Dünya Bankası bizi en riskli ülke ilân etti...
Dünya Bankasının “2012 Küresel Ekonomik Görünüm Raporu” nda, Gelişmekte olan ülkelerin, ciddi ekonomik şoklara karşı hazır olmalarının gerektiği açıklandı. Türkiye için “2011 yılında Türkiye’nin cari açığı ülkeye gelen doğrudan yabancı sermayenin 6 katına çıktı. Ayrıca Türkiye’nin kısa vadeli borcu da, döviz rezervlerinin yüzde 80’ine ulaştı. Bu durum Türkiye’yi gelişmekte olan ülkelerin en kırılgan ülkesi haline getiriyor” denildi.
Türkiye’nin 2012 büyüme oranı, Dünya Bankası Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda yüzde 2.9, Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Ekonomik Görünümü raporunda ise yüzde 3.2 olarak tahmin edilmiş. Bu tahminlere göre 2012’de Türkiye dünya ortalamasının üstünde ve fakat gelişmekte olan ülkeler ortalamasından altında büyüyecektir.
DÜNYA VE TÜRKİYE BÜYÜME TAHMİNLERİ
BM DÜNYA
RAPORU BANKASI
DÜNYA 2.6 2.5
AB (EURO Böl.) 0.7 - 0.3
Gelişmekte Olan Ül. 5.6 5.4
TÜRKİYE 3.2 2.9
Büyüme hızının düşmesi, risk olarak görülen cari açığın da düşmesine yol açacaktır. Ancak Avrupa Birliğine yaptığımız ihracat da azalacaktır. Çünkü AB’de Euro bölgesinde 2012 yılında resesyon bekleniyor. Eğer 2012 yılında kur dengesi sağlanırsa, ihraç mallarımızın Euro cinsinden fiyatı düşeceği için, ihracattaki gerileme sınırlı kalabilir. Veya krize rağmen artabilir. MB 2003 baz yılı ve TÜFE’ye dayanan reel kur endeksine göre doların denge kuru, 2 lira 10 kuruştur. Buna rağmen MB’nin sürekli kuru yeniden düşürecek önlemler alması, cari açık açısından olumsuz etki yapacaktır.
Büyüme cari açığı etkiler... Ancak Türkiye açısından başka faktörler de var. Bunlardan birisi enerji ithalatıdır... Bir diğeri, faiz ve kâr transferidir. Bankaların yüzde 50’si yabancıya satılınca, satıldığı yıllarda gelen döviz cari açığın finansmanında kullanıldı. Ancak aynı bankaların her yıl elde ettikleri net kâr, yine her yıl yurt dışına çıkıyor. Bu yolla ve borsa yoluyla kâr çıkışı yılda 6 milyar dolara ulaşıyor. Bu kâr transferi hayat boyu devam edecektir. Neticede cari açığı artıracaktır.
Yine özel sektörün 125 milyar dolarlık uzun vadeli, 29 milyar dolarlık da kısa vadeli olmak üzere toplam 154 milyar dolar dış borcu bulunuyor. Ayrıca devletin de 110 milyar dolar dış borcu var. Bu dış borçlar için Türkiye döviz olarak faiz ödüyor. İster özel sektör olsun, ister devlet olsun, dış borç faizini dövizle ödüyor. Söz konusu dış borçlar için her yıl dışarıya ortalama 10-15 milyar dolar döviz transfer ediliyor ve cari açığı artırıyor.
Türkiye’de her dönemde ekonomik istikrar için kurlar ve döviz önemli olmuştur. 2012 yılında kısa vadeli sermaye girişi azalacaktır. Yerine daha ciddi ve yatırım yapacak yabancı yatırım sermayesinin önünü açmalıyız. Yabancı yatırım sermayesine teşvik ve güven verilirse, Türkiye’ye gelmesi sağlanabilir.
Öte yandan İstanbul Finans Merkezi lafla yürümez. Bu yolla gelecek paraları da, güvence altına almak gerekir. Söz gelimi yargı kararı olmadan gelen yabancı paraya el konulmayacağı, farklı bir garanti olarak düşünülebilir. ABD’de ve AB’de, siyasi gerekçelerle yabancı paralara el konuluyor.
Özellikle Orta Doğu’dan çıkan paralar daha güvenli limanlar arıyor. Türkiye bu güveni sağlayacak önlemleri alabilir. Dünya Bankası ve BM’nin Türkiye için tahmin ettikleri riskleri ciddi olarak değerlendirmek zorundayız.
Türkiye bundan sonra eskisi kadar rahat dış borç bulamayacak. Artık özel sektör daha çok içeriden borçlanacaktır. Bu sene cari açığın finansmanında, 2010 yılına kadar alışılmış kısa vadeli sermaye, sıcak para bolluğunun olmayacağı açıktır.