Dünya ekonomisi iniş yolunda
Uluslararası Para Fonu (IMF) sene başında 2016 yılı küresel büyüme beklentisini yüzde 3.6'dan yüzde 3.4'e düşürdü. Gelişmekte olan ülkelerde büyüme tahmini ise 4.5'ten, 4.3'e çekti.
Ayrıca bu sene Çin'deki büyümenin de yüzde 6'ya gerileyeceği tahmin ediliyor. Bu durumda Çin ekonomisindeki olumsuz gelişmeler küresel ekonomiyi de olumsuz yönde etkileyecektir.
Öte yandan ABD' ekonomisi toparlanıyor, toplam talep arttı, işsizlik oranı düştü ve enflasyonda yüzde 2'nin altında kaldı. Avrupa'ya gelince, büyüme oranı daha düşük kaldı ve Çine yapılan ihracatın da düşmesi etkili olunca Almanya, Fransa ve İtalya'da, sanayi üretimi düştü.
Bu nedenledir ki, ABD ve Avrupa Birliği Merkez Bankaları, birbirine zıt kararlar alıyor...
ABD Merkez Bankası (FED), parasal genişlemeye son vererek faizleri artırırken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) parasal genişlemeyi artırdı ve faizleri düşürdü.
Avrupa da ise uzun dönemli bir durgunluktan ve resesyondan korkuluyor.
* Perşembe günü, ECB mevduat faizini -0.30 dan, - 0.40 kadar düşürdü.
* Bunun anlamı parayı mevduatta tutmayın, piyasaya sürün, ekonomide canlanma olsun şeklindedir.
* Yine ECB bankalara verdiği fonlama gecelik faizini de 0.30'dan, 0.25'e düşürdü. Yani Bankalar daha çok para alacak ve likidite artarak ekonomi canlanacak.
* Varlık alım programını da ayda 60 milyar Euro'dan 80 milyar Euroya yükseltti, üstelik güvenilir özel sektör kuruluşlarının da tahvillerini alacak.
Jeopolitik şartlar da, ekonomik istikrarı bozuyor. Ne var ki olumsuz jeopolitik şartlar olmasaydı da Dünya bu sorunları yaşayacaktı. Çünkü, 1990 'dan itibaren hızlanan sermaye hareketleri, balon yapan borsalar, reel sektör ve finans sektörü arasındaki dengeyi bozdu. Piyasalara spekülasyon hakim oldu. Suni bolluk oluştu ve fakat bu bolluktan spekülatörler ve bunlara yakın olanlar yararlandı. Bizim gibi sermaye hareketlerini kontrol etmeyen bazı gelişmekte olan ülkelerde kırılganlık arttı. Yatırımlar azaldı. Dışa bağımlı bir üretim yapısı oluştu ve sonuçta işsizlik arttı, potansiyel üretim imkanları daraldı. Dünyada zengin- fakir farkı açıldı. Ülke içinde gelir dağılımı bozuldu.
Bu sorunların oluşması, ekonomik gidişatın inişe başladığını gösteriyor.
ABD ekonomisindeki kısmi düzelme de, para genişlemesinin toplam talebe gecikmeli yansımasındandır. ABD dünyanın en fazla cari açık veren ülkesidir. Ancak Çin ve diğer ülkelerin dolar rezervlerini ABD hazine tahvillerine yatırıyor. Dolarda bir güven kaybı olursa, ABD ekonomisi zora girecektir.
Dünya Ekonomik konjonktürü 2008 finansal krizine kadar yükseliş yönündeydi. 2010 sonrası durgunluk dönemine girdi. Bir süre bu durgunluk devam edecek ve sonrası iniş hızlanacaktır.
Ekonomide uzun dönemde, 30-50 yıllık devreler içinde ekonomik gidişatın önce canlanması, sonra durgunluğa girmesi ve sonra da inişe geçmesine, konjonktürel dalgalanmalar deniliyor. Konjonktürel dalgalanmaları, reel ekonomide ortaya çıkan sonuçlar belirler.
Ekonomi tarihinde belirgin konjonktürel hareketler olmuştur. Bugünkü durgunluğun altında sermaye hareketlerinin ve toplam talebin daralması ile finansal krizin etkileri vardır.
İster beklentilerde de bir bozulma olsun, ister para arzında ortaya çıkan değişmeler olsun, isterse güvensizlik nedeni ile tüketicinin talebini ertelemesi olsun, talep gerilemesi büyüme oranlarının düşmesine ve yatırımların gerilemesine ve reel sektörün daralmasına neden olur.
Sermaye hareketleri de aşırı spekülatif piyasaların oluşmasına neden oluyor. Sonra da ortaya çıkan kırılganlık ve yüksek riskler sermaye hareketlerinin daralmasına yol açıyor.
Dünya 2008-2009 yılında bir finansal kriz yaşadı. Bu krizler, reel ekonomide kırılganlık yarattı. Ekonomide iç dinamikleri köreltti. Dünya ekonomisi bu günkü durgunluk evresine girdi.