Direnç+Ahlak= Mustafa Mutlu=Kovulma

“Ahlaklı gazeteci, kendisi için doğuracağı sonuç ne olursa olsun, halkın gerçeği bilme hakkının hizmetindedir. Dünya öküzün boynuzlarından kolay indirilmedi. Eğer yerküre bugün güneşin çevresinde dönüyorsa, bu gerçek uğruna kendisini ortaya koyanlar sayesindedir.” Deniz Yıldırım
“Bir gazeteci için en büyük eksiklik direnme gücünden yoksun olmasıdır.” Soner Yalçın
“Basın hürriyeti olmadan insan hürriyeti bahis konusu edilemez.” Necati Zincirkıran
“Medya özel sermayenin elindeki güçtür önünde sonunda. Yani media’nın! Bu iyilik perisinin ne yapacağı belli değildir, kardeşini parçalar, denize atar, çocuklarını boğazlar, kanatlı arabasına binerek kaçar gider... Denetime hiç gelmez, arzularına da karşı konulmaz.” Leyla Erbil
Başlığım ve yukarıya aldığım özdeyişler, yazımın konusunu ve izleğini belli etmiştir.
Evet... Mustafa Mutlu hakkında yazacağım... Dokuz doğurduğu Vatan’dan kovulmasının ardından, dokuz günde yazdığı “Dön Kardeşim/İktidar-Medya İlişkilerinin Perde Arkası” (Kırmızı Kedi Yayınları) kitabı hakkında yazacağım...
Mutlu’nun yazdıkları Türk basınının kırk yıllık tarihinden ilginç, acı, anlamlı tanıklıklar... Erdemler de görebilirsiniz bu tanıklıklarda, hünerler de, zaaflarda, dirençler de. Eyyamcılık da var, dik duruşta...
Gazeteciliği aşkla, ülküyle, bilinçle seçen; ilkelerinden ödün vermeyen, mesleğine ve kalemine saygısını hiç yitirmeyen bir kişiliğin de resmi var bu kitapta. Kim ki gazeteci ve gazeteci-yazar olmak istemektedir, başucu yapıtı olmalıdır bu kitap. Donanır okursa, bilenir, yarınları daha bir bilinçle ve inançla kavrar.
Ve basının oyun kurucuları, paralı kuklaları, dev sanılan cüceleri, sessiz ve tenha yüceleri, gerçek emekçileri... Bunların da bir geçidi var bu kitapta... Günah defterleri de, sevap defterleri de Mustafa Mutlu tarafından birileri gibi “adice” değil, “adilce” yazılmış.
“Ben tarafsız değilim: Gerçek bir demokrasiden yanayım. Cumhuriyetten yanayım. Laiklikten yanayım. Yolsuzluklarla mücadeleden yanayım. Halkı kandıranlara karşı savaşanlardan yanayım” diye yazıyor Mustafa Mutlu. E o zaman yandaşız işte. Biz de yandaşlığımızı bu yazı ile göstermiş olalım.
Selam olsun Türk Basınının erdemlilerine...
Bu da Bayramlık olsun...
Bugün bayram, bayram üstüne de diyelim bir şeyler...
“Cennetin Kütüphanesi” adlı kitabımdan; satırlar ikram edeyim kurban eti, şeker niyetine:
Bayramdır bu, küskünlüğü öteleyen kıvamdır.
Başucumda bayramlıklar, akşamdır. Eldir açılası, uzanası, tutulası, öpülüp başa götürülesi, baş okşayası. Mendillerde düğüm düğüm, sevinç sevinç paramdır. Bayramdır ki, el elelik meramdır, yoldur yordamdır.
Bayramdır, ağız tadı taamdır, şirin şirin ikramdır.
Yetimin boynu bükük, yoksulun avurdu çökük; yaramdır; bayram bana haramdır.
Yas bayramı, kara bayram da bayramdır, karaları bayramdır.
Bayramdır; hapishanelerde ispatlanan, huzurevlerinde çürütülen kuramdır.
Geçmiş ve sıla özlemi buram buramdır. Bayramdır bu, kimine gamdır. Ötelerde bir hatıra adamdır, babamdır, hayali bile bayramdır.
Bayramlaşmalar vardır ki bayraklaşmalarla ikiz. Bayramı bayraklaştırıp bayrakta bayramlar görmek, benim dâvâmdır.
Bayram değildir tatil beldelerine kaçmak, bayramlara bağlamdır.
Selamdır, kelamdır, tebrik kartıdır bana, teey eskilerden...

Yazarın Diğer Yazıları