'Dörtte bir Ermeni kanı!'
Yıl 1976. O tarihte Amerika’da yaşayan Leyla Umar, uzun süre kaldığı Kuzey Amerika’nın güneyini de görüp bölge liderleri ve güneyin önemli insanları ile röportajlar yapmak ister.
Bunun için de zamanın Türkiye Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in delaletiyle Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e gider. Arjantin’in Cumhuriyet gazetesi diyebileceğimiz La Nacion Yazı İşleri Müdürü, Leyla Umar’la bir röportaj yapmak istemektedir.
Sonrasını Umar’ın kendi kaleminden okuyalım:
“La Nacion’un yazı işleri müdürü beni aşırı bir nezaketle karşıladı ve sıradan sorularla meslek yaşamıma dair notlar aldı. Röportajın bittiğini hissedince ayağa kalkıp veda etmek için elimi uzattım.
Elim havada kaldı. O nazik adam beni koltuğa iterek oturttu. Gözleri korkunç bir kinle karardı. Ağzından tükürükler saçıldı ve kükredi:
-Asıl röportaj şimdi başlıyor. Benim annem Türkiye’den göç eden bir Ermeni...
Aslında ben dörtte bir Ermeni’yim. Ama o dörtte bir Ermeni kanımla Türklerden nefret ederek büyüdüm. Biz Ermeniler, Yunanlılar ve Kürtlerle anlaştık. Birleşip başınıza öyle bir çorap öreceğiz ki Türkiye bu dertten hiçbir zaman kurtulamayacak!”
Biz şimdi 2012 yılındayız.
Aradan 36 yıl geçmiş. Damarlarında “dörtte bir Ermeni kanı” dolaşan La Nacion Yazı İşleri Müdürünün “başımıza ördüklerini söylediği çorap”ı hâlâ çıkartamamışız. Çünkü o çorabı örenlerin başında şimdi “Arap Baharı” olarak adını değiştirdikleri “Büyük Ortadoğu Projesi”nin mimarları var.
ABD var.
Fransa var.
İtalya var.
İngiltere var.
PKK’yı onlar kurdu. Siz o silahların Kalaşinkof olduklarına bakmayınız, teröristlerin ellerine o Kalaşinkofları, Saddam’ın depolarından alarak Irak üzerinden ABD verdi. Mayınlar İtalya’dan, eğitim İsrail ve Yunanistan’dan, paralar, haraç, eroin ve sigara ticareti ve tefecilikler AB ülkelerinden sağlandı. Ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı tuttu Türkiye’nin başına bu çorabı örenlerin, Türkiye’yi parçalama planlarının anası olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanlığı’nı üstlendi, üstelik bununla gurur da duydu. Şimdi çıkmış Şemdinli ve çevresindeki PKK saldırılarını Suriye’nin desteğine bağlamak istiyor...
Kardeş kardeş geçinirken Suriye’nin içişlerine niye böyle müdahil oldun, seni buna kim icbar etti, asıl sen onu söyle? Bütün dünyanın bildiği; PKK’nın ABD, AB ve İsrail desteğini niye örtmeye çalışıyorsun? Niye, Esad’a söylediğinin binden birini Mehmetçiğin başına çuval bile geçiren beyzbol sopalı Obama’ya,
AB’nin diğer liderlerine söylemiyor; söyleyemiyorsun?..
Yazarlara, o yazarları çalıştıran gazete patronlarına, elindeki devlet gücünü kullanarak had bildirmek elbette kolay. İyi de İsrail, Mavi Marmara’da onlarca vatandaşımızı yaraladı ve katletti, Suriye uçağımızı düşürdü, ne yapabildiniz? Düşmanın adını açıkça söylemekten çekiniyorsanız, milletinize güvenmiyorsunuz demektir. Bu millet sizin söyleyemediklerinizin gerçek düşmanları olduğunu, amma sizin düşman olduğunu kabullendirmek için çırpındığınız Suriye ile hiçbir düşmanlığının bulunmadığını çok iyi biliyor. Haçlı ittifakı ile birlikte hareket ederek Müslüman’a kurşun sıkılmasına kimsenin vicdanı el vermiyor. Esad, halkına zulmediyormuş, yabancı eller karıştırmadan önce Suriye’de iç savaş mı vardı?
Suriye’de demokrasi yokmuş!
Erklerin tek elde toplandığı Türkiye’de seçimler yapılıyor tamam da, peki o Türkiye’de demokrasi var mı? “Şimdilik müsaade ettiklerinizin” dışında kim özgürce yazabiliyor, konuşabiliyor?