Doğuya yatırım yine lafta kalmasın
Başbakan, Doğu ve Güneydoğu'daki yatırımlara teşvik verileceğini açıklamıştı. Her dönemde, her iktidar aynı sözü söylemiştir. Ancak bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu'da niyetlenen yatırımlar yalnızca dört duvar halinde kalmıştır.
Öncelikle, bu bölgelere yapılacak yatırımların, verilecek teşviklerin siyasi beklenti ve siyasi istismarlardan arındırılmış olması gerekir.
Başbakanın açıkladığı, 'devlet 80 fabrika yapacak özel sektöre kiraya verecek' yaklaşımı çok çok yanlıştır. Hükümetin muhalefet partileri ile bu konuda iş birliği yapmamış olması da yanlıştır. Buna karşılık CHP sözcüsünün, "Terör sonlanmadıkça ölü doğmuş bir paket'' demesi de çok yüzeyseldir. Teröre rağmen yatırım yapmak gerekir. Zira Devlet yaptığı fabrikayı da korumasını bilir. Terör bitsin sonra yapalım dersek, ipi una sermiş oluruz. Zira yatırımlar da bizzat terörün önlenmesi ve azalmasında önemli bir adımdır.
Ne yapılmalıdır?
Her ilin kendine özgü ve farklı özelliklere sahip imkanları ve kaynakları mevcuttur. Söz gelimi Ardahan ve Artvin'de organik bal, Erzurum'da Oltu taşı, Van'da Van otlu peyniri, Tunceli kaynak suyu, Mardin'de el sanatı eserleri, Kars gravyer peyniri dünyaya hitap edecek markalara dönüşebilir.
Bunun için devlet önce işletme kurar... Sonra bu işletmelerde çalışanların maaşlarından keser, yerine hisse senedi verir. Zaman içinde fabrika çalışanların olur. Devletin denetleyici, yönlendirici ve yol gösterici fonksiyonu için altın hissesi devam eder.
Bu yolla fabrikaya ortak olan çalışanlar da kendi mallarını korumuş olurlar ve orta ve uzun vadede sermaye tabana yayılmış olur.
Ayrıca elbette ki yeni iş imkanları yaratılır.
1992 yılında, Kars-Ardahan ve Iğdır Kalkınma Vakfı'nı kurduk. Bir yandan vakıf olarak bir yandan iş adamları olarak, bir yandan da bulduğumuz hayır sever insanlar vasıtasıyla bölgemize çok sayıda okullar ve kız yurtları yaptık. Biz yapmasaydık tarikatlar, başta FETÖ'cüler yapacaktı. Ancak aynı zamanda kalkınma projeleri yaptık. Bu projelerin tanıtımına hükümet üyelerinden katılanlar oldu. Ancak bugüne kadar tutarlı bir adım atılmadı.
Bir örnek oluşturması açısından Kars ve Ardahan'la ilgili birkaç imkan ve proje vermek istiyorum.
Devlet ''Kars-Ardahan hayvansal organik ürünler üretimi tesisleri'' kurabilir. Proje şöyle olacaktır:
* Üç beş köyü içine alan, Ardahan Besi Organize Bölgesi ve Kars Besi Organize Bölgeleri kurulacak. Çiftçiler bu bölgelerden elde edecekleri sütü ortak tesise verecekler ve üye olacaklar.
* Bu bölgelerden elde edilecek süt, devletin kurduğu modern üretim tesislerinde işlenecek ve pazarlanacaktır.
* Sütünü fabrikaya veren üyelere, süt tutarının yüzde 90'ı nakit ödenecek, yüzde 10'u yerine fabrikanın hisse senedi verilecektir. Ayrıca isteyen üyelere önceden nakit avans verilecek. Bu yolla aynı zamanda üreticiler aracıların elinden de kurtarılacaktır.
* Fabrikada çalışan işçilere verilecek ücretin de her ay yüzde 90'ı nakit, yüzde 10'u da hisse senedi olarak verilecektir.
* Zaman içinde fabrika üretici ve işçilerin olacak. Ancak devletin altın hissesi kalacaktır.
Ardahan için başka bir proje, ''Kafkas Ülkeleri Ortak Sınır Üretim ve Ticaret Serbest Alanı'' olabilir.
Bu proje sınır ticareti, sınır ticaret merkezleri ve serbest bölgelerden farklı bir proje olacak ve bunların ortaya çıkan sakıncalarını barındırmayacaktır.
Üye ülkeler, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan olur.
Türkiye, Gürcistan Çıldır Aktaş sınır kapısında, bir alan serbest alan olarak seçilebilir. Bu alan:
* Gümrük sahası dışında kabul edilecektir.
* Bu alanda üye ülkelere ait firmalar üretim yapacaktır.
* Üretimde yalnızca üye ülkelerden sağlanan ara malı ve hammadde girdi olarak kullanılacaktır.
* Teknik uzmanlar dışında yalnızca üye ülkelerden işçi alınacaktır.
* Üye ülkelere toptan ve üye ülke vatandaşlarına sınır ticaretinde olduğu gibi günübirlik perakende satış yapılacaktır.
* Üye ülkeler dışındaki ülkelere ihracat yapılacaktır .
* Vergi mevzuatı olarak serbest bölgeler vergi mevzuatı uygulanacaktır.
* Bu alanı, üç ülkeden 3'er ortağın olacağı bir anonim şirket çalıştıracaktır.
Özet olarak; proje çok, ancak Doğu'ya ve Güneydoğu'ya yatırım yapılması ve bölgenin kalkınması her şeyden önce yönetenlerin iyi niyetine ve kararlılığına bağlıdır.