Dış Politika Romantizm Kaldırmıyor!
Türkiye’nin dış politika parametresi haline gelen “bir adım önde olmak”, “komşularıyla sıfır sorunlu dış politika” ve “çözümsüzlük çözüm değildir” yaklaşımının uluslar arası ilişkilerde karşılığı yoktur. Nitekim Başbakan Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun Erzurum Kış Oyunları tesislerinin açılış törenleri sırasındaki tavırları bu gerçeği anlatır. Yunan Başbakanı Erzurum’da kendisine gösterilen olağan üstü ihtimama rağmen, Ege’de Türk-Yunan uçakları arasında meydana gelen “it dalaşı”nı bahane ederek Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki “işgali sürdükçe Türkiye AB üyesi olamaz” diyor.
Başbakan Erdoğan ise “Türk-Yunan barışı için yapılmayanları yaptık. 1952’den beri hiçbir hükümet yetkilisi Patrikhaneye gitmemişti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gitti. Yetimhaneyi verdik, Sümela için Trabzon’daki hassasiyetlere rağmen izin verdik. Ama buna karşılık Batı Trakya’da seçilmiş müftülerin de Yunanistan tarafından kabul görmesi lazım” dedi.
Ermenistan-Yunanistan İttifakı!
Türkiye’deki AKP iktidarı son zamanlarda Yunanistan ile ikili ilişkilerinde AB’nin, Ermenistan ile ilişkilerinde ise ABD’nin baskısıyla sürekli olarak alttan alan bir strateji izlemişlerdir. Bu bağlamda Türkiye hükümeti, Yunanistan, Kıbrıs ve Ege’de izlenen geleneksel millî çıkar eksenli dış politikayı dillendirmez olmuştur.
Ermenistan ile olan ilişkilerde -Azerbaycan topraklarındaki işgale rağmen- imzalanan protokoller, Akdamar kilisesinin açılması, Cumhurbaşkanının Ermenistan’a ziyareti hep Türkiye hükümetinin dış politikada izlediği “bir adım önde olmak” yaklaşımının ürünüdür. Türkiye, tavizde bir adım önde olmak için her adım attığında birkaç adım geriye düşmektedir.
“Aynı barbarlar tarafından kesildik”
Bunun nedeni AKP iktidarına yön verenlerdeki tarih ve coğrafya bilinci eksikliğidir. Türkiye’deki iktidar, Ermenistan ile Yunanistan ilişkilerine basit, yüzeysel ve üstünkörü biçimde yaklaşıyor. AKP iktidarına göre bölgedeki sorunlar iyi niyet, jest, kişisel liderlik ve iyi komşuluk temelinde çözülebilir. Halbuki Türkiye’nin Yunanistan ve Ermenistan ilişkilerinde belirleyici olan tarih, jeopolitik ve din gibi üç sert parametre vardır. Örneğin; Ermenistan ile “soykırım” ve sınır, Yunanistan ile “megalo idea” ve 12 mil vb. tarihin ve coğrafyanın ürünüdür. Türkiye’nin tek yanlı jestlerine neden olan kilise açılımları, ekümenik, vakıflar vb. din ile ilgilidir. Bu sorunları herhangi bir iktidarın tek yanlı irade ile değiştirme imkânı yoktur.
Tarih, coğrafya ve din, Türkiye’nin geleneksel dış politikasını romantizmin etkisiyle değiştirmeye çalışanların tepelerinin üzerinde asılı duran üç keskin kılıçtır. Türkiye dış politikada kılıç gibi keskin bu üç gerçeğe göre adım atmasını becerebildiği ölçüde sürdürülebilir bir barış ortamı sağlayabilir. Ülkeyi yönetenler milletin gerçekleri aleyhine üretilen projelerden gelecek arayamazlar.
Atina’da Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ı ağırlayan Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas, iki ülkenin halklarının da geçmişinde Türkler tarafından “kesildiğini” söylemiştir. Papulyas, Sarkisyan’la görüşmesinde Ermeni lidere, “Aynı barbar tarafından kesildik” demiş. Aynı görüşmede Sarkisyan ise “Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olmadığını ancak üyelik yolunun geçmişin tanınmasından geçtiğini” söylemiştir.