Dünya beşten büyük müdür?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'de dünya sorunlarına yönelik etkili bir konuşma yaptı. Dünyanın karşı karşıya kaldığı can yakıcı sorunlar olan terörle mücadele, mülteciler, insani yardım, İslamofobi, güvenli bölge konularına dikkati çekti.
Mahkeme salonunda can çekişerek ölen Mursi'yi, İstanbul'daki konsoloslukta parça parça kıyılan Cemal Kaşıkçı'yı, Filistin'de sebepsiz yere katledilen anneyi, Aylan bebeği dile getirdi.
Suriye'den Keşmir'e, Yemen'den Arakan'a dünya genelinde yaşanan sorunlardan söz etti.
Güvenlik Konseyindeki beş daimi üyesinin örgütü kilitlediğini ve İsrail'in BMGK kararlarını hiçbir şekilde umursamadığına vurgu yaparak, "İsrail'in bilmediğimiz sınırları mı var?" sorusunu sordu!
Her zaman yaptığı gibi "Dünya beşten büyüktür" dedi.
Dünya liderlerinin gözlerinin içine baka baka bu sözleri etmek kuşkusuz takdiri ve alkışı hak ediyor.
Ancak iş konuşmakla bitmiyor.
Gücünüz kadar konuşursunuz!
SSCB ile İngiltere'nin 1944'li yıllarda, Nazi'lere karşı işbirliği yaptığı günlerdir. İngiliz Başbakanı Winston Chruchill, Stalin'e İngiltere'nin Polonya'ya karşı insani sorumlulukları bulunduğunu, bilindiği gibi Katolik Polonya halkının Vatikan'a büyük saygısı olduğunu söylemiş. Bunün üzerine Stalin, Churchill'in sözünü kesip, "Roma'daki papanın kaç tümen askeri var" dediği biliniyor.
Bunun üzerine Papa 12'inci Pius'un "söyleyin Josef evladıma, benim tümenlerimle öbür dünyada tanışacak" mesajını göndermiş.
Sözünüz gücünüz kadar olmadığında söylenen sözlerin ciddiye alınmadığını tarih kayıt altına almış durumdadır.
Herhangi bir sözün, teklifin, çıkışın ya da konuşmanın etkisi arkasındaki gücün çapı kadardır.
En haksız ve en yanlış görüşleri en güçlü ülke liderleri dile getirdiğinde etkisinin çok daha fazla olması bu yüzdendir.
Sonuçta çok büyük ve haklı bir söylemin küçük bir askeri eylem kadar önemi yoktur.
Aynı şey diplomasi için de geçerlidir. Diplomasi masasına gücün gölgesi düşmezse orada yapılan konuşmalar lakırdıdan ibaret kalır.
George Soros'un da ifade ettiği gibi "Uluslararası ilişkiler hukukun değil, gücün ilişkisidir; güç hükmeder ve hukuk hükmedeni meşru kılar".
ABD'nin ve diğer güçlü ülkelerin her zaman yaptığı bu ilkenin tatbikatı olmuştur. ABD'nin bu stratejisinin Avrupa formunda olduğu gibi Atlantik formunda da güç her şeye kadirdir.
Soros, ABD'nin gücüne dikkati çekerek "Amerika'nın diğer ülkelerin iç işlerine karışmadan edemeyeceği bir gerçektir" der.
Bu durumu eleştirebilirsiniz ahlaki, vicdani, insani değildir diyebilirsiniz ama gerçek budur. Gerisi lafı güzaftır!
Cumhurbaşkanı sık sık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinin etkisine dikkati çekerek "Dünya beşten büyüktür" diyor.
Yaşanan gerçeklere bakıldığında ve etkisi dikkate alındığında bu sözün doğru olmadığı görülür. Dünya beşten değil "Bir"den yani ABD'den bile büyük değildir.
Filistin toprakları eriyor, İsrail'in hakimiyeti büyüyor.
İsrail güçlü ve dünyanın en büyük gücünün koruması altında olduğu için bunu yapabiliyor.
Soru şudur: İşgalci, istilacı, etnik temizlik yapan, hak, hukuk tanımayan İsrail bölgedeki zalimliklerini nasıl gerçekleştiriyor? Cevabı basittir. Bunu yapacak gücü ve arkasında da ABD gibi dünya devi emperyalist bir ülke var.
Trump, Golan Tepeleri'nin İsrail tarafından gasbını öngören açıklamayı BM'nin onca kararına, Uluslararası hukuka ve insan/ulus haklarına karşı yapmıştır.
Uluslar arası hukuka göre İsrail'in buna hakkı yok ama İsrail/ABD'nin bunu gerçekleştirecek gücü var.
Uygulamalara bakıldığında hakkı haklının değil güçlünün aldığı görülür. Siz istediğiniz kadar haktan, hukuktan, adaletten bahsedin gücünüz yoksa haklılığınızla başbaşa kalırsınız.
Cumhurbaşkanı durumu idealize ederek "dünya beşten büyüktür" derken dünyanın yalnızca ABD'den bile büyük olmadığı gerçeğiyle insanlık karşı karşıyadır.
Dünya'nın beşten büyük olması bir yana acaba bu Dünya (BM) birden (ABD'den) büyük müdür?