Dün de böyleydi, bugün de; Barzani ''Kürdistan'' demektir
CHP Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, tepki çeken Barzani temasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, ziyaret öncesinde Dışişleri Bakanlığı''na, Irak Büyükelçiliği''ne ve Erbil Başkonsolosluğu''na haber verildiğini, gözlemlerini de Dışişleri Bakanlığı''na ileteceklerini söyledi.
İyi de mesele, CHP heyetinin Barzani''yle görüşmesinin "bilgi dahilinde" olup olmaması değil ki; görüşmüş olması!
***
Barzani(ler);
Bush tarafından muhatap alındıklarında "peşmerge başı"…
Clinton tarafından muhatap alındıklarında…
Obama tarafından muhatap alındıklarında…
Biden tarafından muhatap alındıklarında…
Merkel, Sarkozy, Macron, Putin tarafından muhatap alındıklarında…
Ve dahi…
Özal, Demirel, Çiller, Yılmaz, Ecevit, Erdoğan tarafından muhatap alındıklarında"Türk/Türkiye düşmanı" olup da…
Salıcı yahut bir başka CHP''li (veya başka bir muhalefet partili) tarafından muhatap alındıklarında bir anda "demokrasi gücü" kimliği terfi etmeyecek herhalde nazarımızda!
***
"Ortadoğu''da barış ve işbirliği"ni Barzani''ler üzerinden yahut onları da "paydaş(!)" atayarak aramak, Türkiye Cumhuriyeti''nin farklı hükümetleri, TSK''sından MİT''ine farklı kurum ve kuruluşları aracılığıyla denenmiş ve her seferinde Türkiye''nin sırtına saplanan zehirli bir hançer olmuştur neticesi.
"PKK''ya karşı Barzani" formülüne, yine hemen her hükümet döneminde başvurulmuş ve istisnasız hepsi için çok ağır olmuştur bedeli.
Tarihi tecrübelerden ibret almak gerekir değil mi?
***
Barzani dediğiniz sadece bir sülalenin değil "Kürdistan haritasını dünyaya kabul ettirmek ve Irak''tan sonra ikinci cepheyi Türkiye''de açmak" misyonunun ismidir.
Bu hiçbir dönemde değişmemiştir.
Barzani''nin, 2004 yılında "Federal statülerine karşı olmadığı"nı duyurduğu Dışişleri''ne bilgi verilecek olması, bu görüşmeye nasıl bir haklılık kazandırabilir ki?
O sürecin devamı, 2005''te, dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner''in, "Türkiye Cumhuriyetini temsilen" Barzani ile masaya oturması ve "Türkiye sınırlarına taşmamak kaydıyla Kuzey Irak''taki Kürt oluşumunun tanınması", 2009''da, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve dönemin Devlet Bakanı Zafer Çağlayan''ın "Barzani kontrolündeki Erbil''e bakan düzeyindeki ilk resmi ziyareti yapması", aynı yıl dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül''ün (Barzani''nin iddiasına göre) "Kürdistan''ı tanıması" olarak gelmişti.
***
Türkiye''nin toprak bütünlüğü açısından, "PKK devletine karşı olup da Barzani devletini tehdit saymamak" gibi bir tercih söz konusu olamaz.
Kaldı ki, çoğu zaman unutuyoruz ama "PKK açılımı"nın ön koşullarından biri de "Türkiye''nin Barzani''yle her alanda iş birliğine gitmesi ve Kerkük''ün Kürdistan"a katılımına rıza göstermesi"ydi.
***
Her şey bir yana…
Barzani, ABD''nin Irak''ı işgalinin en kalıcı sembolü değil mi?
İşgal sırasında, binlerce Türkmen''in de kanına girmek pahasına, ABD''nin isteği ve desteğiyle gasp etmedi mi bölgeyi?
Bu menem bir "emperyalist proje"nin normalleştirilmesini, meşrulaştırılmasını hangi "sol" kabul eder ki!
AK Parti Genel Başkanı''na sorsana
Sabah yazarı ve TRT Yönetim Kurulu Üyesi Hilal Kaplan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''in, "…bir yerel seçimi İstanbul''un Bizans''tan alınmasına benzetmesi"ni çok garip bulmuş.
Yerel seçim İstanbul''un fethine benzetiliyorsa "Bizanslılar kim" oluyormuş bu durumda…
Bunu soruyor dün hâlâ…
Sorsun sormasına…
Bütün samimiyetimle, ben de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir bölümünü "Bizanslı" varsayan şuuraltının, hem kimin dilinde zuhur ettiğini, hem de siyasi/ideolojik kökeninin netleşmesini ve teşhirini isterim.
Sorsun da…
Akşener''e değil; AK Parti Genel Başkanı''na!
Zira, -parmaklarımız uyuştu artık aynı şeyi yazmaktan- İmamoğlu''nun da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği son yerel seçimlere "fetih" anlamı yükleyen bizatihi AK Parti''nin Genel Başkanı.
Sayın Erdoğan, partisinin 2018 yılında düzenlediği Kadın Kolları Eğitim Programı''nda, 2019''da yapılacak yerel seçimlerin "sıradan bir seçim olmayacağını" vurguladıktan sonra şöyle dedi:
- 24 Haziran seçimlerinin tam anlamıyla idareye yansıması Mart 2019''a bağlıdır. Kale içeriden fethedilir!
İstanbul''u kim fethe namzet bir kale olarak konumlandırdıysa seçim öncesinde, "Bizanslılar" konusuna açıklık getirmesi gereken de o değil midir?
SORU-YORUM
Televizyon ekranlarını parselleyen "her konunun uzmanı" ekibinin değişmez isimlerinden olan eski AK Parti Milletvekili, iktidarın seçim çalışmalarını başlattığını anlatırken, kıs kıs da gülerek "Reis, kesenin ağzını açtı" dedi.
Ee, ne olacak yani; satın mı alacak hepimizi?
"Satılık mıyız"; sormak kimsenin aklına geldi mi?
"Kese" vurgusunun dayandığı, ortalama Türk seçmenin kendisine ait bir akla, şuura, vicdana sahip olamayacağı, hür iradeyle karar alamayacağı, daha fenası bunları eline sıkıştırılan "üç kuruş" , kapısına bırakılan bir koli erzak karşılığında kolayca çöpe atabileceği algısı, çok ama çok büyük hakaret değil mi?
Yukarıdan bakınca bu kadar "ucuz" mu gözüküyoruz sahi?