Doğu Akdeniz’de Yunanistan, İsrail ve Rusya
AKP insanlık tarihinin başından bu yana Kıbrıs’a sahip olanın D. Akdeniz’e sahip olduğu gerçeğini unutarak Annan Planı’nı kabul ederek Türkiye’nin ada üzerindeki etkisinin tamamen silinmesini kabul etti. Şans yardım etti ve Rumlar Annan Planı’nı kabul etmediler. Bir süre sonra D. Akdeniz’de Mavi Marmara olayı yaşandı. AKP Hükümeti “Bundan sonra D. Akdeniz’de Türk gemilerine savaş gemisi eşliği vereceğiz” söylemini geliştirdi ise de buna cesaret edemedi. Bunu Kıbrıs açıklarında enerji kaynaklarının bulunması izledi. Kıbrıs’ın jeopolitik önemi kalmadı diye AKP bu sefer “burada petrol aratmayız” havasına girdi. Ancak D. Akdeniz’de Rum-Yunan-İsrail-Amerikan ittifakı AKP Hükümetini susmaya ve geri adım atmaya itti.
Nihayet D. Akdeniz’de Suriye bir savaş uçağımızı vurdu ve 22 günden bu yana nasıl vurduğunu bilemiyoruz. Bu sırada İsrail D. Akdeniz’deki doğal gaz sondaj tesislerini korumak için 1.4. milyar dolarlık yeni bir askeri yapılanma oluşturacağını açıkladı. Bu çerçevede yeni savaş gemileri, insansız hava araçları, hücumbotlar ve radar sistemleri oluşturulacak.
Öte yandan Rusya, Suriye’deki Tartus Limanı’na Kuzey Denizi, Karadeniz ve Baltık Denizi olmak üzere üç koldan 11 savaş gemisinden oluşan bir filoyu yola çıkardı. Filonun başında Rusya’nın kuzey donanmasının en büyük gemisi olan muhrip Amiral Çabanenko bulunuyor. D. Akdeniz gittikçe daha da ısınıyor.
Türkiye’nin D. Akdeniz üzerinde etkinliğinin iki temel aracı Türk Deniz Kuvvetleri ve Türk Kava Kuvvetleri. Türk Deniz Kuvvetleri’nin Üç deniz üssü var. Bunlar Aksaz, Foça ve İskenderun deniz üssü komutanlıkları. Üçünün de komutanı son casusluk ve fuhuş operasyonu ile tutuklanmış durumda. Güney Deniz Saha Komutanı Kora. Abdullah Can Erenoğlu ve karargahı ise Balyoz’dan içeride. Deniz savaşının vazgeçilmezleri olan SAS ve SAT komandoları ise bir başka davadan yargılanıyorlar.
Gelelim hava kuvvetlerine. Şu anda Hava Kuvvetleri Komutanı olması gereken Orgeneral Bilgin Balanlı, o olmaz ise onun yerine orgeneral ve HKK olması gereken korgeneral, o da olmaz ise onun yerine orgeneral ve HKK olması gereken korgeneral tutuklu olduğu için lojistikçi bir korgeneral zorunlu olarak Hava Kuvvetleri Komutanı. Ege’den gelecek bir hava saldırısını durduracak savaş filosunun komutanı da tutuklu. Kısaca denizde 4 koramiral, 7 tümamiral, 14 tuğamiral ve havada bir orgeneral, 4 korgeneral, 5 tümgeneral, 4 tuğgeneral tutuklu.
Modern savaş enformasyon savaşıdır. Askerî alanda enformasyon hâkimiyetinin ise üç kaynağı vardır.
1) Düşmanın savaş alanında nerede olduğunu ve ne zaman-hangi operasyonları gerçekleştirme imkân ve yeteneklerine sahip olduğunu bilmeye yarayan “komuta-kontrol” üzerinde hâkimiyet...
2)Düşmanın özelliklerinden konumuna kadar onu tek darbede vurmaya yetecek bilgiyi temin edecek istihbarat...
3)Düşmanın enformasyon sistemlerini değişik noktalarda etkisiz kılarken, kendi enformasyon sistemlerini koruyabilme yeteneği...
TSK’nın enformasyon savaşındaki en büyük aracı GES Komutanlığı idi. AKP Hükümeti, GES Komutanlığını TSK’dan almış, MİT’e bağlamış fakat MİT’e de yeterince güvenmediği için GES’in başına Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan savcı kökenli bir kişiyi getirmiştir. Bundan dolayı Suriye uçaksavarları ile komuta karargahı arasındaki konuşmaları gerçek zamanlı dinleyip daha uçağımıza saldırı emri verilmeden, emrin verildiğini dinleme şansına ve uçaklarımızı uyarma şansına sahip olan GES devre dışı kaldı.
Türk Deniz ve Hava Kuvvetleri bir savaştan çıkmış ve ağır kayıplar almış kadar ağır bir darbe yemiş durumdadır. Savaş yeteneği ağır bir darbe almış, komuta kadrosu, moral gücü, iletişim sistemleri hasarlı bir ordudan bahsetmekteyiz.
Not: Değerli Türk Milliyetçisi, Ankara eski Tarım İl Müdürü kardeşim Şenol Yeşil mücadele ile dolu bir hayattan sonra Hakk’a yürüdü. Mekanı cennet olsun. Allah rahmet eylesin.