Doğal gaz ve beşeri güç!
Suriye'de, Türkiye milli güvenliğinin peşinde bölgenin dağına taşına güvenlik taşımaya çalışırken, ABD, PYD/PKK ile birlikte Suriye'deki petrol yataklarının üzerine oturdu. Libya'da Türkiye, meşru hükümetle ülkenin başkentinin güvenliğini sağlamaya çalışırken, Rusya, petrol hilalinin üstüne oturarak Türkiye'nin önünü kesti. Aynı şey Irak için de geçerlidir. Durup dururken Azerbaycan'dan Türkiye gelecek olan enerji nakil hatlarının geçtiği topraklara Ermenistan'ın saldırması da rastlantı değildi.
Ortadoğu'da petrol ve doğal gaz hatlarını takip edin her türlü ihanetin failini bulursunuz!
İngiltere'nin eski Başbakanlarından Churchill 'Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir.' demişti.
Günümüzün ABD Başkanı Trump ise petrolü ne kadar çok sevdiğini şöyle açıklamıştı: "Biz petrolü güvenceye aldık. Petrolü çok seviyorum. Kürtler (YPK/PKK) ile çalışıyoruz."
Bernard Shaw, "Kan kokusu almış bir köpek balığından daha tehlikelisi, petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir." der.
Enerji ve hammadde kaynakları yönünden zengin olan ülkelerin hepsinin küresel güçlerin hedefi olmasının nedeni sahip olduklarıdır.
Türkiye'nin ekonomisini sarsan yani petrol/doğalgaz Türkiye'nin en hassas yanıdır. ABD Başkanı Trump, "ekonomik yönden sizi mahvederiz, yok ederiz…" sözlerini bu yüzden ediyordu.
Ve bir müjde!
Suriye'den Azerbaycan'a, Doğu Akdeniz'den Libya'ya, virüsten dolara/ekonomiye onlarca sorunla mücadele ederken, Karadeniz'de doğal gaz yataklarının keşfedilmesi Türkiye'ye çok iyi geldi.
Halkın memnun, mutlu ve umutlu olması için bir nedene ihtiyacı vardı.
Sanal ve sahte kutuplaştırmanın, kamplaştırmanın, ayrıştırmanın ve ötekileştirmenin her türlü tohumunun sınırsız bir biçimde atıldığı bir dönemde, Karadeniz'de doğal gaz haberi topluma iştah şurubu gibi geldi. Uzun zamandan bu yana toplumun tamamında sevinç ve umut yaratan, heyecan veren böyle bir gelişme yaşanmamıştı.
Devamı diğer müjdeli haberlere diyerek millete ve memlekete hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz. Darısı keşfedilmemiş ve açığa çıkarılmasını bekleyen petrol ve doğal gaz yataklarının başına!
Bu vesileyle Karadeniz'deki doğalgazın keşfinde ve sondajında yer alan herkesi hem kutluyor hem de teşekkür ediyoruz.
Bulunan doğal gaz rezervinin ne olduğu, ne zaman çıkarılabileceği, çıkarma maliyetinin ne olacağı ise ayrıntı mertebesindeki süreçler olduğunun altını çizmiş olalım!
Bu vesileyle Türkiye'nin gerçek zenginliğinin yer altında değil yer üstünde, doğal kaynaklarında değil insan kaynağında olduğunun da altını çizmiş olalım.
Günümüz dünyasının en büyük zenginliği yaratıcı, inşa edici, keşfedici, geliştirici ve girişimci insan zekâsıyla ilgilidir.
Bir ülkenin kaynakları ne kadar zengin olursa olsun eğer onları çıkaracak, eşletecek ya da pazarlayacak insan kaynağına sahip değilse yine o ülke yoksulluğun pençesinde kıvranmaya devam edecektir.
Fiziki/doğal kaynaklar yönünden zengin olan bir çok ülkenin yoksulluk içinde kıvranmalarının nedeni budur.
Nitekim ülkelerin yer altı kaynaklarının zenginliğiyle kalkınmışlığı arasında ters bir ilişki vardır. Yer altı kaynakları bakımından zengin ülkeler dünyanın yoksul ülkeleri olmasına karşın yer altı kaynakları yönünden fakir olan ülkeler de dünyanın en gelişmiş ülkeleri olabiliyor.
Irak, İran ve Arabistan vb. ülkeler petrolün üstünde otururken kalkınmışlık bakımından onca petrodolara karşın sorunlarını halledememiş ülkelerdir. İngiltere ve Japonya gibi yer altı kaynakları bakımından yoksul denecek kadar fakir olan ülkeler de dünyanın en zengin ve kalkınmış ülkeleri arasında yer alabilmektedir.
Bu anlamda gelişmişlik ya da geri kalmışlık her şeyden önce sahip olunan zengin doğal kaynaklarla değil beşeri kaynakların bir başka deyişle beyin gücünü kullanmak ya da kullanmamakla ilgilidir.
Doğal gazın muharrik gücüyle Türk müteşebbisinin girişim gücünün birleşmesi ülkenin önünü açacaktır.