Doğu Türkistan'da Çin zulmü hız kesmiyor

Yalnızlığa meydan okumanın yansımasıdır, "Hiçbir şeye değişmem şu öksüz Türklüğümü" sözü. Türklüğün kaderi bu, her daim yalnız, her daim öksüz.

Hakikaten bu bir kader midir? Muhtemelen...

Filistin, Arakan, Afganistan, Irak veya Suriye İslam coğrafyasının her neresi acı çekerse Türk acısına ortak olur. Lâkin Türklük çektiği acılarla baş başadır. Büyük millet olmanın bedeli de böyle bir şey olsa gerek.

Kim bilir o büyüklük diğer milletlerde "Türk'tür başının çaresine bakar!" hissiyatını doğuruyordur. Sadece diğer milletlerde mi, devletluda da...

Türk dünyasının gözbebeği olan Türkiye'de bile Doğu Türkistan meydanlarında yaşananların aksülamel yaratmamasının bizi üzmeyecek izahı da bu olsa gerek...

Kendi kendimizi kandıralım, gerçekler acıdır nitekim...

***

Biz Kerkük davasına yoğunlaşmışken -ki bu yoğunlaşma devlette hamaset, bizde ise klavye delikanlılığına tekabül ediyor- Doğu Türkistan'daki Çin zulmü almış başını gidiyor.

Tabii ki bu yeni bir şey değil, lâkin son aylarda yaşananlar Orta Çağ engizisyonunu aratır noktalara gelmiş durumda.

Geçtiğimiz günlerde basına da düştü son haber. Çin'in camilere ve evlere hapsettiği dini yaşam, artık evlerde de yasaklandı. Doğu Türkistan'da artık evlerde Kur'an-ı Kerim ve seccade bulundurmak da yasak.

Bununla alakalı Dışişleri Bakanlığı'ndan, hükümetten veya siyasi partilerden bir açıklama, tepki duyduk mu? Ben duymadım, var ise bir açıklama bana linkini gönderirseniz makbule geçer...

Bu yeni bir şey mi? Değil tabii. Doğu Türkistan'da yaşanan Çin zulmü benzerlerine ilham verecek seviyede. Doğu Türkistan'da yaşananların son 6 aylık dökümünü yerimiz yettiğince verelim.

Son 6 aydır bölgede yaşayan Türklere neredeyse hiç pasaport verilmezken önceden verilen pasaportlar da toplanmış. Özellikle Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır gibi Müslüman ülkelere çıkış tamamen yasaklanmış durumda.

Çin, "vatanseverlik eğitimi" adı altında geçmiş yıllardan bugüne kadar Doğu Türkistan'dan çeşitli ülkelere seyahat eden (özellikle İslam ülkelerine) Türkleri kadın, erkek ve çocuk ayırımı yapmadan toplama kamplarında zorunlu eğitime tabi tutuyor. Eğitimin süresi belirsiz ve bu süre zarfında kamp sakinleri aileleri ile görüştürülmüyor. Genç kadın ve erkeklerin kalma süreleri ise daha uzun ve nerede kaldıklarını kimse bilmiyor.

Yurt dışında çocuğu veya yakın akrabaları eğitim gören, ticaret yapan, akraba ziyaretlerinde olan velilere ve aile fertlerine yurt dışındaki çocuklarını ve yakın akrabalarını geri getirmeleri için baskı uygulanıyor. Çocukları rejim güçlerince verilen müddette geri dönmediği takdirde çocukların anne babaları gözaltına alınarak işkenceye tabi tutuluyor.

Diasporadaki Doğu Türkistanlıların memleketlerindeki yakın akrabaları ile haberleşmeleri zaten yıllardır yasaktı, şimdilerde yasaklar daha da artmış durumda. Özellikle telefon, e-posta ve Wechat gibi iletişim araçlarıyla haberleşmeleri bu yılbaşından itibaren katı bir şekilde engellenmiş durumda. Yurt dışındaki akrabalarının telefonlarına çıkanlar bulunduğu mahalle veya ilçedeki karakollara götürülerek sorgulanıp taciz ediliyor.

Doğu Türkistanlı Türkler genç yaşlı, kadın erkek ayrıt edilmeksizin rejim güçlerinin belirlediği meydanlarda karma toplu dans etmeye ve Çince Çin Komünist Partisi'ni öven türküler söylemeye mecbur edilmekte. Hastalık ve çeşitli nedenlerden dolayı meydanlara gelmeyenler ise cezalandırılmakta.

Size 14. YY Ming Hanedanı dönemi yaşananlardan bahsetmiyorum. Bütün bunlar 21. YY'de ve gözlerimizin önünde yaşanıyor fakat kimseden "tık" yok...

Çin'i "Şanghay Beşlisi" gazı ile kendisine "stratejik partner" yapmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin bu durumlardan haberdar olmamasına imkân var mı?

Yoksa, haber veriyor ve Doğu Türkistan'ı "Çin'in ipeğine" kurban ettiklerinin farkında olmayanların vicdanına sesleniyoruz: Arakan'da yaşanan dramın on katı yetmiş yıldır Doğu Türkistan'da yaşanıyor, lütfen artık bir şeyler yapın!..

Doğu Türkistanlı liderleri Çin'in talebi ile gözetim altında tutan bir idareden böyle bir talep çok mu iddialı?..

Olsun, bizimki karınca misali...

Yazarın Diğer Yazıları