Doğu ve Güneydoğu kalkınmasına eğilmeliyiz
TÜİK''in 2021 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre; Van, Muş, Bitlis ve Hakkâri''de hane halkı kullanılabilir fert geliri, İstanbul''un üçte biri düzeyinde kalıyor.
2000''li yıllara kadar Türkiye''nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu kalkınma programları vardı. Demirel''in GAP''ı gaptırmam sözü, Güneydoğu Anadolu kalkınmasında sembol olmuştu.
Geçen sene; 2021 yılında kuraklık Doğu ve Güneydoğu Anadolu''yu vurdu. Oysa ki eğer siyasi iktidar GAP projesini devraldığı şekilde tamamlasaydı, Güneydoğu''da bu kuraklığın etkisi hissedilmezdi.
Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projesi, dünyada en iddialı ve prestijli projelerinden biri idi. 2003 yılından sonra bu proje özelliğini kaybetti.
Planlı-programlı bir proje olmaktan çıktı ve siyasi iktidarın popülizmi için araç olarak kullanıldı.
AKP iktidarı 2008 yılına kadar GAP''ın adını dahi ağzına almadı. 2008 yılında, "açılım" politikasıyla bölgede oylarını artırmayı hedefleyen iktidar ilk kez GAP''ı hatırladı ve açılımın ekonomik ayağı olarak 2008-2012 dönemini kapsayan bir GAP Eylem Planı açıkladı. 300''ün üzerinde proje ve eylemle projeyi hızlandırma, bölgede yatırım, üretim ve istihdamı artırma yönünde iddialı vaatlerde bulundu. Ama ilerleme olmadı.
2014-2018 Eylem Planı''nın aksine bölgenin kamu yatırımlarından aldığı pay düştü. GAP''ın payı toplam kamu yatırımları içinde 2009 yılında yüzde 14,5 iken 2016 itibariyle yüzde 7,7''ye geriledi.(Aşağıdaki Grafik.)
Dicle ve Fırat nehirleri ve Batman Çayı, öteden beri Türkiye''nin baraj ve sulama projeleri için en uygun nehirler olarak dikkate alınmıştır. Bu nehirler üzerinde kurulan önemli barajları AKP iktidarı hazır devraldı, üstüne özel sektöre iki baraj yaptırdı ve sonunda projeyi rafa kaldırdı.
Bölge için verilen yatırım teşvikleri çalışmadı, çünkü terör ortamında özel sektör yatırım yapmaz. Uygulama; devletin piyasaya girmesi, özel sektörü ortak etmesi ve terör sonrasında özel sektöre devretmesi olmalıydı.
Terörü yenmenin ilk şartı, toplumsal refahı artırmaktır. Bunun için de devlet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu''da popülist amaçlı poşet ve para dağıtmak yerine doğrudan yatırım yaparak istihdam yaratmalı, iş dağıtmalıdır.
Bu illerde elverişli yatırım konularında, devlet doğrudan yatırım yapmalı ve bu yatırımlarda o yörede oturanlar çalışmalıdır. Bu yatırımlarda çalışanlar maaşlarının dörtte birini vererek bu fabrikalara ortak olabilir. Zaman içinde devletin payı tamamıyla yöre halkına geçmiş olur.
Söz gelimi gelir düzeyi en düşük illerde;
* Hakkâri''de ve Muş''ta deri işleme ve ürünleri tesisleri kurulabilir.
* Van''da organik tarımsal ve hayvansal ürünler, organize bölgeleri kurulabilir.
* Bitlis''te kaplıca ve dağ turizmi teşvik edilebilir ve devlet özel yatırımların yüzde ellisini nakit verebilir.
Kaldı ki; eğer bu illerde devlet yatırım yapıp, zaman içerisinde çalışanlara pay verirse, herkes ortak olduğu yatırımları her türlü terörden korur.