Dış politikada terör hesabını iyi yapmalıyız

Terör sorunu bir numaralı ve acil sorunumuzdur. Bu nedenle ekonomik ve sosyal, başka konuyu yazmak insanın içinden gelmiyor. Zaten terör, ekonomiyi de vuran bir beladır.
Çözüm için PKK terörünün dışarıdaki ayaklarını kesmek ve Dünya kamuoyunu Türkiye’nin yanına almak birinci derecede önemlidir.
Avrupa Birliği, üye ülkelerde meydana gelen terör olaylarında, en üst düzeyde açıklama yapar. PKK terörü için ise bu güne kadar çok gevşek davrandı. 2008’den önce PKK’yı terör listesine almayan AB, Türkiye’nin baskısı ile PKK’yı terör örgütü listesine aldı.
Bazı Avrupa ülkelerinde PKK olayları ile ilgili tutuklamalar yapılıyor... Ancak tutuklananlar yeniden serbest bırakılıyor. Onur Öymen’in teşhisi ile Avrupa Birliğinin PKK politikası, “Türkiye ile hesabın varsa, git orada gör. Bizden uzak dur” şeklinde hedefi olan bir yumuşak politikadır.
Yine, Avrupa Birliği Konseyi, daha önce yine Türkiye’nin çabaları ile Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararları da onaylamadı.
21 Haziranda da, Avrupa Birliği Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Stefan Füle’nin sözcüsü Angela Filote, terör örgütü PKK’nın saldırılara yeniden başlayacağını açıklamasının “çok üzüntü verici olduğunu” belirterek, “AB terör örgütleri listesindeki PKK’nın cana mal olan tüm saldırılarını şiddetle kınıyoruz” dedi.
Filote, “Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğine inanıyoruz, ama terör saldırıları çözüm olamaz. Çözüm, daha çok hükümetin demokratik açılımıyla bağlantılı. Kürt kökenli Türk vatandaşlarına, daha fazla can kaybı değil, istikrar, refah ve istihdam gerekiyor” ifadesini kullandı.
Zaten sorunun temeli de bu noktada yatıyor... Zira, PKK’nın isteği ile AB’nin istediği demokratik açılımla taban tabana zıttır. Demokratik açılım kültürel hakları, PKK kendi hedefi olan bölünmeyi engelleyici görüyor.
Türkiye’nin PKK için dış politikada anlatması gereken, PKK terörü ile Kürt sorununun çok farklı olduğu gerçeğidir... Kürtlerin de PKK’dan rahatsız olduğu, kalkınma sorunu, kültürel sorunlar, eğitim sorunları gibi ekonomik ve sosyal sorunların çözülmesi, PKK’ya olan desteği kısmen azaltacağı ve fakat temelde PKK’yı durduramayacağı... PKK’yı durdurmanın tek yolunun, teröristi ortadan kaldırmak olduğu savı tüm dünyaya anlatılmalıdır.
Türkiye ile İsrail arasında, savunma işbirliği anlaşması var. Bu anlaşmaya göre İsrail Türkiye’ye teknik destek, araç- gereç veriyor... Türkiye ise askeri elbise ve giyim eşyası veriyor. Bu şartlarda, İsrail’le ilişkileri yeni şartlara bağlamadan, alternatif teknik malzeme alımını ayarlamadan, İsrail’le kavga etmenin doğru olmayacağını bilmemiz gerekir.
Dış politika denge politikasıdır... Örneğin Avrupa Birliğinde toplum, İsrail’in Ortadoğu’daki kabadayılığına kızıyor. Başbakanın İsrail çıkışları Avrupa kamuoyunu tatmin etti. Ancak Başbakanın eğer Avrupa kamuoyunu tatmin etmek gibi bir niyeti varsa, yapması gereken diğer hesap da Hamas hesabıdır. Çünkü aynı kamuoyu Başbakanın yaptığı “Hamas, terör örgütü değildir” açıklamasına kızdı. Zira Batı bloku içinde Hamas bir terör örgütü olarak kabul ediliyor.
Terörün tırmanması belki doğrudan İsrail destekli değil, ancak İsrail’in ilgisini çekmek amaçlı da olabilir. Bir başka olasılık, ABD’nin istihbaratı azaltarak, Türkiye’yi istediği noktaya getirmek de olabilir.
Sonuç olarak, terörü önlemek için dış politikada hesabımızı iyi yapmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları