Diyarbakır kumpası da çöktü!..
Yıllar ne de çabuk geçiyor... Oysa mahpusta saatler bile geçmez. Hele tutukluluk haksız ise saniyeleri saymak çekilmez. Ama çekenler bilir. Anlatılmaz yaşanır. Yaşayanların anlattıklarını aktarmakta güçlük çekerken, o karanlık günleri yaşayanlara yeniden barı dileyelim.
Silivri’ye tıkılan aydınlardan sonra başlayan operasyonlarda kaç “dalga” olduğunu kumpası kuranlar bile hatırlamıyor. Gazete manşetleri, televizyon haberleri ile başlatılan “algı operasyonu” nun 2009’da Diyarbakır’a uzatıldığını sessizce izledi Türkiye. “Asit Kuyuları... Faili meçhul cinayetler... Her yerden insan kemikleri fışkırıyor... Cizre’yi mezbahaya çevirmişler” haberlerine canım memleketimin kahir çoğunluğu “Vay be!..” demişti. 1993-1995 yılları arasında Cizre’de Jandarma Komutanlığı yapan Yüzbaşı Cemal Temizöz, albay rütbesi ile Kayseri İl Jandarma Komutanı iken tutuklandı. Dönemin Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak ile beraber güya “infaz tim”leri kurmuş sayısız cinayet işlemiş. Kumpasın birinci ayağı “gizli tanık”lık hemen devreye sokuldu. Üç gizli tanık... Üzerine sos diye Kamil Atak’ın üvey kardeşinin ifadesi. 2009’da gasp ve yaralama suçundan hapishanede yatmakta olan Mehmet Nuri Binzet 1993-1995 yıllarında 9-11 yaşlarında çocuk olduğunu bildikleri halde emniyetin polisleri ile özel yetkili savcı 6 defa ağırlaştırılmış müebbet cezası isteyen iddianameyi hazırladı. 17-25 Aralık rüşvet olayından sonra paralel savaşı açan yandaş medya, dinciler, cemaatçiler, bölücüler hep bir ağızdan bir çocuğun dahi inanmayacağı iddianameyi çarşaf çarşaf yayınlayarak onlarca insanın öldürüldüğünü yaymaya başlamıştı. Haberleri izliyor, pis kokular alıyordum. Ancak Silivri’deki kumpasın peşinde olduğum için Diyarbakır’daki tezgahın ayrıntılarından haberdar değildim. Askeri okul günlerimden 78-79’lu yıllardan beri tanıdığım, daha sonra 1999 seçimlerinde MHP Samsun Milletvekili seçilen emekli Binbaşı Vedat Çınaroğlu telefon ile arayarak sohbete davet etti. Harb Okulundan sınıf arkadaşı olan Cemal Temizöz’ü diğer sınıf arkadaşı Ali Osman Ağabey ile anlattı. Dönemin Cizre ve Diyarbakır’ını hatırlattılar. Bu asker sohbetinde yıllardır tanıdığım hukukçular Av. Ünsal Aktaş ve Av. Dr. Savaş Özdağ da vardı. Av. Murat Çekiç’i orada tanıdım. Savunma avukatları olarak iddianamenin çelişkilerini sıraladılar. PKK’lıların müdahil olduğunu vurgularken duruşmanın ne zaman olduğunu sordum. “Yarın” cevabı üzerine Diyarbakır’a uçak bileti ayarlayıp Av. Murat Çekiç’ten dava dosyasını incelemek üzere aldım. Sabaha kadar uyumadan gizli tanıkların ifadelerini ve savcının iddianamesini notlar çıkararak okudum. Kötünün ötesinde insan zekâsıyla alay eden berbat bir senaryo idi. Duruşma salonu ise ayrı bir tiyatro. Şimdi CHP’nin vazgeçilmezleri arasında olan Sezgin Tanrıkulu dahil Diyarbakır Barosu ve DHKP-C örgütü bağlantılı avukatlar ordusu müdahil olarak salonu hınca hınç doldurmuştu. Devrin BDP milletvekilleri ile beraber basın ordusu da...
Dünyaca ünlü Beatles topluluğunun üyelerinden John Lennon’a benzeyen ve sürekli tebessüm eden hâkim başkanlığındaki heyet üç yıl boyunca her ayın ilk Cuma günü sabah ondan bazı günler gece yarısına kadar “Yalancı şahitler Kahvesi” ni andıran örgüt baskısı ile müdahil olanları dinledi. Bu sütunlardan defalarca yazdım. Çadır tiyatrosunu andıran yargılamadan her defasında tutukluluğun devamı kararı çıktı. Bu sırada Cemal Temizöz emekliye sevk edildi. Diyarbakır Cezaevi’nde bir dönem savaştığı teröristlerle hapis yatıyordu. Temizöz’ün kabahati büyüktü. Kayseri’de cemaat imamlarının sahte evrak düzenlettiği astsubayları ortaya çıkarmış, imamlar gece yarısı yurdu terk etmişlerdi. Detaylarını “İmamların Öcü” adlı kitabımda yazdım. Temizöz’den intikam almak için bir de Balyoz tutukluluğu ve 18 yıl hapis cezası giydirildi. Devran döndü. Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kapandı. Dava Eskişehir’e nakledildi. Geçtiğimiz günkü duruşmada Savcı, gizli tanıkların ifadelerini geri çektiğini, önceki iddianamenin çelişkilerini ortaya koyarak bütün sanıkların beraatını talep etti. 2009’dan 2015’e kadarki işkence bitti. Ne kadar kolay değil mi?