Doğanın gizli bırakılmış harikası: Çıldır
Türkiye'nin rekabet haritasını hazırlayan Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) 2014 yılında hangi illerin daha çok, hangi illerin daha az yatırım çektiğini araştırdı.
En az yatırım çeken 4 il, sırasıyla; Bayburt, Ardahan, Tunceli ve Hakkâri oldu. Bu illere yok denecek kadar az yatırım yapıldı. TÜGİAD bu yörelere özel planlamalar yapılması gerektiğini de belirtti.
Bayburt ve Ardahan terör ve anarşinin en az olduğu illerdir. Buna karşılık bu illerde doğa şartları daha ağırdır. Tunceli ve Hakkâri'de hem doğa şartları elverişli değil, hem de sosyal sorunlar ağırdır.
Yanlış olan bu durumlarda her şeyi oluruna bırakmaktır. Devlet bu durumlar için vardır. Geri kalmış, yatırım yapılmayan illere özel programlar yaparak, önce bu illerin altyapı yatırımlarını iyileştirmesi gerekir. Sonra bu illerin imkanlarını değerlendirmek için, devletin öncü olması gerekir.
Söz gelimi, Tunceli'de mineral suların şişelenmesi ve Orta Doğu'ya pazarlanması için devlet doğrudan veya özel sektörle iş birliği yaparak fabrikalar açabilir.
Bayburt ve Ardahan'da doğa turizmi, organik hayvancılık, Ardahan'da arıcılık için elverişli şartlar ve ortam mevcuttur. Devlet buralarda tip işletmeler kurabilir.
Aslında Bayburt için bir Turizm Master planı var, ancak raflarda duruyor.
Devletin bu bölgelerde kuracağı işletmeler ve fabrikaların kâra geçmesi ile bunları özel sektöre veya çalışanlarına devredebilir.
Eğer bu gibi yerlerde devlet olmazsa özel sektör ve gönüllü kuruluşlar bir yere kadar gidebilir. Söz gelimi Ardahan'a, Kars-Ardahan ve Iğdır kalkınma vakfı, yardım sevenler derneği, Vasfiye Eriş hanım, kız yurtları yaptı. Ardahanlı insanlar doğdukları kasaba ve köylere okullar ve öğretmen evleri yaptılar. Ancak fabrika kurmak bu gibi gönüllü kuruluşları aşar... Devletin elini taşın altına koyması gerekir.
Ardahan'da genç ve dinamik bir Vali Ahmet Deniz ve yine Ardahan Üniversitesini bölgenin merkez Üniversitesi yapan rektör Ramazan Korkmaz gibi başarılı yöneticiler var. Ancak kaynak ayırabilmek ve yatırım yapabilmek için Hükümetin ciddi plan ve program yapması lazımdır.
Öte yandan Ardahan'ın tarihi geçmişi yanında tarif edilemez doğal güzellikleri vardır.
Söz gelimi, dünyanın görülmeye değer yüz harikası içinde, Çıldır Gölü de yer alıyor. Bu gölü ilk defa görenler, bütün dünyanın tanıdığı İsviçre'deki göllerden daha güzel olduğunu söylüyorlar.
Türkiye Kano Federasyonu, bu gölün deniz seviyesinin 1800 metre üstünde olduğu için, dünyada uluslararası kano yarışlarının yapılacağı 4 gölden birisi olduğunu ifade ediyor.
Kışın göl buz tutuyor... Üstünden atla çekilen kızaklar geçiyor... Buz sporları için bulunmaz imkânlara sahiptir.
Çıldır Gölü'nün karayla dar bir bağlantısı olan Akçakale Adası'nda, Milattan 6 bin yıl öncesine giden, yani Taş Devri'ne ait kalıntılar bulunuyor. Bu adada tarihin her döneminde yerleşme olmuştur... Kilise kalıntıları, Osmanlı'dan kalan kale kalıntıları var.
Yine Göl çevresi, organik tarıma çok elverişli bir çevredir... Gel gör ki, her yerde olduğu gibi göl çevresi de devlet tehdidi altındadır... Çünkü devlet, göldeki barajı beslesin diye su tünelleri yapmış... Uzak çevreden yağmur sularını topluyor... Toplanan yağmur suları ve getirdikleri atıklar gölü kirletiyor. Üstelik bu sular Çıldır platosunu sulayan ve verimi artıran doğal sulardır. Şimdi plato da tehlike altına girmiş bulunuyor.
Çıldır, Çıldır Gölü dışında Kuş cenneti olan Aktaş Gölü'ne de sahiptir. Ayrıca Kura Nehri boyunda doğal kaplıcalar mevcuttur.
Çıldır'da turizm potansiyeli kullanılmıyor. Bırakın kullanmayı, devlet henüz binlerce turist çekecek bir özelliği olan Şeytan Kalesi'nin yolunu bile yapmamıştır.
Sonuç olarak geri kalmış olmak kader değil, devletin ayıbıdır.