Doğanın ve doğalın intikamı!
Adım adım insani felaketleri davet eden, önünü açan ve organize eden insanoğlunun bizzat kendisidir.
İnsanın doğaya, diğer canlılara nihayet insanın insana yaptığını hiçbir yaratık diğer hemcinslerine ya da doğal felaket insanlığa yapmamıştır.
Küreyi ısıtan da ısıyı kaynatan da insanın bitmek tükenmek bilmeyen tahrip ve talan etme hırsıdır.
Kendi aklını ve kendi yeteneklerini kendi aleyhine kullanmada insan üzerine başka bir yaratık yoktur.
Dünyayı kendisi için yaşanmaz kılan da çarelerini arayan da insanın kendisidir.
Nükleer, kimyasal, biyolojik silahları icat eden de onlardan korunmak için çareler arayan da insandır.
Doğayı tahrip etmekten, genlere müdahale etmeye uzanan kapitalist serüven sonuçta corana 19 belasıyla insanoğlunu tanıştırmıştır.
Covid 19 doğal bir gelişme ya da rastlantısal bir sonuç değildir. İnsanoğlunun tamah, talan ve istismarının sonucudur.
İnsanoğlu, doğaya kapitalizm lehine insan ve ekosistem aleyhine, yüzlerce müdahale de bulunmuştur.
Bunlardan bir kaçı şöyledir:
- Genler üzerinde "rekombinant DNA teknolojisi" kullanarak genetiği değiştirilmiş organizmalı "GDO" besin maddeleri oluşturdular. Bu şekilde gıdaları insanlar için zararlı olsa da böcek gibi canlılara karşı dirençli hale geldiler.
- Zirai mücadele ilaçlarını kullanarak meyveleri önce zehirlediler sonra böcek ve haşeratlardan temizledik diye övündüler.
-Meyvenin tadını, hayvanın yuvasını, doğanın mimarisini bozdular.
-Endüstriyel olarak üretilen bütün hazır gıdalarda Nişasta Bazlı Şeker kullandılar: Meyve suları, gazlı içecekler, gofretler, hazır reçeller, hardal, hazır salata sosları ve paketlerde satılan çorbaları icat ettiler.
-Ne yetişkin ne de çocuk dinlediler trans yağlı yiyecekleri piyasaya sürdüler.
Son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıkların nedenlerini araştıran bilimsel çalışmalarda şeker metabolizması özellikle de sofra şekeri ve NBŞ'in yapısında bulunan früktoz metabolizması üzerinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.
- İnsanın yerine robotu, cyborgu, otomatı koydular. Bununla da yetinmeyerek insan beyni gibi kusursuz düşünen, gövdesi makine gibi hasarsız hareket eden üçüncü bir tür yaratık üzerinde çalışmaya başladılar.
Denizde "büyük balık/küçük balığı yutar", ormanda ya da dışarıda "kurtlukta düşeni yemek kanundur" diyerek zayıfın ve güçsüzün yaşam hakkını elinden aldılar.
İnsanın ruhunu, bitkinin doğasını, hayvanın suyunu çaldılar.
Böylece dünya güçlülerindir, 'güçsüzler için yaşasın ölüm' sistemini devreye soktular.
Hâlbuki dünya bırakın güçlüyü, yalnız üzerinde yaşayan bugünkü insanların değil bütün canlılarındır.
İnsanoğlu, bu gerçekleri yok sayarak ekosistemi allak bullak etti. Bu yüzden de deniz kendisinden çalınanı, tsunamiyle geri alırken, bitki kendisini betona boğanları tatsızlık ve obezite sunarak, hayvanlar ise yaşamını hoyratça yok edenleri gıdasız bırakarak cezalandırdı.
Bir adım ötesinde hücrenin iç sıvılardan meydana gelen bütünü, kozmik çevreyle ilişkisi, kimyevi maddelerin vücut ve şuur üzerindeki etkileri bozulunca patolojik sonuçlar virüs olarak zuhur etti.
Domuz Gribi, SARS, MERS, EBOLA ve sonuçta COVİD 19, bu virüsler aslında göz ardı edilen hücrenin, vahşice talan edilen doğanın, yaşam alanları elinden alınan hayvanın ve genetiğiyle oynanan bitkinin savunma mekanizmalarıdır.
Sonuçta bir virüs sınır ve doğa tanımayan kapitalist hırsları yerle bir etti.
Doğa, bitki, hayvan ve insan dengesi bozulmaya devam ettiği sürece dünyadaki geleneksel yaşamın sona erme ihtimali çok yüksektir. Bacon "doğaya hükmetmek için ona itaat edilmelidir" derken bunu kast etmiştir.
İnsan/doğa ve diğer canlılar ya birlikte, yan yana, iç içe, omuz omuza vererek birbirlerini tamamlayarak hep birlikte kazanacaklardı ya da birbirleri aleyhine, birbirlerine rağmen, birbirlerini yiyerek ayrı ayrı kaybedeceklerdi. Öyle de oldu.
Bu doğanın ve doğalın intikamıdır!