ticaretine, doğasından turizmine, kültüründen ulusal kaynaklarına kadar yandaşlık rantına, yap-işlet-devret vahametine kurban edilirken, dünya gerçekten bizi kıskanabilir mi?..

Bu ülkede milyonlarca insan geçmediği köprünün, gitmediği hastanenin, inmediği havaalanının parasını ödemeye zorlanırken; yani yandaş müteahhitlerle siyasi aracıları zengin edilirken, ülkenin kaynakları pervasızca heba edilirken ve tarımın tüketilmesi yüzünden 80 milyon insan gıda maddesi ithalatına mahkûm bırakılırken, dünya ülkelerinin Türkiye''de kıskandığı ne olabilir acaba?..

İşte bu soruların çok net bir yanıtı var;

Dünyanın en büyük ülkelerinde faaliyet gösteren medya imparatorluklarının bile çatlayarak-patlayarak kıskandığı tek gerçek alevlendikçe alevleniyor, renklendikçe renkleniyor ve büyüdükçe büyüyor...

İşte o kıskanılacak gerçek inanılmaz bir hızla değişen "gündem" ve bunun içinde patlayan skandallar, vahametler ve bitmeyen rezaletlerden başka bir şey değil...

DEŞİFRE, SKANDAL, REZALET...

AKP iktidarı ve yandaş medyanın pohpohlamasıyla, memleketi güllük gülistanlık, toz pembe gösterme rüyaları ile yaratılmaya çalışılan sinsi algının içinde ne "millî helikopter", ne "millî uçak", ne "millî otomobil", ne de "millî uzay projesi"nin zerre kadar değeri kaldı...

Dünya ülkelerinin ve medya imparatorluklarının kıskandığı tek gerçek, Türk medyasının belki de yeryüzünde en şanslı gazetecilik-televizyonculuk zincirine sahip olması, siyasetin ve karanlık güçlerin de bu yapıya utanmazca-pervasızca malzeme vermesi!!!

Çünkü Türkiye''de yalnızca PKK, IŞİD, FETÖ, yolsuzluk, rantçılık, yağmacılık, yandaşlık tartışmaları değil; çok vahim sosyal-siyasal-ekonomik skandallar da bitmiyor...

Avrupalısını, Amerikalısını, Afrikalısını kıskandıracak olaylar zincirleme biçimde çevreye saçılıyor ve her skandal gündemi o kadar çok sarsıyor ki, her şey-her an tüm dünyayı şoke ediyor;

Uğur Mumcu, Kutlu Adalı ve Dink suikastlarının perde gerisindeki karanlığı yoğunlaştıran Peker itirafları...

Susurluk skandalını bile geride bırakan devlet-siyaset-mafya ilişkileri... Uyuşturucu-siyaset ve kirli rant bağlantıları... Karakolda siyasetçiye dayak, kadına tecavüzün örtbas edilen dosyaları... Mafya-siyaset-rant üçgeninde tehdit, rüşvet, haraç, küfür-hakaret yağmuru....

Siyasi skandallar, kirli ilişkiler, kadın-kalp krizi üzerinden belaltı vuruşları, montaj fotoğraflar, iliştirilmiş medyanın (sağcı-dinci siyasetten, sözde solcu belediye başkanlarına kadar) kan ve rant ikileminde, görüntülerle deşifre olan sözde arabuluculuk rezaletleri!!!

YAZIK OLUYOR ÜLKEMİZE...

Evet; son haftalarda YouTube''a, yazılı-görsel-sosyal medyaya yansıyan her videoda ve açıklamada, bunlara verilen her cevapta, üstelik tüm bunların ortasında yoğunlaşan çatışmada, çamura bulanmış kaosun vahim tehdidi giderek büyüyor...

Mafya-siyaset kavgasında başka hangi kuşkulu olayların perde gerisi aralanacak, hangi ilişkiler deşifre olacak ve daha ne tür iddialar ortaya saçılacak bilinmiyor ama, geride tek gerçek kalıyor;

Dünya ülkelerinin siyasetiyle-medyasıyla birlikte, Türkiye''de kıskanacakları tek gerçek (yukarıda sıralanan ve çok hızla değişirken her anında yeni bir skandalı-rezaleti-karanlığı deşifre eden) kaotik gündemin tüm dünyayı şoke eden yansımalarıdır...

Evet; "dünya bizi kıskanıyor" mu bilemem ama, yeryüzündeki tüm devletlerin ve milyarlarca insanın, son haftalarda Türkiye''de yaşananları şoke halinde izlediğinden hiç kimsenin kuşkusu yok...

"Toplumlar layık olduğu insanlarca yönetilir" sözünü bir kez daha anımsatırken, olayları kahrolmuş biçimde izleyen milyonlarca duyarlı yurttaşın kafasındaki düşünce de bellidir;

"Suç örgütleri, mafya, kirli siyaset, çıkar grupları ve satılmış-kiralık-tetikçi medyanın çarpık ilişkileri yüzünden itibarı iyice sarsılan bu ülkeye çok yazık ediliyor..."

Velhasıl Türkiye; bir dönem tüm dünyanın (tarımı-turizmi, doğası, ekonomisi ve huzuruyla) kıskandığı günlerin özlemiyle çırpınırken, milyonlarca insan çıkar bir yol, etkili siyasi seçenek ve umut verecek bir çözüm arıyor...

Yazarın Diğer Yazıları