Dolmabahçe mi?.. Güneş harekâtı mı?..
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı yeni yargı paketi başkentte “dağ fare doğurdu” yorumlarına sebep oldu. Malum gündem yüzünden beklentiler farklı yöndeydi. “Silivri”, “tutukluluk süreleri”, “yetkili-yetkisiz mahkemeler”, “terörist paşalar”, “12 Eylülcülerin yargılanması”, “Hrant davası” vs.. derken, Ankara kulislerinde yine yargı ameliyat masasına yatırıldı.Her konu uzmanı da ağır hastayı tedavi edebilmek için derin yaraya kendince neşter attı.
Tartışılan diğer bir konu da “dokunma” sorunu.
Herkes kendi tarafından diğerine “niye dokunulamadığını” sorguluyor. Rutin gelişmeleri zaten haber sütunlarımızdan en sıcak şekli ile takip ediyorsunuz.
İnelim yine “özel”e.
“Terörist paşalar” cezaevinde paşa paşa yatarken, Ankara’da ne zaman bu konuyu deşmeye kalksak söz dönüp dolaşıp e-muhtıracı eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a geliyor. Bu konuda tartışmanın odaklandığı nokta da hepinizin malumu o meşhur Dolmabahçe görüşmesi. Dolmabahçe’nin sırlarına dalacağımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İzninizle, bugün sizi yine ters köşeye yatıracağım!..
Belki unutmuşsunuzdur diye size önce Büyükanıt’lı süreçten tarihli hatırlatma:
12 Nisan 2007;Yaşar Büyükanıt, “Cumhuriyet temel değerlerine sözde değil özde bağlı olan Cumhurbaşkanı seçilsin”.
27 Nisan 2007; e-muhtıra
4 Mayıs 2007; Dolmabahçe görüşmesi (2 saat 15 dakika)
21 Ekim 2007; PKK-Dağlıca baskını 16 Aralık 2007: PKK inlerine hava harekâtı.Yaşar Büyükanıt: “artık bizim için onların kampları ’BBG Evi’gibidir” açıklaması.
4 Ekim 2008;PKK-Aktütün baskını
21-29 Şubat 2008;TSK sınır ötesi “Güneş” harekâtı.
Tarihlerden bazılarını açarak gidelim.. Yaşar Büyükanıt 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında “hem vatandaş hem de TSK’nın bir personeli olarak Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde bağlı olan bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz” demişti. Sonra da kendi kendine, “Peki Kuzey Irak’a bir operasyon yapılmalı mı?” diye sorup “yapılmalı” cevabını da verip, bunun için bir siyasi kararın ortaya çıkması gerektiğinin de altını önemle çizmişti.
Arada verdiğim tarihleri ayrıntılandırmaya gerek yok. Zaten siz onları dün gibi hatırlarsınız.
Gelelim şu “Amerika çık dedi çıktık” tartışmalarına neden olan zaten görüntü itibarıyla okyanus ötesinden gelen sert uyarı yüzünden sonlandırıldığı algısı kamuoyunda yerleşik olan sınır ötesi “Güneş harekâtına”...
Sınır ötesi kara harekâtı sona erdirildikten sonra Genelkurmay’ın resmi açıklamasını hatırlayalım:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, hava koşulları ve aydınlık durumu gibi etkenler dikkate alınarak en uygun zaman olarak seçilen 21 Şubat 2008 saat 19:00’dan itibaren, Irak’ın kuzeyinde PKK /KONGRA-GEL terör örgütüne karşı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı birliklerinin katıldığı hava destekli bir sınır ötesi kara harekâtı başlatmıştır.
Harekâtın hava şartları açısından elverişsiz bir mevsimde icra edilmesi, baskın sağlamak ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin her koşulda görev yapabilme yeteneklerinden faydalanmak için özellikle tercih edilmiştir. Ayrıca arazideki derin kar sayesinde, teröristlerin patlayıcı kullanma imkânları ellerinden alınmış ve patlayıcılardan kaynaklanan hiç bir zayiatımız olmamıştır.
Derinlikte belirlenen terörist mevzileri ve barınma yerleri hava kuvvetleri ve kara ateş destek vasıtaları ile ateş altına alınmıştır. Birliklerimiz sınır ötesi dağlık bir bölgede, derin kar ve şiddetli soğuklarda harekâtı başarıyla uygulamışlardır. Görev alan birlikler tamamen komando eğitimli yaya ve uçar birlikler olup, harekâtta tank, zırhlı ve tekerlekli araçlar kullanılmamıştır.
Dün ele geçirilen 3 teröristle birlikte, sınır ötesi harekâtta etkisiz hale getirilen terörist sayısı 240’a ulaşmıştır. Harekâtta 24’ü asker ve 3’ü Geçici Köy Korucusu olmak üzere, 27 güvenlik görevlisi şehit olmuştur.
Harekâtın başlangıç ve bitiş zamanı tamamen askeri gerekçe ve ihtiyaçlara göre tarafımızdan belirlenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu kararına içeriden ya da dışarıdan her hangi bir etki söz konusu değildir. Kaldı ki, bu konuda bazı haberlerin çıktığı gün, harekâta katılan birliklerin bir kısmı başlangıçtaki planlama gereği sınırlarımız içine çekilmiş durumdaydı.”
Yaşar Büyükanıt, yapılan tartışmalara o kadar kızmıştı ki “ABD bölgeyi verdi, git dedi gittik, dur dedi durduk, dön dedi döndük... O zaman bu üniformaları çıkartalım... Bunu kanıtlasınlar, bu üniformayı çıkartırım... Bu kadar kesin söylüyorum... Ne ABD’den, ne de içeriden harekât sonlansın diyen olmadı. Siyasi şeyler oldu ama harekâta tesir etmedi” demişti...
En can alıcı cümle
“Siyasi şeyler oldu ama harekâta tesir etmedi”... İşte sizi ters köşe edeceğim nokta.
“Yaşar Büyükanıt’a neden dokunulamıyor?”, “Dolmabahçe görüşmesi açıklansın”...
Zannediliyor ki; Dolmabahçe görüşmesi çarşaf çarşaf açıklansa her şey ortalığa dökülecek. Ben buna inanmayanlar grubundanım.Vakti zamanında o görüşmede “çok özel” dosyaların ve hatta bazı hassas ilişkilerin gündeme geldiği bizim de kulağımıza geldi. Hatta bunlardan bazıları da yazılıp çizildi. Ondan sonra taraflar arasında mahkemeye intikal eden konular da oldu.
Sonra ne oldu?
Büyükanıt, Tayyip Erdoğan’ın hediye ettiği 1 trilyon lira değerinde zırhlı makam arabasıyla emekli oldu.Yani, iktidarın Yaşar Büyükanıt’a verdiği “zırhlı dokunulmazlık” fotoğraflandırıldı.
Nasıl mı oluyor?
Şimdi, güvenlik uzmanı bir akademisyenle yaptığım görüşme neticesinde şu sorulara cevap verilsin istiyorum:
- 21-29 Şubat 2008 tarihinde yapılan Güneş Harekâtı öncesinde Genelkurmay Başkanlığı’nın bazı güvenlik uzmanı akademisyenlerden istediği raporlar ne yöndeydi?
- Bu raporlarda,”Kuzey Irak’a olumsuz ağır hava şartlarında yapılacak kara harekatı ikinci bir Sarıkamış felaketine ve acısına sebep olur” uyarısı yapıldı mı?
- Yaşar Büyükanıt, karargâhta da böyle bir görüş birliği içinde, Başbakan Tayyip Erdoğan’a kuvvet komutanları ile birlikte gidip “hava şartları uygun değil, ağır zayiat verebiliriz” gerekçesi ile sınır ötesi operasyona karşı çıktı mı?
- Erdoğan, Büyükanıt’a ne cevap verdi?.. “Gireceksiniz kardeşim. Harekâtı yapın” dedi mi?
- Kara harekâtında verdiğimiz şehit sayısı iddialara göre, resmi açıklamanın çok çok üstünde mi?
- Soğuk hava şartları yüzünden şehit sayısı arttığında veya artmasından korkulduğunda Karargâh ile Başbakanlık arasında nasıl bir trafik söz konusu oldu?
- “Kuzey Irak’tan çıkın talimatı”, hangi gelişme sonrasında kimden geldi?
Dolmabahçe mutabakatının zaten suyu çıkmış. Bence magazinel kaynaklı Dolmabahçe dedikoduları ile kandırılmaktansa bu sorulara yanıt aramak daha gerçekçi.
Eğer bu sorulara cevap gelirse -ki zannetmiyorum- dokunulmazlıkların dokunulmazlığı konusunda çok ciddi bir sınav veririz.
Ama ortada 1 trilyonluk zırhlı araba var!..